25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Cumartesi günü yürüyüş düzenlenecek.
Akdoğan Fikir Sanat Atölyesi, Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, Belediye Emekçileri Sendikası, Kadın Eğitim Kolektifi, Kıbrıs Türk Amme Memurları sendikası, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası ve Sosyal Riskleri Önleme Vakfı bugün düzenlediği basın toplantısı ile vatandaşları yürüyüşe katılmaya çağırdı.
Toplantıda 9 örgütün devletten talepleri de aktarıldı.
KTAMS temsilcisi Ülfet Kral tarafından okunan ortak açıklamada kadın cinayetlerinin bu yıl rekora ulaştığı vurgulandı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
25 Kasım Kadına Şiddete Yönelik Basın Açıklaması
Değerli basın emekçileri,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla 25 Kasım Cumartesi günü saat 14:30’da Kuğulu Park’tan başlayarak örgütler olarak gerçekleştireceğimiz yürüyüşe bu mücadeleye omuz veren herkesi davet etmek ve devletten kadına yönelik şiddetle ilgili alması gereken önleyici ve koruyucu tedbirleri bir an önce hayata geçirmesini talep etmek için burada bulunuyoruz.
Kadınlar evde, sokakta, iş yerlerinde baskıya ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu baskı ve şiddet, her geçen gün daha görünür hale gelirken ülkemizde bu yıl gerçekleşen kadın cinayetleri rekora ulaşmıştır. Kadına yönelik şiddet vakalarının tek sorumlusu şiddet uygulayan şahıslar değildir. Zira, kadınlara sadece eşleri veya aile bireyleri tarafından değil, devlet tarafından da şiddet uygulanmaktadır. Kadınların şiddet görmesini önleyici etkin bir mekanizma oluşturmayarak, şiddet gören kadınların güvenliği sağlamayarak devlet de bu şiddete ortak olmaktadır.
Ülkemiz sınırları içinde yaşayan herkesin sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi devlet görevidir. Biyolojik ve fiziksel çevrenin yanında sosyal çevrenin de sağlıklı olması bireyin en temel hakkıdır. Sağlıklı bir sosyal çevrenin oluşması ve sürdürülmesinin önündeki en büyük engellerden biri bireysel ve toplumsal şiddettir. Şiddet, sahip olunan güç ve kudretin yaralanma ve kayıpla sonlanan bir başka insana, kendine bir gruba veya bir topluma karşı tehdit yoluyla ya da bizzat uygulanmasıdır. Devletin de toprakları üzerinde yaşayan tüm kadınların can güvenliğini sağlamak, beden bütünlüğünü ve cinsel dokunulmazlığını korumak anayasal yükümlülüğüdür.
Buna karşın hane içerisinde yaşanılan şiddet üzerine kaçıp güvenle başını sokabileceği bir çatı açmayarak devlet, kadınları şiddet gördüğü yerde yaşamaya mahkum etmektedir. Sığınma evlerinin geçici tedbir olarak bir ihtiyaç olduğunu görmek ve kabul etmek gerekmektedir. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı sonrasında yayınlanmış olan 5 Yıllık Ulusal Plana baktığımız zaman bir sığınma evi kurulmasına niyet dahi edilmediğini görmekteyiz. Sığınma evleri kurmanın devletin yasal ve anayasal yükümlülüklerinin bir uzantısı ve görevi olduğunu hatırlatarak bu yıl 25 Kasım Cumartesi günü gerçekleşecek Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yürüyüşümüzü “SIĞINMA EVİ HEMEN ŞİMDİ” talebiyle gerçekleştiriyoruz.
25 Kasım dolayısıyla kadına yönelik şiddetle ilgili taleplerimizi yineler, bunlar gerçekleştirilene kadar örgütler olarak konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.
1.Şiddete uğrayan kadınların güvenle barınabilecekleri Sığınma Evlerini her ilçede bir an önce yapılması için gerekli altyapının oluşturulmasını sağlamak elzemdir.
2. ALO 183 Sosyal Hizmetler Dairesi Kadına Şiddet ve Çocuk İstismarı İhbar Hattı’nın ve gerçekleştirilmesi planlanan panik butonu uygulamasının, bir şiddet direnişçisi tarafından aranması yahut çağrı bırakılması ardından devletin atabileceği somut ve işlevsel adımların yokluğu ve ihbar hattında sadece bir kişi çalıştırılması bize devletin kadınların hayatına verdiği, daha doğrusu vermediği kıymeti göstermektedir.
Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından sunulan bu faydalı hizmetin gerek daha etkin verilebilmesi gerekse sosyal hizmet çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi bakımından daireye daha fazla bütçe ayrılarak istihdam yaratılmalı ve bu hizmet vardiyalı çalışma imkanı sağlanarak sunulmalıdır.
3. Bir kadının şiddete uğradığı zaman birbiriyle koordine içinde bulunan güvenlik, sağlık, hukuk hizmetiyle sosyal hizmetlerden yararlanabilmesini sağlamak için şiddet önleme merkezlerinin kurulması gereklidir. Zira, şiddete uğrayan bir kadın travmatik bir haldeyken defalarca pek çok yetkiliye durumunu anlatmak zorunda kalıp ilgili kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğinden ötürü ayrıca mağduriyet yaşamaktadır. Bakanlığın bir an önce her bölgede şiddet önleme merkezlerinin faaliyete geçmesi özel olarak önem arz etmektedir.
4. Geliri asgari ücretin bir buçuk katına kadar olan kişilerin şiddete uğraması halinde koruma emri alabilmeleri için Aile Yasası’nda yer alan adli yardım müessesinin bir an önce hayata geçmesi sağlanmalıdır. Adli yardım hakkının kullanılamaması, bilhassa yoksul kadınların kendilerine şiddet uygulayan kimseler aleyhine Mahkemeden uzaklaştırma emri almasına fiilen engel olmaktadır.
5. Şiddete uğradığı için polise başvuran kadınların yapmış oldukları şikayetler, diğer suçların soruşturulmasında olduğu gibi ciddiyetle ele alınmalıdır. Polisin görevi arabuluculuk yapmak ya da şikayetçinin mahkeme süreciyle ilgili gözünü korkutmamaları, tavırlarıyla şikayetçiyi yıldırmaya çalışmamalıdır. Şiddete uğradığı şikayetiyle gelen kadınların kendini güvende hissetmesi sağlanmalı ve şikayet etkin şekilde soruşturulmalıdır. Şikayet geri çekilse dahi diğer ceza davalarında olduğu gibi kamu davası olarak şiddet uygulayan kimseye polis tarafından okunan dava ilerletilmelidir.
6.Kadına yönelik şiddetle ilgili vakalara bakacak olan sağlık personeli ve polis memuru ve benzeri kimselerin bu konuda eğitim almalarını ve bilinçli yaklaşmalarını sağlamak için hizmet içi eğitimler planlanmalıdır.
7. Kadına yönelik şiddetle ilgili bir veri tabanı oluşturulabilmesi için sadece polis ve sosyal hizmetler nezdinde değil, hastanelerde de düzenli kayıt tutularak istatistikler oluşturulmalı ve devletin bu yönde geliştireceği politikalarda bu veriler baz alınmalıdır.
8.Okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık, üreme sağlığı ile ilgili bireyleri genç yaştan gerekli bilgi ve farkındalığa sahip olmasını sağlayacak eğitimler verilmesi için müfredatlar üzerinde çalışma yapılmalıdır.
Akdoğan Fikir Sanat Atölyesi (AFSA), Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, Belediye Emekçileri Sendikası (BES), Kadın Eğitimi Kolektifi, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Sosyal Riskleri Önleme Vakfı (SRÖV)