Finlandiya’nın eski cumhurbaşkanlarından Sauli Niinistö, 2015 yılında Türkiye’ye gelecekti…
Özel uçağıyla gelmedi!!
Tarifeli THY uçağından bilet kesti ve İstanbul’a geldi, oradan da yine başka bir THY uçağı ile Ankara’ya uçtu!
Çok garibime gitmişti!
-*-*-
Niinistö, tarifeli uçaklarda tabii ki “business class” koltukta seyahat ediyordu ama çoğu zaman bunu da yapmıyor, yolculuk sırasında kendisini takip eden gazetecilerle sohbet edebilmek için “economy” sınıfından koltuk ayarlattırıyordu!
-*-*-
Finlandiya devletinin cumhurbaşkanı ya da başbakanı için özel uçağı yok mu?
Var tabii ki!
-*-*-
Aynı ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı Cai-Göran Alexander Stubb…
Sadece Alexander Stubb adını kullanıyor…
Profesör, eski maliye ve dışişleri bakanlıklarında bulundu ve ülkesine başbakan olarak da hizmet etti…
-*-*-
Hep “economy class” uçuyor!
Özel uçak kullanmıyor, “business class” yer ayırttırmıyor!
-*-*-
Neden?
Şov olsun diye mi?
Değil tabii ki!
Devletin, halkın, vergi mükelleflerinin parasını har vurup harman savurmasın diye!
Üstelik ülkesi fakir bir ülke de değil!
-*-*-
Haaa Stubb, çoğu zaman işe bisikletiyle gidiyor!
-*-*-
Gelelim KKTC’nin cumhurbaşkanına!
Ersin Tatar’ın son derece gereksiz ve işe yaramayan, devlet ile alakası olmayan bir yığın “özel” ziyaret, devletin kasasından ödeniyor!
Vergilerimizden alınan parayla, Ersin Tatar ile birlikte eşi, dostu, arkadaşı, yakını, destekçisi, danışmanı ne kadar kişi varsa, “bizim cepten” resmen keyif çatıyor!
Yol masrafları, otel masrafları, yemek masrafları cabası!
-*-*-
Yaptığı “gezilerin” KKTC’nin ekonomisine, siyasetine, turizmine, sağlığına, eğitimine hiçbir pozitif katkısı da yok!
-*-*-
Adam olduğu gibi masraf!
Sadece masraf!
Ve de israf!
-*-*-
Dur diyen var mı?
Yoktur!
-*-*-
Avustralya ve İngiltere seyahatlerinin kaça mal olduğunu açıklayabilen var mı?
Yoktur!
-*-*-
“KKTC’yi neden Finlandiya ile kıyaslıyorsun ki?” sorusunu mu sordunuz?
Niye kıyaslamayayım?
Eşit egemen iki devleeeet!
KKTC’yi, Gaziveran’da Alamanın mandrası ile mi kıyaslayayım?
Siyasetiniz çökmüştür!
Hırsızlık mülkler üzerine, altyapıdan yoksun, plansız yapılan konutlar elimizde patlamış durumdadır!
-*-*-
Tüm siyaseti, “kaçak inşaat, inşaattan rüşvet, kaçak itibar, kaçak siyaset, kaçak insan, kaçak devlet, kaçak emlak satışı” üzerine kurulu olanların geçmişte dillendirdiği, “yapın da arkanızdayız” çığlığıyla süslü aptalca açıklamalar da hiç işe yaramadı!
-*-*-
“Yahudiler Kıbrıs’ı ele geçiriyor, tüm mülkleri satın alıyor” diye ağlayanlar; şimdi o Yahudi iş insanlarından biri hapse atılınca, “Rumlar anlaşma istemiyor” diye ağlama modelini değiştirmekten başka hiçbir şey yapamıyor!
-*-*-
Daha da gariban olanları, savaş çığırtkanlığına konuyu getirmeye başladı!
Güney Kıbrıs’a geçemeyen bazıları, “kapıları kapatalım” demeyi deniyor falan!
