Her gidişimde Dikomo şaşırtıyor beni: İnsanları yeşile, çiçeğe o kadar meraklı ki bu köyde dolaşmak inanılmaz huzur veriyor insana... Her evin bahçesinde ağaçlar, saksılarda ya da yerlerde ekili çiçekler... Tüm bunlar boşuna değil – Dikomo, Kıbrıs’ın en eski yerleşim yerlerinden biriymiş, bunu öğreniyorum... Taş Devri’nden, Tunç Devri’nden kalıntılar bulunmuş burada...
Aslında bir Latin köyüymüş Dikomo... “Komi”, Latince “Köy” demek – “Dikomo” da “İkiz köyler” manasına geliyor. Çünkü bir Aşağı Dikomo, bir de Yukarı Dikomo var... Kato Dikomo, Pano Dikomo...
Beşparmaklar’ın eteklerine yaslanan Dikomo’da pek çok tarihi kalıntı varmış, antik mezarlar bulunuyormuş... Çağlar boyunca bu köyde hep insanlar yaşamış, taa Taş Devri’nden, Tunç Devri’nden beri...
1464 yılında bu köyün “sahibi” Sor de Naves imiş, Kıbrıs’taki Lüzinyan Hanedanlığı’nınönemli görevlilerinden biriymiş... 1880’li yıllarda Dikomo, çekirge saldırılarından çok çekmiş – bu köy alçı üretiminde olsun, ipek böcekçiliğinde olsun, dokumacılıkta olsun, hep önemli bir yere sahip olmuş – 1974 öncesi köylüler çiftçilikle uğraşıyorlarmış, köyde bir de mozaik fabrikası varmış, orada çalışıyorlarmış ve bazıları da Lefkoşa’ya çalışmaya gidiyorlarmış. Zeytin, buğday, meyva ve sebze üretimiyle ünlenmiş olan Dikomo’yu bizden gizleyen şey belki buraya yakın bir mezarlığın olması, belki çöp alanının çok uzun yıllar boyunca bizi bu köyden uzak tutması, sanki bu ikisi köyü gözlerden gizlemiş oysa bu yemyeşil, pırıl pırıl, bakımlı köy insanı imrendiriyor...
Bir kez daha “kayıplar”ın izinde Dikomo’dayız. Geçen ay gene gelmiştik buraya – bu kez gene aynı Kıbrıslırum şahitle Dikomo’ya geliyoruz...
Şahidimiz bana uzun yıllar boyunca Kıbrıs’taki at yarışlarında jokeylerin hep Dikomolular olduğunu anlatıyor - kısa boylu ve zayıf olan Dikomolular, çok iyi jokeylik yapıyorlarmış. Gönyeli’yle Dikomo’nun yıllar önce çok iyi ilişkileri olduğunu da anlatıyor şahit... Hatta bazı jokeylerin bacakları eğri olduğu için ve bu yüzden ata iyi bindikleri için, bazı Kıbrıslırumlar onlara “Gönyelili” diyorlarmış...
Şahidimiz bize çeşitli yerler gösteriyor – daha önce göstermiş olduğu bir evin avlusunda Kayıplar Komitesi tarafından yürütülen kazılarda iki “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunmuştu... Bu şahidin göstermiş olduğu bir başka noktada yürütülen kazılarda ise herhangi bir ize rastlanmadı...
Bugün tekrar Dikomo’dayız – Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Yardımcısı Murat Soysal, Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis, Kazılar Koordinatörü Okan Oktay ve araştırma görevlileriyle birlikte şahidin bizi götüreceği noktalara gidiyoruz...
Şahit bugün bize yaşlı bir karıkocanın öldürüldüğü bir evi gösteriyor – evin avlusuna gömüldüklerini anlatıyor. Çocukları yokmuş...
Bir çobanın öldürüldüğü noktayı, “Sağır” (“Gufos”) deresi yakınında öldürülen bir yaşlı adamın gömülmüş olabileceği yeri gösteriyor. Bu yaşlı adam kısa boyluymuş, çok yakışıklıymış, bıyıklıymış – soyadı da “Güzelis” imiş... Vurularak öldürülmüş, direndiği gerekçesiyle... Gene aynı bölgede iki ayrı nokta gösteriyor şahit, isimlerini de veriyor...
Bir evin önünde duruyoruz ve bize bu evin Hristofyas’ın amcasına ait olduğunu, evinin kapısının içinde vurularak öldürüldüğünü ve avluya gömülmüş olabileceğini anlatıyor. Dimitris Hristofyas’ın amcasının “kayıp” olduğunu bilmiyordum – amcasının adı Stavros Dimitriu Rasputis imiş. Komünist olduğu için ona “Rasputin”den hareketle “Rasputis” diyorlarmış köyde... Hristofyas’ın eşi Elsi’nin erkek kardeşinin “kayıp” olduğunu biliyordum da kendi amcasının Dikomo’da “kayıp” edilmiş olduğunu bilmiyordum...
Daha sonra şahidin bize göstereceği bir başka alana gidiyoruz – şahidimizin anlattığına göre, bu alanda bir toplu mezar varmış... Tellerle çevrili, içini otlar bürümüş bu boş arsaya bazı “kayıplar” gömülmüşmüş...
Köşeyi dönüp bir başka noktaya gidiyoruz... Burada da yaşlı bir kadının, Eleni Violetti’nin öldürülüp “kayıp” edildiği yere bakıyoruz...
Sonra bir başka olası gömü yerini inceliyoruz: Bu mahallede bir inşaat başlatıldığı zaman, ortaya “kayıplar”dan geride kalanlar çıkmış – dönemin askeri makamları müdahale ederek bu inşaatın sürdürülmesine izin vermemişler. Baktığımız bina bir yarım inşaat...
Şahidimize teşekkür ederek Dikomo’dan ayrılıyoruz...