KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgiye göre Dikomo’da askeri bölge içerisinde Kayıplar Komitesi’nin yürütmekte olduğu kazılarda kalıntılarına ulaşılan “kayıp” sayısının üçe çıktığı öğrenildi.
Bir şahit ve bazı okurlarımızın yıllar önce bu alanda bir toplu mezar bulunduğu yönündeki bilgileri Kayıplar Komitesi’yle paylaşmış, şahidimizi Dikomo’ya Kayıplar Komitesi eşliğinde 2012 yılında götürmüş ve kendisi bildiklerini ve yaşadıklarını bizzat Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaşmıştı. Geçen yıl da bir diğer okurumuz benzer bilgiler vermiş ve onu da Kayıplar Komitesi’yle buluşturmuş ve bilgilerini yetkililere aktarmasını sağlamıştık.
Dikomo’da bir şahitle birlikte göstermiş olduğumuz askeri bölge içerisinde eski pentatlon civarındaki kazıda üç “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunurken, çalışmaların devam ettiği öğrenildi. 15 Ekim 2012’de bu bölgeyi bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olan şahidimize de, 2017’de aynı yeri bir kez daha bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteren okurumuza ve bu yerle ilgili pek çok bilgi sağlamış olan tüm okurlarımıza çok teşekkür ederiz. Kayıplar Komitesi yetkililerine de bu yerde kazı başlatmış oldukları için sonsuz teşekkürler…
24 Ekim 2012’de bu sayfalarda, bu yerdeki toplu mezarla ilgili olarak şöyle yazmıştık:
“Bir başka durağımız Dikomo (Dikmen)... Bu konuda yıllar önce bir okurumun vermiş olduğu bilgileri yayımlamıştım. Yıllar önce bir okurum bana Dikomo’daki askeri kampın içerisinde pentatlon yapılan bölgede bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömülü olduğunu, bu alanda pentatlon direklerini dikmek için yapılan kazılarda kemiklerin ortaya çıktığını anlatmış ve hatta bir de “Google map” (harita) göndererek, harita üzerinde bu olası gömü yerini işaretlemişti...
Burası askeri bölge olduğu için fotoğraf çekmiyoruz, yalnızca kampın yanından geçerek pentatlonun bulunduğu bölgeyi görüyoruz ve geri dönüyoruz çünkü bu yolda durmak zaten yasak...
Şahidimize göre, bu bölgeye 28-29 civarında Kıbrıslırum “kayıp” gömülmüş. Bunlar Haspolat (Mia Milya) ile Taşkent (Vuno) arasında tutuklanarak bir otobüse konmuşlar, sonra da Dikomo’daki bu alana getirilerek infaz edilmişler. Bu otobüste, esir olan sözkonusu Kıbrıslırum askerlerin yanısıra Dikomo’dan Lefkoşa’ya gitmeye çalışan ve tesadüfen bu otobüse binen bir de yaşlı Kıbrıslırum varmış ve o da, bu grupla birlikte öldürülmüş...” (YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 24 Ekim 2012)
“Kayıp” yakını, aktivist Dimitris Hacidimitriu yazdı:
“Düşman, her zaman evimizdedir…”
“Kayıp” yakını, aktivist Dimitris Hacıdimitriu, “Düşman her zaman evimizdedir” başlıklı yazısını bize gönderdi… Biz de bu yazıyı Türkçeleştirerek okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Kayıplar’la ilgili bir Facebook sayfasına bakarken, bir diğer trajik öyküyle karşılaştım. Bu öykü de kardeşi Miltiadis’in Eylül 1974’ten beridir “kayıp” olduğu Kostas Ellinas’ın hikayesidir. Bu, milliyetçi fanatizmin kurbanları olan çobanların bir diğer üzücü hikayesidir.
Hamile olan inekleri nedeniyle Kostas’ın babası ailesini Kitrea (Değirmenlik) köyünde bırakmıştı, Türk ordusu köyü teslim aldığı zaman… Üç hafta kadar bu aile saklanmışlar, sonra da saklandıkları yer bulunarak tümü de polis karakoluna götürülmüşlerdi. Kostas o zamanlar henüz 12 yaşında bir çocuktu – çocuk olduğu için annesi ve kızkardeşiyle birlikte yakındaki bir köydeki kampa transfer edilmişlerdi. Ancak 18 yaşındaki erkek kardeşi Miltiadis’ten o günden sonra bir daha hiç haber alınamadı ve o günden beridir de “kayıp”tır… Kostas’ın babasını ve bir komşusunu kurşuna dizilmekten bölgedeki bazı Kıbrıslıtürk arkadaşlarının yardımsever müdahalesi kurtarmıştı.
Kostas Ellinas, Facebook paylaşımında bir grup “kayıp” yakınının bu konuyu ve başka davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmüş olduklarını anlatıyor.
Kimse onların bu adalet arayışına karşı çıkamazken, tüm bu işlenen suçları bütünlüğü içerisinde görmek de önemlidir. Umuyorum ki artık herhangi bir siyasi bilince sahip olan her bir Kıbrıslı, Kıbrıs’ta her iki toplumdan binlerce insanın “kayıp” edildiğinin bilincine varmıştır. Avrupa’dan bu konuda yardım etmek üzere bir şeyler yapmasını istemek iyi, güzel, hoş da öncelikle bizlerin kendi kendimize yardım etmemiz gerekmiyor mu acaba?
Gerek Kıbrıslırum, gerekse Kıbrıslıtürk sivillere karşı suçlar işlemiş, çok iyi bilinen bazı Kıbrıslırum milliyetçilerin sokaklarımızda serbestçe dolaşmakta olduğunu ve tutuklanma veya soruşturmaya tabi tutulma konusunda herhangi bir korkularının olmadığı yönünde pek çok hikaye duydum.
Kostas, benim de doğduğum yer olan Larnaka’da yaşıyor: Çok tanınmış bir EOKA-B’cinin AEK futbol kulübünün kahvehanesinde düzenli olarak kahve içmeye gittiğini duydum ki bu şahıs, 1974 darbesi esnasında dört Kıbrıslırum göstericinin öldürülmesine karışmıştır. Aynı zamanda Mesarya’da Muratağa-Atlılar-Sandallar köylerinde yapılan katliamın ardındaki şahıs hakkında onu tanıyan insanların tanıklıklarını dinledim. Bu şahıs hala serbesttir ve yetkililer onun hakkında kanıt ve tanıklıklar toparlama konusuna hiç ilgi göstermemektedir.
Sözlerimi şöyle toparlamak istiyorum: Yurtdışında adalet aramaya girişmeden önce, öncelikle kendi evimizde adaleti sağlama yönünde kararlılığımızı göstermeliyiz. Bu yazdığım makalenin başlığında da belirttiğim gibi “Düşman, her zaman evimizdedir…”
(Dimitris Hacıdimitriu – Ocak/Şubat 2018 – Türkçesi: Sevgül Uludağ.)