“Devlet artık inek sağmayacak”

Cenk Mutluyakalı

Tavuk ithalinin serbest bırakılması kararını ve “biz ne zaman gönül rahatlığıyla kebap yiyeceğiz” sorusunu Tarım Bakanı Erkut Şahali’ye sordum, ilginç yanıtlar aldım:
“Devlet artık inek sağmayacak”
 

  • “Tavuk ithali yasak mıydı?”
  •  “Hayır! Mevzuatta bir yasaklama yok. Ancak izin de verilmiyordu.”

    Çocukluğumdan itibaren düşünüyorum, hiç yurt dışından gelen tavuk yediğimizi anımsamıyorum.
    Pek çok insanın evinde kendi kümesleri vardı.
    Köylerden söz etmiyorum sadece! Girne’de büyüdüm ve bizim de kümesimiz vardı, komşunun da…
    Ayrıca… Her bölgede ticari olarak bu işi yapanları da anımsıyorum.
    Tavuğu, yoğurdu, hellimi, yumurtayı hiçbir zaman “ithal” yemedik.
    Sonra önce “kümesler” kalktı birer birer. Güya “modernleştik”. Ardından “küçük üreticiler” battı ya da batırıldı. Tavuk yerine “civciv” yemeğe başladık!
    Çünkü yumurtayı çatlatan civciv gökyüzünü göremeden, soframıza geliyordu.
    Piyasanın neredeyse tamamı tek bir firmanın elinde kaldı.
    Yine de “tavuğa” dair gündemiz “pahalılık” olmadı.
    “Fiyat” değil de “denetim”den yana endişelendik.
    Çünkü hekimler de dahil pek çok insan, tavuk etinin “hormonlu” olduğunu konuştu.
    Dört-beş yıl evvel ilgili üreticinin tesislerine gitmiştim, çok modern, büyük bir yatırım görmüş, etkilenmiştim. Ama “yem fabrikası”na yanaştırmadılar.  
    Asıl hayal kırıklığı şu olmuştu. Bu tesisi denetlemekle yetkili tek makam olan Veteriner Dairesi’nin Müdürü de ilgili firmanın bayisiydi!
     

“Devlet de gelir desteği alıyor”
---


Tarım Bakanı Erkut Şahali’yle tavuk ithaline izin verilmesi ve et fiyatları ağırlıklı bir sohbetimiz oldu.

  • En son ne zaman tavuk ithaline izin verildi?
  • Devletin arşivi çok geriye gitmiyor. Ama uzun yıllardır böyle bir izin verilmedi. Civciv üretimi Devlet Üretme Çiftliği’nde yapılıyordu, 1985’te kapatıldı. O dönem bir tekelleşme başladı. Devlet şu anda sadece inek işiyle ilgileniyor. Tabii şimdi biz de inek üretimine son vereceğiz. Düşünsenize, Devlet Üretme Çiftliği, devletten doğrudan gelir desteği alıyor. Devlet artık inek sağmayacak. Küçükbaş hayvanlar için damızlık yetiştirilmesinde öncülük yapacak. Bunu hedefliyoruz. Ayrıca ülke koşullarına, özellikle de kuraklık şartlarına uyumlu tohumluk yetiştirmeliyiz. İnek sağmak yerine devlet bunu yapmalı. Bu dönüşümü başarmak istiyoruz.
     

“Dünyada geçerli olan değer şudur; 1 kilo tavuk eti, 1 dolardan hesaplanıyor. Şu anda bizde bu 2.5 dolara denk geliyor”

  • Tavuktan önce kırmızı et ithaline izin verilmesini bekliyorduk. Niye tavuk? Pahalı mı?
  • Çünkü dünyada geçerli olan değer şudur; 1 kilo tavuk eti, 1 dolardan hesaplanıyor. Şu anda bizde bu parite 2.5 dolara denk geliyor. Üstelik pazarın % 85’inde tek bir işletme var.  Niye bir talep yokken gündeme geldi, diye soruluyor. Devlet bir normalleşme sağlamakla yükümlüdür, yaşadığımız olağanüstü koşullarda yurttaşın alım gücünü yükseltmek için bu adımı attık. Ayrıca yerli üretimi korumaya devam ediyoruz. Çünkü ithalatta yerli üretimi korumak için ciddi bir vergi duvarı vardır; Türkiye’den % 13, diğer ülkelerden % 25 gibi!
     
  • Çelişki değil mi? Hem “daha ucuza tavuk yiyelim” diye ithalat izni veriyorsunuz. Hem de ithalata bu kadar yüksek vergi uygulanıyor.
  • Yerli üretimi böyle koruyoruz. Ayrıca, mevcut değerlerle, gümrüğe rağmen bir rekabet sağlamak mümkündür. Şunu özellikle belirtmek istiyorum, ithal tavuk ülkeye girişte denetlenecektir. Her isteyen tavuk ithal edecek diye bir durum yoktur. Ön izin için müracaat isteniyor. Bu karar, ülkemizdeki işletmelerinin marka değerini yükseltmesi için bir fırsattır.
     

