Çoktan devrilmişti de AKP’nin gayretleriyle ve KKTC halkının parasıyla kurultayın galibi çıkmayı başarmıştı Genel Başkan Sayın Başbakan İrsen Küçük.
Son darbeyi ABD’deyken yedi ve AKP’nin gözünden hepten düştü. Apar topar memlekete döndü.
İpini elbirliğiyle çektiler UBP’nin…
Küçük ise kendi kendinin…
Yani UBP tumba!
Yolumuz er ya geç erken seçim…
Hem de kaçınılmaz…
UBP içindeki güçler dengesi ve çekişmesi memleketi on yıl geriye götürdü.
İnsanlar perişan edildi.
Zar zor toplanan Meclis’te koskoca dört yılda sadece 125 yasa çıkarıldı, 74 yasa tasarısı, 28 yasa önerisi ve 4 kararname beylerin keyfini bekledi, kadük olup ölmek üzereler.
CTP’nin gayreti de olmasa hiç yasa çıkmayacaktı. CTP görevde kaldığı 3 yılda 303 yasa çıkardı.
Başbakan Küçük, “Ankara beni istiyor” diyip duruyor hala.
AKP neden böyle bir hükümet istesin ki! Ya da AKP’nin ne istediği kimin umurunda!
Başbakanın onca gayretkeşliğine rağmen AKP’ye sorun çıkarmaktan başka neye yaradı Sayın Küçük?
Kemikleri sızlayan amcasının gazetesinde bile başyazılar yayımlandı, ‘senden utanıyoruz’ dercesine…
Ne İsa’ya yaranabildi bu sayede ne Musa’ya…
Beceriksizliklerle dolu dört yıl.
UBP’nin AKP’ye yalakalık olsun diye yaptıkları ise 50 yıl geriye götürdü hepimizi. Önüne geçilmezse 100 yıllık bir karanlık bekliyor bizi.
Köşe başına açılan camiler, ilahiyat kolejleri, her üniversiteye bir cami projesi, Lefkoşa’nın göbeğine külliye, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, Kuran kursları, Hac turları, din kitapları, kurumlara atanan dini bütünler, her gün Ercan’dan gelen misyonerler ve daha onlarcası.
İrsen Küçük Hükümeti diyince işte bunları ve Kıbrıs Türkünün satılan iradesiyle aşağılanan varlığını hatırlayacağız:
“Besleme, 7,5-8 İrsen”!
Daha önce de yazmıştım. AKP hep yanlış ata oynadı Kıbrıs’ta diye.
Artık yarışlardan çekilmeyi denemeli!
Topuyla tüfeğiyle giriştiği her seçimi kaybetti.
Ankara artık bu halkın varlığına saygı duymayı ve iki eşit taraf olarak masaya oturmayı öğrenmeli.
Bulgaristan’da aldıkları dersi Kıbrıs’ta da almalılar.
Hiç kimse Türkiyeli politikacıların nazını, ukalalığını çekmek zorunda değil.
Seçtiğimiz hiç kimse TC’li yetkililerin karşısında ceket iliklemek zorunda değil.
Bunu değiştirecek olan da ilerici Kıbrıs Türkleridir. Bu ülkenin ihtiyacı olan reformları yapacak olan da onlardır.
İlaç bizde, ilaç biziz.
Teşhisi biz yaptığımıza göre reçeteyi de biz yazacağız…
Ellerimiz, beynimiz, hayallerimiz, irademiz ve üstün çabamız…
Başbakan 18 Ağustos diyor erken seçim tarihi için…
Muhalefet 29 Eylül…
Ben Başbakan’a katılıyorum ilk kez.
Halkın zaferini bir gün bile ertelemenin manası yok!
Yeterince vakit kaybettirdiler bize.
Güçlü bir Meclis ile Kıbrıs Türk halkı kaybettiklerini geri alabilir, Kıbrıs’ta değişimin rüzgarlarını estirebilir.
Bu rüzgar tabii ki solun yükselen kasırgasına dönmelidir!