Dünya ülkelerinden sadece Suudi Arabistan'ın eğitim müfredatında yer almadığı bilinen Darwin'in Evrim Teorisinin Türkiye’de de müfredattan çıkarılmasının gerekçesi olarak: "Çocukların anlama kapasitesinin üzerinde bir konu" olduğu açıklandı...
Bu yaklaşım tarzı "anti-bilim"e güzel bir örnek teşkil eder...
Hatta aslında bu, "din elden gidiyor" söylem ve "naralarının" da karşılığıdır...
Yani, sosyal değerlerin tüketilmesinin "hesabı" bir yerde Evrim Teorisine ve dolayısı ile Bilime kesilmiştir.
Üniversitelerde de Evrim Teorisine uyumlu bir Eğitiminin varlığından bahsetmek çok zor!
Kaya : "Türkiye'de yalnızca 6 Devlet Üniversitesinde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü var, ve bu Üniversitelerin sadece 1 tanesinde Darwin'in Evrim Teorisi ile ilgili bir ders mevcut. Türkiye’de 62 Özel Üniversite var, ve bu Üniversitelerin sadece 2 tanesinde Biyoloji Bölümü var ancak ikisinde de Darwin'in Evrim Teorisi ile ilgili bir ders programlarında yer almıyor. Ayrıca, 10 Özel Üniversitede Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü var ancak tahmin edin kaç tanesi evrim dersi veriyor: Hiçbiri... " (Kaya, F., 2012 çalışmaları).
SCOPES MAYMUN DAVASI
Evrim ve Yaratılış tartışmasının en temel bir örneği de, 1925 yılında Amerika’daki ünlü "Scopes Maymun Davası"dır... Bu dava Amerikan tarihine doğal olarak "The Scopes Trial" olarak geçmiştir çünkü, aşağıda aktaracağım olayda söz konusu olan Biyoloji Öğretmeninin adının John Scopes olmasıdır...
Scopes süreci, John Scopes isimli bir lise Biyoloji Öğretmeninin, yürütmüş olduğu derste, Darwin’in "Türlerin Kökenine Dair" isimli kitabından alıntılar yaparak, öğrencilere bilimsel bir gerçeklik olan Evrim Kuramını anlatması üzerine tutuklanmasıyla başlar...
Scopes, Anayasa Mahkemesine ve Tennessee Eyalet Yasalarına karşı gelmek suçundan yargılanır.
Her iki taraf da, duruşmaya eyaletteki en ünlü avukatları getirtir.
Duruşma, Amerika’daki tüm radyo istasyonlarından canlı yayınlanır..."
Bu davadan sonra, Amerika’da "Klasik Yaratılışçılık", resmi anlamda yavaş yavaş geriledi...
Bilimle ilgili ders kitaplarının öğretmenler ya da eğitimciler tarafından değil, Bilim İnsanları tarafından yazılması gerektiği anlaşıldı ve bu durum yasal olarak da düzenlenerek kabul edildi.
Bilimdışı argümanlar ve Kutsal Kitaplardan alınma cümleler Biyoloji ders kitaplarından çıkarılıp, yerine Evrime ve Gerçek Bilime dair bilgiler yerleştirildi...
KASTAMONU DAVASI
Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında ise Evrim Teorisine, Ahmet Mithat Efendi, Suphi Ethem, Abdullah Cevdet ve Ethem Nejdet tarafından değinilmiştir...
Türk Evrimsel Biyolog ve Genetikçi Ergi Deniz Özsoy, Türkiye’de Evrim Kuramının Tarihsel Gelişimi içerikli yazdığı bir makalede, 1913 yılında bir Öğretmenin Kastamonu’da bir Lisede Evrim Kuramını öğrettiği için aynı Lisenin Arapça Öğretmeni tarafından okul idaresine şikâyet edilmiş olduğunu söyler!
Buna karşı gelen ve Biyoloji Öğretmeninin yanında yer alan ise Matematik Öğretmeni ile onun bazı öğrencileri olur... Halkın büyüyen tepkisinden dolayı kolluk kuvvetleri tarafından Biyoloji ve Matematik Öğretmenlerinin tutuklandığından bahseder (Özsoy, 2011).
Bu gibi "dini kaygılar" nedeniyle politik olarak engellenmiş ve sansürlenmiş çocukların, seküler konseptlere uzak kalması neyi getirecek?
Ayrımcılıktan ya da kutuplaşmadan başka, neyi?
Oysa ki, Bilim ile Dini birbirinden ayrı tutmak, insanların inanışlarına karışmamak, din işlerini cemaatlara, bilimi bilim insanlarına, devlet işlerini de politikacılara bırakmak, okullarda da sosyal değerleri, insan haklarını, çevre duyarlığını, yaratıcılığı, eleştirmeyi, sorgulamayı, farklı düşüncelere saygı duymayı, sevgiyi, hoşgörüyü, yuttaşlığı, estetiği, sanata ilgiyi ve barışcıl duyguları kazandırmak en doğrusu değil midir?