Dersler- Önemsiz notcuklar

Erdinç Gündüz

Daha iki hafta önce, ‘karamsar’ birşeyler karalamıştım.  Yazımın ana teması ‘umutsuzluk’du.  İçimden, yazmak gelmediğini anlatmaya çalışmıştım. Bazı yakınlarım “Ne bu karamsarlık ?” diye eleştirmişlerdi beni.

Çok geçmedi üzerinden. Bir yanda, Türkiye’nin Suriye’ye  askeri müdahalesi, bir yanda dünyanın tepkileri derken,  kendi içimizde de ‘Savaşçılar-Savaş Karşıtları’, hatta ‘Milliyetçiler-Hainler’ olarak bölünmeler başladı. Derken Cumhurbaşkanı’nın ‘o’ açıklaması geliverdi.  Veeee, tartışmalar bir o kadar daha kızıştı. Üstelik son derece seviyesiz bir şekilde. En üst kademelere kadar.

Bütün, şahinler, kurtlar, kartallar fırsatı yakalamışlardı. Hem sosyal medya rezilliği, hem medya rezilliği en üst seviyedeydi.


Türkiye Medyası

Türkiye basını şaşırtmadı beni. Yıllardır ne gaflar ne hakaretlere hedef olduğumuzu hatırladım. 

Türkiye Basını, ‘Suriye Savaşı’ konusunda birleşmişti. Akıncı’nın açıklamasından cımbızla çekilip alınan bir cümle de bulunmaz bir fırsattı onlar için. İçlerini açıktan boşaltma fırsatı doğmuştu hepsine.  Kraldan kralcı kesilen bizim bazılarının ekmeğine de bal sürmüşlerdi böylece.

Aralarında,  Osmanlı’nın Kıbrıs’ı,  üzerindeki insanlarla birlikte İngiliz’e sattığından haberi bile olmayan basındı bu..

Aralarında, satıldıklarından bu yana, var olmak için büyük savaşlar veren bir Kıbrıs Türkü’nün varlığından habersiz olan bir basındı bu...

Denktaş’ın  1967 yılında, adaya gizlice, paraşütle atladığını yazan basındı bu...

Kıbrıs’daki kavganın 1974, 20 Temmuz’unda (aynı Rumlar gibi) başladığını sanan basındı bu...

Kıbrıs Türklerini,  bir dönemde de, ‘Piç’, ‘Hain’, ‘Satılmış’ , ‘Besleme’ ilan eden basındı bu...

Aralarında, Kuzey Kıbrıs’ın başkentinin Girne olduğunu sananların buılunduğu basındı bu...

‘63 Şehidi’ dendiğinde sadece Kumsal baskınında öldürülen Dr.Yüzbaşı’nın ailesini;  ‘1974 Şehidi’ dendiğinde de sadece Mehmetçikleri hatırlayan basındı bu...

 


Bizim Medya

Bizimkiler mi ? Suyunu kaybetmiş balık gibi hepsi de.  Medyacılık oynayan bir medya...Aralarında partililer var partisiz olduğunu söyleyenler var...Ha bir de ‘Sermayedarlar Medyası’  var tabii. Yani, çıkarı nerdeyse onun borusunu öttürenler.

Ama en kötüsü şu: Türkiye basının iyi taraflarını değil en kötü taraflarını kopyalama.... Hem de inanılmaz kötü bir kopya kağıdı kullanarak.

Arada çırpınanlar bir azınlık.

Particilikle cebini dolduranlar mı istersiniz ? Var....  Yanar-Dönerler mi istersiniz ? Var.... Dün solcu bugün sağcı olanlar mı istersiniz ? Var...

Haaa.... Bir de sosyal-medya gazetecilerimiz (!)...  Onları unutmayalım. Sosyal medya’da denetim de yok, yasa da.... İlkeler de yok, prensipler de... ‘Özgürlüğün’ (!!!) gerçek tablosu sosyal medyada.


Çakar-Çakmaz

Reklamın iyisi kötüsü yoktur. Reklam reklamdır. Türkiye futbolu ile ilgilenenler dışında hiç kimse tanımazdı Ahmet Çakar’ı.  Kıbrıs’ta şimdi o,  ‘ünlü’mü ünlü maşallah. 

Futbol hakemiydi. Bıraktıktan sonra TV futbol yorumcusu oluverdi. Kendini fasulye gibi nimetten sayanlardan sadece biri. Açmış ağzını yummuş gözünü. Bütün bilgisini (!!!) de döküp saçmış ortalara.

Adam kendi Dışişleri Bakanı’nın bile adını bilmezken, ayrıntılar (!!!) üzerinde mi duralım şimdi ?

Adam, Kuzey Kıbrıs TürkİYE (!!!) Cumhuriyeti ile ilgili, içindekileri kustu işte. Bu kadar basit. O bir zavallı... Kızmayın zavallıya....


Sokak Ağzı

“Aklıma geldi de sorayım dedim. Affola. Sayın Başbakanımız nerde yaptı Mücahitlik görevini ?”

***

“Başbakan,  ‘Akıncı müzakerelere katılmasın’ demiş. Bir Barış Harekatı daha meseleyi kökten halleder. Değil mi Sayın Başbakan ?”

***

“Çok heyecanlı ve neşeli bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Şimdiden belli oldu.”

***

“Değiştirsek mi acaba memleketin adını.  Bence değiştirelim. Yeni adı Türkiye Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti olsun.”

***

“Sonunda olan şu: Baba-Anayı müzakere (!) yoluyla durdurdu... “

***

“Bizim buralardan Yunan jetleri geçmiş. Yanlışıkla olmuştur. O hızla geçerlerken adayı ikiye bölen çizgiyi görememişlerdir.”

***

“Şimdi ne olacak ? Soruya bak hizaya gel. Türkiye girdiği topraklardan çıkmayacak. Bir Vali tayini yapılacak. Bu böyle yıllarca sürecek gidecek. Aynı Kıbrıs gibi.”

***

“Adam, Fatih Sultan Recep olmaya niyetlendiydi, önlediler. Hayal kırıklığına uğramıştır.”


 Anlayana

“Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.” (Jean Paul Sartre)