Kamu Sen Genel Başkanı Mehmet Özkardaş, Din İşleri Dairesi kadrosunda bulunan ve aranan koşullarında; “İlahiyat Fakültesi mezunu olmak” şartı aranan “Kıdemli Öğütmen” mevkii için İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu bir kişinin atanmasını eleştirdi.
Özkardaş yaptığı yazılı açıklamada, “Kıdemli Öğütmen” mevkiinin hiç münhal ilan edilip, duyurulmadığını savunarak, “yıllardır Din İşleri Dairesi’nde bu evsafa uygun nitelikte çalışanlar olmasına rağmen, aranan niteliklere hiç uymayan” yetkili bir kişinin oğlunun istihdam edilmesinin “son dakika ‘yangından mal kaçırma’ ve kokuşmuşluğun başka bir örneği” olduğunu savundu.
Hükümeti “koltuktan gitme telaşına düşmekle suçlayan” Özkardaş, hükümetin, “yasa dışı ve etik olmayan istihdamlara, vatandaşlık, kırsal kesim arsası ve sanayi bölgesi arsası dağıtmaya, devlete ait değerli arazileri peşkeş çekmeye” devam ettiğini ileri sürdü.
Din İşeri Dairesi’nde yapılan istihdamı yargıya taşıyacaklarını kaydeden Özkardaş, şöyle devam etti:
“Yaşadığımız bu UBP klasiğinde, UBP hükümetinin destekçisi olan ve yapılan tüm bu usulsüzlükler ve vatandaşlık dağıtımları ile ilgili olarak da gayri ciddi bir şekilde ‘hükümet olursak bunların hesabını soracağız’ diyenler bu yapılanlardan aynı derecede sorumludurlar. Hesabı bu düzene destek olanlar değil, bu halk soracaktır, hem de hepinizden...”
DİN GÖREVLİLERİ DE, DİN İŞLERİ DAİRESİ’NDEKİ ATAMAYI ELEŞTİRDİ
Din Görevlileri Birliği ile Din Görevlileri Sendikası, “Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı’nın oğlunun Din İşleri Dairesi’nde idari kadroda işe alındığını” belirterek bunu eleştirdi.
Din Görevlileri Sendikası Başkanı Süleyman Çakır ile Din Görevlileri Birliği Başkanı Fahrettin Öğdü, bugün yayınladıkları açıklamada, bulunulan makamı, yakınlarına çıkar sağlamak için kullanmanın demokratik anlayışı özümsemiş, adalet duygusunu içselleştirmiş ülkelerde mümkün olmadığını söyledi.
Yasaların herkes ve herkesim için geçerli olduğu, Vakıflar Yönetim Kurulu’nun da mevcut yasal kurallara uymakla yükümlü olduğuna dikkat çekilen mesajda, “Yasalara uymamayı alışkanlık haline getiren toplumlarda kayırmacılık, rüşvet gibi adalet duygusunu yok edici davranışlar toplumsal huzurun yok olmasına, sosyal dokunun bozulmasına neden olur” denildi.
Çakır ile Öğdü, şu şekilde devam etti:
“Hiçbir hukuksuzluğa rıza göstermeyeceğimizi, haksızlıklara sessiz kalmayacağımızı, faaliyet alnımızda bir çürümüşlüğe göz yummayacağımızı belirtir, yasal çerçevede mümkün olan her türlü önleyici girişimi yapmakta kararlı olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururum”
(tak)