Tavuk eti sağlıklı mı?
---

  • Bir haftadır ithalat serbest, peki tavuk ithali için başvuru var mı?
  • Henüz yok. Ancak 3 işletme ön bilgi almak için Veteriner Dairesi’ne müracaatta bulundu.

“Tavuk çiftlikleri sürekli denetleniyor. Devlet, Hacı Ali İşletmeleri’ne giremez diye iddialar var. Ne münasebet… Her yere giriyoruz ve denetliyoruz

  •  Siz bu ülkede satılan tavukları gönül rahatlığı ile tüketiyor musunuz? Sağlıklı mı?
  • Tavuk çiftlikleri sürekli denetleniyor. ‘Devlet, Hacı Ali İşletmeleri’ne giremez’ diye iddialar var. Ne münasebet… Her yere giriyoruz ve denetliyoruz. Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı’na sahibiz, burası, iyi eğitimli insan kaynağı ile birlikte son derece nitelikli bir yerdir. Bu denetimleri yapacak kabiliyete sahibiz. Klinik olarak ispatlanmış bir sorun yoktur.
     
  • Tavuk ithaline izin verdiniz, peki, güneyden de gelebilir mi?
  • Dış Ticaret Düzenleme ve Denetim Tüzüğü, güneyden her türlü hayvan ve hayvansal gıda ithalatını yasaklıyor.
     
  • Domuz da mı gelemez? Turizm ülkesindeyiz ve pek çok yabancı domuz eti tüketiyor. Nereden bulacaklar?
  • Domuz çiftliği var. Şu anda kuzeyde 3 domuz çiftliği var. Daha önce Hayvan Kayıt Sistemi’ne kayıtlı değildi. Şimdi kayıtlı. Tabii şimdi bunlarla ilgili bir mezbaha ihtiyacı var.
     
  • Güneyden et serbest bırakılsa ne olur?
  •  Elbette bu ilgili tüzüğün değişmesiyle mümkün olabilir ve farklı bir meseledir.
     

Peki kırmızı et?
---

  • Kırmızı et pahalı, ne zaman gönül rahatlığı ile kebap yiyeceğiz? Ve kırmızı ette ithal izni vermediniz, niye?
  • Kırmızı ette üretim yapısı tavuktaki gibi değil, çoklu bir üretim alanı var. Ülkede yaklaşık 5 bin üretici vardır. Hiçbiri de entegre çiftliklere dönüşmüş değildir. İşletme maliyetleri çok yüksektir. Devlet bu üreticileri ve bu üretimi korumaya çalışıyor. En az beş bin aileden söz ediyoruz, hayvancılıkla geçinen en az beş bin aile varken, ithalat izni doğru olmaz.
     

“Toprak Ürünleri Kurumu yeni bir misyon üstlenecek. Üreticiden hayvanı alacak, talep eden kasaba belirlenen fiyat üzerinden satacak

  • Peki nasıl daha ucuza et yiyeceğiz?
  •  Mandıra ile kasap arasındaki yolculukta oluşan maliyeti aşağıya çekmeye uğraşıyoruz.  Toprak Ürünleri Kurumu yeni bir misyon üstlenecek. Üreticiden hayvanı alacak, talep eden kasaba belirlenen fiyat üzerinden satacak. Lefkoşa Mezbahası devreye girdiği anda bu uygulama başlayacak, ekim sonu gibi hedefliyoruz. Etin türü çeşitlenecek. Şimdi genelde sadece kuzu ve dana olarak satılıyor. Oysa inek, dana, tosun, her biri ayrı fiyatlardan satılması gerekiyor. Mandırada zaten ayrı... Kuzu, koyun, oğlak, keçi de öyle...
     

 

Bir “düzen” örneği! 2.80’e sat, 1.87’ye geri al

Teşvik meselesini bir başka zaman konuşuruz” dedik ama… Yine de size Aziz Nesin fıkrası gibi bazı rakamları anlatmak istedim.
Şu anda bir firma, sağdığı sütün % 68’ini litresi 2.80 TL’ye “devlet”e satıyor.
Sütün normal fiyatı 1.80 TL.
Peki niye 2.80?
Çünkü 1 lira da litre başına teşvik alıyor.
Aynı şirket, 1 lira teşvikle 2.80 TL’ye kendi sattığı sütü, dönüyor, 1.87 TL’ye geri satın alıyor.
Bu satın aldığı sütle hellim yapar ve ihraç ederse, bu kez, kilo başına 1.5 lira daha teşvik alacak.
Kaşar yapar ve Türkiye’ye satarsa kilo başına teşvik 2 lira.
“Bu düzen de değişecek” diyor Bakan.
Çok duyduk bunu!
Göreceğiz!