‘Devlet’in adı değişiyor mu?

Devletin adı değişiyormuş!.. Değişse ne olacak ki? İsimle değil sonuçta. Önemli olan “dünya”nın sizi kabullenmesi... Ve devletin toprağıyla, egemenliğiyle, yönetimiyle uluslararası gerçeklere uygun olması... *** Biz “devlet̶

 

 

Devletin adı değişiyormuş!..

Değişse ne olacak ki?

İsimle değil sonuçta.

Önemli olan “dünya”nın sizi kabullenmesi...

Ve devletin toprağıyla, egemenliğiyle, yönetimiyle uluslararası gerçeklere uygun olması...

 

***

Biz “devlet” kurduk, mesela...

Sonra bu devleti, bir tek ülke tanıdı, Türkiye!..

Aynı Türkiye, dönüyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde “kuzey Kıbrıs’ın alt yönetimi” olduğunu onaylıyor!..

Tazminat ödüyor...

 

***

Biz “devlet” kurduk, mesela...

İnsanlara da dedik ki, “Al bu belgeciği, bu ev, bu tarla senin!..”

Babamızın malı ya, dağıtıyoruz.

Sonra, aynı ev ve tarla için Kıbrıslı Rum’a da diyoruz ki, “Aslında burası senin, gel komisyona başvur, bu işi tazminatla çözelim...”

 

***

Cumhurbaşkanı Eroğlu’yla görüştük dün, dedik ki, “Devletin adı değişiyormuş...”

“Ben ne söyledim, Reşat ne yazdı” diye girdi söze...

Sonra...

“Öyle bir gündemimiz yok, İslam Örgütü’nde Kıbrıs Türk Devleti olarak anılıyor, Annan Planı’ndan dolayı. Onun dışında, eğer dünya tanıyacaksa, bu isimle de tanır.”

Aslında...

“Reis” de biliyor tanınmayacağını.

Ya da “defo”nun isimde olmadığını!..

 


 

SİSTEM

 

Özel temsilci

“Bu vekiller beni temsil etmiyor” dediğinde...

Bir de Meclis, “hamama” çevrilince kimilerince...

Sandım ki, “Başkanlık Sistemi” için zemin hazırlanıyor.

Meclis “gözden” düşürülecek, herkes de diyecek ki “Bu Meclis’ten ne köy olur ne kasaba...”

Ve ardından bir “heşa”yla birlikte, “Başkanlık Sistemi” gelecekti gündeme...

Eroğlu, dünkü sohbetimizde beni şaşırttı.

“Daha önce de açıklamıştım, Başkanlık Sistemi’ne karşıyım. Sorun sistemde değil ki, insan da. Sistemin ne suçu var. Üstelik parlamenter sistemin nesi var. Sorunu başka yerde arayalım...”

***

Bence de...

Sorunu başka yerde arayalım.

Hatta, biraz da “kendimizde” arayalım da, haksızlık olmasın...

 


 

“Bir verip beş almak...”

 

Daha önce büyük bir pankart krizi yaşanmıştı.

KTAMS üzerine “Bir veriyor, beş alıyorsun, utanmadan bir de besleme diyorsun” pankartı asılmıştı!..

Polis bu pankartı sökmek için neredeyse “havadan müdahale” yapacaktı.

Oysa ne küfür vardı, ne de küçük düşürücü bir söz...

Dün Meclis önündeki eylemde, bu kez bir başka pankart vardı, “Katil, vampir Tayyip” diye...

Bu kez polisler izledi sadece...

Yok yok, yanlış anlaşılmasın, “polisler niye bu pankarta da saldırmadı” değil derdim, olamaz da..

Sadece “tahammül sınırı”nı saptayamadım!..

 


 

KIYMET BİLİN (!)

 

Nefes aldığınız ‘havanın’ kıymetini iyi biliniz...

Yakında “özelleşebilir” !!!

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri