UBP Milletvekili, Çalışma Bakanı Faiz Sucuoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin esas üzerinde durduğu konu kendileri ile paralellik gösteren bir cumhurbaşkanının olmasıdır” görüşünü ifade etmiş bir TV programında…
Yani bu düşünceyi ifade eden, bu düşünceyi savunup kendi adaylarının Türkiye Cumhuriyeti’nin isteklerine en uygun aday olduğunu seçim gezilerine taşıyanların kafalarının nasıl çalıştığını merak ediyorum!
Bakın başka neler söylüyor Sucuoğlu;
“Bize göre Sayın Tatar’dır Türkiye ile iyi ilişkiler kurabilecek. Belki başka partilere göre kendi adaylarıdır. Onu saygı ile karşılıyorum. Ama bizim UBP’ye göre Sayın Tatar Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politik görüşleri ve atacakları adım anlamında paralellik gösteren bir politika izliyor. Dolayısıyla biz de diyoruz ki; TC ile paralellik gösteren özellikle dış politikada düşüncesiyle, ifadesiyle adayımız vardır ve bu adayın bu süreçte kazanması gerekir. Bizim mücadelemiz bu yöndedir”
Pes doğrusu… İnsanın bu kadar aşağılara inebileceğini anlamak zor.
Evet, Türkiye veya Kıbrıs kökenli KKTC seçmeninin belki bir kısmına bu söylem çekici gelebilir ama ya gerisi!.. Çünkü Türkiye kökenli seçmenin veya KKTC seçmeninin büyük bir kısmının böyle bir aday sunumuna olumlu bakabileceğini sanmıyorum.
Öyle bir kabul durumunda burada Cumhurbaşkanı’na gerek kalmaz çünkü zaten TC’nin Elçisi var burada… Onu oturtsunlar Saray’a, aranılan uyumu TC’nin maaşlı memuru olduğundan zorunlu olarak gösterecektir zaten… Bir maaştan da kurtulmuş oluruz böylece…
***
Bu cümleler belki işin şakası ama Sucuoğlu’nun cümlelerinin şakaya alınabilecek bir tarafı yok.
Çünkü bu cümleler, gerçekten de siyasetimizin, hatta insanlığımızın, hatta bu ülkede yıllarca toplumun yok olmaması için verilen mücadelenin ayaklar altına alınmasının kendince ifadesidir.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, ondan da önemlisi toplum lideri olacak bir kişiyi “Türkiye’nin isteklerine cevap verecek kişi” olarak takdim etmek ve bunun üzerinden oy alınmasını planlamak halkın, seçmenin özgür iradesiyle dalga geçmek anlamı da taşıyor…
Bu ifadeyle ilgili söylenebilecek daha çok şey var belki ama söylenmesi gereken o başka şeyler burada ifade edilebilecek şeyler olmayacaktır, onun için şimdilik burada bırakmakta yarar var.
***
Öte yandan Ersin Tatar’ın başlayan seçim gezilerinden de manzaralar yazmak gerekirse o da çok ilginç ve aslında UBP’nin devlet olanaklarını şimdiye kadar nasıl kullandığıyla ilgili açık bir izlenim;
Tatar ve ekibi restoran, bar, cafe geziyorlar… Yiyip içiyorlar… Bu ekipte tabii ki bazı kurum ve kuruluşlara atanan kişiler de var. Bu gittikleri yerlerde eğer Ersin Tatar bütün masalara, oradaki insanlara yetişemezse ‘atananlar’ yardımcı oluyorlar ve kartlarını vererek “Eğer devlet dairelerinin birinde bir işiniz varsa beni arayın” diyorlar. Dikkatinizi çekerim; Sadece kendi kurumuyla ilgili de değil, “devlet dairelerinin herhangi birinde” deniyor…
Cezbedici bir politika aslında…
Bana da kartını verebilecek bir kurum müdürü, YK Başkanı vs varsa ekibin gezilerini takip etmeye başlasam iyi olur!