-*-*-
KKTC siyaseti çökmüştür!
Çözümsüzlük üzerine kurulan siyaset ekonomik anlamda karaya vurmak üzeredir!
Çalan, çaldığıyla kalacaktır ama bundan sonra büyük vurgun ihtimalleri azalmıştır!
-*-*-
Maria Agnela Holguin Cuellar, bir hafta sonra raporunu BM Genel Sekreteri’ne sunacak!
“Ersin Tatar ve ustaları” için iyi şeyler yazacağını sanmıyorum!
-*-*-
Avrupa Konseyi de, önümüzdeki Ekim ayında, Taşınmaz Mal Komitesi’nin işlerliğini ele alacak; “işe yaramadı, bir moka yaramadı” denirse, alın size binlerce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi davası!
-*-*-
“Türkiye bunların altından kalkar” mı diyorsunuz?
Siz, Rum mallarına kaçak inşaat yapanlara da “yürüyün da korkmayın, biz arkanızdayız” demiştiniz!
Tekrardan hatırlatırım!
Holguin’in raporunun önemi!
Be arkadaşlar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Kıbrıs’ta çözüm istemek vatan hainliği değildir” garipliğinden de anlaşılacağı gibi; Türkiye’de kimse, ama kimse, Kıbrıs sorununun çözümünü istemiyor!
Özel’in saptaması, bunun açık itirafıdır!
-*-*-
Peki neden türkiye’de kimse çözüm istemiyor?
Çünkü aklı yarım gram olan herkes çok iyi bilir ki, Kıbrıs’ta, üzerinde uzlaşılan çözüm çerçevesi, Türkiye’nin işine gelmez!
-*-*-
Türkiye’nin hukuki anlamda bu Ada’da, bu güçte bulunması söz konusu değildir!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Haaa Türkiye, tüm vatandaşlarını geri mi çekecek?
Ada’daki askeri gücünü, yasal rakam olan 600’e mi indirecek?
-*-*-
Yani, ayıptır söylemesi ama şu anda bunu yapmaz ama ileride kesinlikle yapabilir!
Nasıl yapabilir?
Karşılığında ciddi ekonomik kazanç elde ederek tabii ki!
Veya AB üyelik sürecinin yeniden ele alınıp hızlandırılması, şu – bu kazanımları gibi!
-*-*-
Maria Angela Holguin’in bir hafta kadar sonra sunacağı rapor çok önemli…
Holguin’in raporunu sunmasının ardından, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs’ta iki tarafa bilgi verecek…
-*-*-
Aranızda, Holguin’in raporunda, “Ersin bey çok haklı, Ada’da tek çözüm yönetimi eşitliğe ve egemenliğe dayanan iki devletli çözümdür” demesini bekleyen var mı?
-*-*-
Lütfen deli olmayalım!
Aklımızı başımıza alalım!
-*-*-
BM Güvenlik Konseyi veya Genel Kurulu’nun, iki toplumlu ve iki bölgeli – iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal çözümden cayması söz konusu olamaz!
Mümkün değil!
-*-*-
Şu andaki Türkiye’de; Çin, Almanya, Japonya, Amerika, Rusya ve İngiltere’nin toplam ekonomik – siyasi ve askeri gücü olsa da; bu uzlaşı çerçevesi asla değişemez…
-*-*-
Holguin’in Guterres’e sunacağı rapor, çabaların geleceğine ciddi ışık tutacak.
Guterres, bu rapora göre atılacak adımları belirleyecek…
-*-*-
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart, bahsettiğim uzlaşı çerçevesinin değişmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını söyleyenlerin başında geliyor…
Lütfen iyi analiz edelim; iyi dinleyelim; iyi düşünelim!
-*-*-
Raporda aleyhimize yazılacak her kelime, her cümle; bizi daha da yalnızlaştıracak!
Tükeniş hızımızı daha da artıracak!
Bizden başka keybeden olmayacak mı?
Olmayacak!
Türkiye memnun, Kıbrıslı Rumlar daha memnun!