Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler…
Caramel_cy@yahoo.com
Tel: 00 90 542 853 8436
SESONLINE.NET
“Derviş Ali Kavazoğlu’nun dramı…”
Ulus IRKAD
AKEL ve PEO içerisinde 1940’lı yılların ortalarından itibaren inanmış bir sendikacı, sosyalist ve entellektüel bir Kıbrıslıtürk olarak çalışmaya başlayan Derviş Ali Kavazoğlu, 1958 yılından sonra da artık partinin bu politikalarından oldukça rahatsızdır. Vanezos’un (Derviş Ali Kavazoğlu) kitabını okuyanlar bunu okurken sezeceklerdir. Buna rağmen partinin üst ileri gelenleri onu ulusal amaçları için oldukça suistimal ederler ve Kavazoğlu rahatsızlıklarını bazen tepkisel bir biçimde ifade etmeye çalışır. Vanezos’un kitabında Kavazoğlu’nun toplumu için fedakarlığı hiç ihmal etmediği ama AKEL içindeki ulusculuktan rahatsız olduğunu gösteren birçok örnek vardır. Örneğin 1963-64 yılındaki olaylardan sonra tamamıyle Türk bölgelerinden kopan Kavazoğlu, artık AKEL’in kendisine tahsis ettiği parti lojmanlarında veya kendisi gibi sosyalist Kıbrıslırum arkadaşlarının evlerinde kalmaktadır. 1963-64 olaylarında eğitimsiz kalan bazı bölgelerdeki (Dali ve Bodamya Köyleri) Kıbrıslıtürk çocuklara öğretmen bulup onların bu ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışır. Hatta Luricina (Akıncılar) adlı bir köyden bazı kişilerle de irtibat halindedir. Bu konuda oldukça saftır. Ama karşısındaki Kıbrıslıtürk fanatikler onu pusuya düşürüp öldürme amacındadır. Ölüm emri çoktan Yeraltı örgütü tarafından yürürlüğe konmuş ve kendisini katletmek için fırsat aranmaktadır. Birkaç defa güya eğitim sorunu için yanına yaklaşan sözügeçen köyden bazı kişilerle de buluşup bu konuları konuşur (Esasında bu kişilerin onu öldürenler arasında oldukları daha sonra anlaşılacaktır). Vanezos, Kavazoğlu’nun kendisine kitabında, Kavazoğlu’na koruma olarak verilen bir Kıbrıslırum gencinin (Akis Kusulidis) Çekoslovakya’ya kazandığı bir bursla eğitime gitme yerine bu sırada (Ağustos 1964) Dillirga’daki (Erenköy) Kıbrıslırum Ordusuna yazılıp oraya gitmesi ve Türk uçaklarının bombalama eylemi sırasında öldürülmesinin sonrasında bu kişi için yapılan cenaze töreninde bir AKEL yöneticisinin “Mansura çatışmalarında Kıbrıslı Rumların kanının Yunan kardeşlerimizin kanıyla karıştığından” bahsederek, şunları anlattığını kitabında nakleder: “Kavazoğlu’nun başını ellerinin arasına alarak, “İyi de, ben ne için mücadele veriyorum?” diye sorduğunu da kitabında yazar (sf.23-24). Yine Vanezos, Kavazoğlu’nun sitemkar bir şekilde: “Eğer bu söylenenler doğruysa bir sosyalist olarak benim burada bulunmam niye veya ben bu mücadeleyi niye verdim?” şeklinde şikayet etmesini de kitabında yazmaktadır. Pek tabi ki biz okuyucuların kafasında bile Vanezos’a göre oldukça bilinçli diye AKEL saflarında yer alan bu olaylarda öldürülen Kıbrıslırum genci için de bir tepki oluşmaktadır ki şöyle: Eğer bu Kıbrıslırum genci bilinçli bir AKEL üyesi ve de sosyalistseydi, Çekoslovakya yerine niye Kıbrıslırum ulusal Ordusuna yazılarak, oraya çıkarma yapan beş yüz Kıbrıslıtürk üniversite öğrencisine karşı savaşmaya gitmişti? Vanezos, bu gencin Kavazoğlu’na koruma olarak verilirken çok iyi bir sosyalist olduğunundan dolayı bu göreve seçildiğini söylemektedir ki bana yine bu olay, çelişkilerle dolu AKEL yapısı hakkında da bir örnektir diye geliyor.
