Devrim= Özgürlük

Dr Filiz Besim

 

Kendimi unutmuş bir zaman tünelinde dolanıyorum. Upuzun bir yolculukla Ekvatorun meşhur ülkesi Küba’dayım. Aklımda Kübalı devrimci Jose Marti’nin meşhur cümlesi… ‘Anayurdum, insanlıktır!’

Sosyalizm’in son kalesi Küba. Devrim için kenetlenen fakir ama bir o kadar da mutlu insanların ülkesi Küba…

Bir akşam üstü tropikal yemyeşil bahçe içinde bize Küba’yı, Kübalıları anlatan kadın, devrim eşittir özgürlük diyor. Amerika’ya karşı çıkabilmektir, emperyalizme boyun eğmemek, faşizme teslim olmamaktır.

Özgürlükleri için devrime adanmış insanların ülkesi Küba… 'Peki ama dünyanın kapitalizme kayıtsız şartsız teslim olduğu günümüzde nasıl koruyacaksınız? diyorum. ‘Eğitimle' diyor’. 'Doğar doğmaz başlayan eğitimle…

Kimlikli, dimdik, onurlu bir toplum Kübalılar. Başardıklarının az şey olmadığını ve daha çok şey başarabileceklerinin farkındalar.

Neler mi başardılar? Toplum olmayı, önce anavatanları İspanya’ya karşı bağımsızlık savaşı verdiler. Sonra ülkelerini arka bahçesi olarak kullanan Amerika’ya ve elbette ki kendi içlerindeki emperyalistlere…

Fuhuşun, uyuşturucunun, kumarın ve mafyanın kökünü kazıdılar. Kadın erkek eşitliği hiç bir ülkede bu boyutta değil. Meclisin %48’i kadın. Eğitim, Adalet, Maliye ve daha birçok önemli bakanlıkta kadınlar var. Kadınlar arasında işsizlik oranı sadece % 1.2. Ki bu rakam toplum genelinde % 3’tür.
Birleşmiş Milletler kadına şiddetle mücadelede Küba’dan destek alıyor, çünkü Küba’da kadına yönelik şiddet kesinlikle yok. Her iki cinsin birbirine yönelik psikolojik şiddeti var ki o da kadın erkek arasında eşit oranda. Yine de kadınların neredeyse tümünün üye olduğu özerk Kadın Federasyonu’nda 'daha yapacak çok işimiz var’ diyorlar.

Sağlık mı? Koruyucu hekimlik ve halk sağlığı konusunda dünyada sanırım bir numaradalar. Küba’da parasız, herkese sağlık hizmeti var, hem de çok ciddi ve kaliteli boyutta… Çok iyi tıp fakülteleri var. Her 137 kişiye bir hekim düşüyor. Dünyanın fakir ülkelerine gönüllü doktorlar gönderiyorlar.

Tarım mı? %70 organik ama öyle bizdeki gibi değil. Böceklerle savaş biyolojik, örneğin bizim kokusuna doyamadığımız feslikanlar burada böcek savar olarak kullanılıyor. Solucanların ürettiği gübreli toprak ve inanmayacaksınız ama inek ve öküzlerle elde edilen doğal gübre…

Ben Kübalılara hayran kaldım.
Tarih ve Kültürlerine sahip çıkmalarına, sağlık ve eğitim sistemlerine, organik tarım çiftliklerine ve daha nice insana dair insanlığın unuttuğu değerlere sahip çıkışlarına…
Neşelerine…
Paylaşabilme erdemlerine…
Dünyaya rağmen el ele kenetlenmelerine…
Tanınma mı dediniz?
Dünya’nın Küba’ya uyguladığı ambargo belki dünya tarihinin en büyük ve en uzun soykırımlarından biri… Bir ülke düşünün ki; dünyadan ilaç bile satın alamaz.

Tüm bu ambargolara karşın dünyaya dağılmış 2000’den fazla Küba Dostluk Derneği var. Ve tüm bu ambargolara karşın Küba’yı bu dostluk dernekleri sayesinde iki milyondan fazla turist ziyaret ediyor.

24 Şubat 1976 tarihinde kabul edilen Küba Cumhuriyeti Anayasası’nın 1. maddesinde Küba devleti şöyle tanımlanmaktadır:
‘Küba bağımsız ve egemen bir sosyalist işçi devletidir; siyasi özgürlük, sosyal adalet, bireysel ve kolektif refah ve insani dayanışma adına herkesin katılımı ile ve herkesin iyiliği için örgütlenen birleşmiş milletler ve demokratik bir cumhuriyet olarak kurulmuştur’

Ve 2002 yılında anayasanın 3. maddesine 2002 yılında yapılan bir ekle sosyalizmin geri döndürülemez bir tercih olduğu vurgulanmış ve 'Küba asla kapitalizme geri dönmeyecektir’ cümlesi eklenmiştir.

1990’larda yıkılan onca sosyalist ülkeye inat Küba’da devrim tüm heyecanıyla korunuyor, her gün daha da geliştirilerek ve güncellenerek. Dedim ya Kübalılara göre DEVRİM = ÖZGÜRLÜK…

Sadece minik başlıklarla başladık bugün, bizden çok uzaklardaki bu güzel ülkeyi anlatmaya. Fidel’in, Che’nin ve Camilion’un ülkesini ama en önemlisi devrime ve özgürlüğe yürekten inanan insanların ülkesini…
Ben sizinle Kübayı, Kübalıları ve devrimi, paylaşmaya devam edeceğim. Çünkü benzeşen kaderimiz ve alınacak ciddi derslerimiz var.