Bu topraklarda öyle diplomasiyle falan çözüm gelmeyeceğinin kanıtı oldu Trodos yangını…
1995 beşparmak yangınında dönemin Kıbrıs Türk Liderliği “Biz Rum’dan yardım almayız” diyerek gelen teklifi reddetmişti. Sonuç: Güzelim ormanlar yandı, bitti, kül oldu. Hala birçok tepe, birçok düzlük ‘kel’ Beşparmaklar’da…
2016’da bu kez Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti ‘yardım’ polemiği yaşıyoruz. Önce Anastasiadis “Yok, istemem” dedi. Sonra “Tamam, gelsinler” noktasına geldi.
Ama olmadı!
Çünkü ‘diplomasi’ devreye girdi.
Sonuç: Hem Trodoslar yandı, bitti.
Ama hem de bu ülkede ‘çözüm’ beklentileri kül oldu!
***
Böylesine insani bir konuda bile konuyu diplomasinin labirentlerine sokup kriz üretmek büyük bir başarı aslında…
Bilmeden, istemeden çıkmışsa kriz, bunun adı cehalettir.
Bilerek, isteyerek çıkarılmışsa da, bunun adı ihanettir.
İhanet, evet…
Bu küçücük adanın, huzura hasret insanlarına ihanet!
Klimalı odalarında takım elbiseli, son moda kravatlı halleri ve dünyayı çok iyi bilirmiş tavırlarıyla ‘diplomasi oyunu’ oynayanları, bilgisayarda ‘savaş oyunu’ oynayanlara benzetirim.
Tuzları kurudur çünkü…
Birileri ölecektir o savaşta, ama kendileri ‘diplomasi oyunu’nda başarılı olacaklardır.
Ormanlar yanacak, itfaiyeciler ölecek, o adanın toplumları arasında yeni bir güven erozyonu yaratılacaktır ama, diplomatların ve onlara yön veren siyasetçilerin ‘ego’ çatışmasından başka bir gaileleri, dertleri yoktur.
***
Deneyimli Kaptan Pilot dostum “Doğal afetlerin politize edilmesi mide bulandırıcı” dedi.
Çünkü yangın pilotlarının nasıl da riskli bir iş yaptıklarını çok yakından biliyor. “Onlar birer kahramandır” diyor, zira yangına müdahale eden uçaklar ve helikopterler sürekli düşme tehlikesi yaşıyor. Her yıl çok sayıda yangın pilotu hayatını kaybediyor.
“Bu yüzden” diyor Kaptan Pilot, “Yangın söndürme operasyonları çok ciddi bir koordinasyon gerektirir.”
Onlarca uçak ve helikopterin katıldığı bir operasyonda, pilotların tek bir merkezden yönetilmesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor.
“Eğer 5 ülkeden 20 den fazla uçak ve helikopter bir yerde birlikte uçuyor ve yangın söndürme çalışmaları yapıyorsa, bu bir yerden çok iyi bir şekilde koordine edilmelidir. Görevler planlanır ve uçakların mümkün olduğu kadar emniyetli ve etkin bir şekilde uçması sağlanır.
Yangın güneyde olduğuna göre tabii ki bu koordine de güneyde olacak, Larnaka veya Baf havalimanları kullanılacak. Böyle bir çalışmaya katılan kim olursa olsun kurallara ve talimatlara uyması gerekir. Buna katılan Türk uçakları da dahil olması gerekirdi. Ercan’a inip kendi başlarına Trodos’a sağa-sola gelişigüzel su atmanın ne anlamı var? Koordinesiz uçuşlar diğer uçaklara tehlike bile yaratabilir.
Ne yazık ki bu zihniyetlerle hiçbir yere varamayacağız!..”
***
Kaptan konuya teknik bakıyor. İnsani bakıyor. ‘Ormanları ve yangın uçaklarının pilotlarını nasıl korurum’ diye bakıyor. Doğru bakıyor.
Oysa siyaset ve diplomasinin derdi başka…
Onlar ‘egemenlik’ten bakıyor.
‘Tanınma’ gözlüğüyle bakıyor.
‘Uçaklar hangi havaalanına inerse ne olur’un hesabını tutuyor.
Daha da ileri giderek ‘denizin suyu’ üzerinden didişiyor, kapışıyor…
Binlerce ağaç kül oluyormuş, koordine edilmeyen uçak ve helikopter pilotlarının ve diğerlerinin can güvenliği tehlikeye atılırmış, toplumların güveni daha da sarsılırmış…
Hiç umurlarında değil!
Onlar için varsa yoksa ‘atari’ye benzeyen ‘diplomasi oyunu’…
Açıkçası oyununuz da batsın, diplomasiniz de!..
E mi?