KOMÜNİST, SENDİKACI KAVAZOĞLU’NUN KATLEDİLMESİ
Kavazoğlu’nun katledilmesi de bu olaylardan sonra pek gecikmez.O günlerde katledilmesi üzerine yayımlanan bir broşürde (Kıbrıs’ta Tedhiş ve İşbirliği İçin Mücadelede Şehit Düştüler,Printko ltd, basıldığı yıl belirtilmiyor) şunlar yazmaktadır:
“...Arkadaşlarından biri Sendikalist Kosta Mişauli ile beraber, otomobille Lefkoşa’dan Larnaka’ya gidiyordu. Tarih 11 Nisan 1965, günlerden Pazar günü, saat ö.e. 10.30. Yolda pusuya düşürüldü.
Emperyalizmin organları Kavazoğlu ve Mişauli’yi otomatik silahlarla kısa mesafeden adeta taradılar. Vak’a mahallinden 2-3 saat sonra geçen Barış Gücü kuvvetleri, iki arkadaşın cesedlerini otomobil içinde kucaklaşmış buldular…” (sf.25).
Vanezos, Kavazoğlu’nun korunması üzerinde partinin pek fazla titizlik göstermediğini ve de olaya şüpheyle yaklaşılması gerektiğini de imalı bir şekilde kitabında yansıtmaktadır. Gerek yukarıdaki broşürde gerekse Vanezos’un kitabındaki resimlerde Kavazoğlu ve Mişauli’nin tabutlarının bir ayrımcılık öğesi olan ulusal bayraklara sarılması da bende bir o kadar daha tepki yaratmıştır. Nitekim eski Kıbrıslırum Cumhurbaşkanı, eski AKEL sekreteri Hristofyas da geçmiş senelerde, Dali köyü’nde Kavazoğlu için yapılan bir toplantıda, bizzat benim de hazır bulunduğum bir sırada, bu ayrımcılığa bazı AKEL üyelerinin de karşı çıktıklarını söylemişti. Eğer sosyalist mücadelede ulus ve ulusçuluk öğeleri öne çıkarılmaması gerekiyorsa, buradaki Türk ve Yunan ulusal bayrakları niye yer almıştı? Bir de bu iki sosyalist nefer niye ayrı ayrı mezarlıklara gömülmüşlerdi? Eşitliğin bir simgesi sayılması gereken ölüm olayında bile bu iki sosyalist neferin ayrı ayrı yerlere gömülmeleri (Mişaulis Lefkoşa Kıbrıslırum Mezarlığına-Kavazoğlu da Dali Mezarlığına gömüldü,u.ı) de bana göre büyük bir hata olmuş ve de o günlerde etkili olan ulusçuluk öğesinin ne kadar AKEL saflarına yerleştiğini de göstermiştir.
Kavazoğlu’nun dramı, birinci kuşak Kıbrıslıtürk Solu’nun da dramıdır aslında. Bu dramdan hem ideolojik hem de tarihsel olarak dersler çıkarılmalıdır. Kıbrıs’taki olaylar diğer ülkelerdeki sol mücadeleye de örnek olacak deneyimler taşımaktadır. Özellikle ulusculuğun sosyalist mücadeleyi böldüğü görüşü gerçekliğinde…
Kaynakça:
(*) Kıbrıs’ta Tedhiş ve İşbirliği İçin Mücadelede Şehit Düştüler, Printko ltd.
(*) Vanezos (2009).Derviş Ali Kavazoğlu, Galeri Kültür Yayınları, Lefkoşa.
(SESONLINE.NET – Ulus IRKAD – 18.1.2016)