Suriye'deki "Barış Pınarı"na akmak üzere "Destek Bölüğü" ihtiyacı doğdu.
Cephede çarpışacak gönüllü asker istenince, Kıbrıs'a tez haber salındı.
Toplana toplana bir tabur "hamaset" toplandı.
Sıraya girdi “nutuk”lar, dörderli dörderli...
Rap rap rap!
* * *
"Destek Bölüğü" istendi, cepheye...
"Belimden sakattım" raporları çıktı arşivden...
Gözüne perde inenler, en nazik yerinde “ben” büyüyenler, dilindeki tortu kemikleşenler, kıkırdağı kıkırdayanlar ve nicesi mazeretlerini sıraladı.
Eğer mazeretleri olmasa maharetleri çoktu (!)
Elbette gitmek isterlerdi.
"Bizim çocuk zaten askere dahi gidememişti” dedi çokları…
Gözyaşları sel gibi aktı (!)
Savaşın en hararetli savunucuları ortadan kayboldu...
En ateşli şükrancılar, en iştahlı toprak bütünleyiciler, en hevesli ulusçular, en gözü pek ilhakçılar "aslında gitmek istedi" de gidemedi.
* * *
Bölük dediğin ne ki!
Yüz asker, hepsi hepsi…
Yüz gönüllü..
Savaşa tam desteğini terennüm edenler arasından arandı tarandı soruldu sorgulandı ama yüz kişi bulunamadı.
Bölüğü geçtim "takım" dahi oluşamadı.
"Müsteşar" sırası olsa, elbette yere göğe sığmazdı.
"Terfi" işi olsa, "T izni" dağıtımı, "Müdürlük" münhali açılsa misal ya da "kırsal kesim arsası" başka olurdu manzara...
Sözleşmeli memur aransa…
Tarla olsa icara…
Sanayi arsası olsa kiraya…
Kredi olsa düşük faizli...
Teşvik olsa, af olsa, yurttaşlık olsa...
Olsa da olsa...
Cepheye gitmek de nereden çıktı?
* * *
"Destek Bölüğü" istendi.
"Gönüllü" arandı, cepheye...
“Yavruvatan”ın yerleri ve gökleri titreten neferlerine haber salındı (!)
- "Hade gımıldan" dedi komutan!
"Gidiyoruz..."
Bir sağına baktı...
Bir daha sağına...
Ne de olsa solu hadsiz, densiz, edepsizdi...
Gene baktı!
Bir bölük dediğin yüz kişi, ne olacak ki?
Baktı da baktı komutan...
Kraldan çok kralcılar dahi yoktu o an!
* * *
Suriye'deki "Barış Pınarı"na akmak üzere "Destek Bölüğü" ihtiyacı doğdu.
Tez haber salındı adaya!
Bir dolu "laf" girdi hizaya, bir dolu "nutuk" sıralandı, bir dolu "şükran..."
Yürüdüler...
Rap Rap Rap!
"Siz ölünüz" dediler, "siz ölünüz çocuklar, siz ölünüz, sizin yerinize biz kahraman oluruz, hiç merak etmeyiniz."
“Girsin” !
Kıbrıs'ta yaşamak ne kadar manidar, değil mi?
Ne yaman bir çelişkidir, içimize çektiğimiz memleket!
Hele Kıbrıslı Türk olmak…
Coğrafyanızın bütününü sevdirmezler.
Kendilerine gelince "böldürmezler" ama sizinki ayrılır elma gibi ortasından...
Dünyaya açılacak bir kimlik arar durursunuz; kuzeye gitseniz yabancılaşırsınız, güneye
koşsanız anlamazlar...
Kıbrıs’ın takımında kim oynar, kim oynamaz tanımazsınız.
Siz oturur Fransa-Türkiye maçını izlersiniz…
Türkiye gol atar, sevinirsiniz...
Adam oturduğu yerden adaya döner ve der ki, "girsin" size!
Senelerdir "giriyor" zaten...
Kendi yurdumuzda biçarelik hali...