Bugün Münih’ten Schamrock Kadın Şairler Festivali’nden bildiriyorum sevgili okur. Kuşlardan önce uyanmış bulunuyorum bu yazıyı yazmak için. Bugün ikinci günü olacak festivalin. Dün sekiz saat kesintisiz şiirler dinledik. İçimi dolduran kelimeler, sesler ve görüntüler yoğunluğunu bu yazıya dökmem çok zor. Kadınlar ve şiirin büyüsü birleşince dünyanın yeniden tanımlanabileceğine inanmaya başlıyor insan. Dünden beri bir ayaklanmanın içinde sürükleniyorum sanki. Dünyanın dört kıtasından kadınlar sözcükleriyle başlatıyorlar bu isyanı. Kelimeleri birer büyücü gibi sıraya dizip mevcut durumlara itiraz ediyorlar; yeninin ışığını yakıp kapılarını açıyorlar.
Şair kadınların sesini öne çıkaran bir festival bu… Dişi güç kelimelerle sarsıyor dünyayı. Festivalin dili Almanca, arada İngilizce kullanılıyor. Bu sahnede olup biteninin seni içine çekmesi için sadece küçük bir engel ama… Her şair kendi dilinde okuyor; Almanca ve İngilizce çeviri oluyor bazen.
Sahne rengârenk her zaman… Kadınlar renkli kıyafetleri, aksesuarlarıyla bir başka estetiğin içinde sunuyorlar kelimeleri. Kimi kez bir performansla geliyor şiir, beden ve müzik, mimikler ve ritim dolduruyor sahneyi.
Dün ilk günüydü festivalin. Daha önce başka festivallerden tanıdığım iki şair kadın Rati Saxena (Hindistan) ve Berry Heart (Botsuana) da sahnedeydiler. Öğleden sonra ikide başlayan festival geceye uzandı ve Amerikalı Lydia Lunch’ın kelimelerin öfkesiyle isyanını sergilediği nefes nefese bir okuma ile sona erdi.
Benim için büyük bir ayrıcalık vardı dün. Gonca Özmen’i Türkçe dinleyip anlayabilen az sayıda kişiden biriydim salonda. Bu yıl üçüncüsü yapılan Schamrock festivali Türkiye’ye özel bir yer veriyor her zaman. Gonca Özmen çevirmeni şair Barbara Yurtdaş ile sahnedeydi. Hem asil hem isyankâr, hem genç hem olgun; kısacası şahane bir duruşu vardı sahnede Gonca’nın. erkek isimleri üzerinden yazdığı tekerlemeler yoluyla ilişkilerin sınırlarını genişlettiği yayıma hazırlamakta olduğu yeni kitabından, şiirler sundu. Büyük bir keyifti izlemek.
Bugün ve yarın devam edecek festival. Ben Pazar günü Arjantin’den Zulema Moret ve Tayland’dan Pompen Hantrakol ile beraber Amerikalı şair arkadaşım Seth Michelsen’in moderatörlüğünde okuyacağım şiirlerimi.
Münih’te güzel bir Sonbahar var şimdi. Şiire yakışan bir mevsim bu… Festivalin organizatörü Augusta Laar ile Kritya festivalinde tanışmıştık iki yıl önce ve şair kadınların öne çıktığı bir festival düzenlediğini öğrenince bunun harika bir fikir olduğunu düşünmüştüm. Gerçekten de öyleymiş.
Gonca’nın alttaki şiirini bu keyfi paylaşmak için sunuyorum sizlere:
MUNDAR
Sana bu dağın karını diyemem Sebastian
Her uyandığın bir kıymık her döndüğün öte değil ki senin
Sen doğurmadın ki Sebastian nerden bileceksin
Ortadan ikiye yarılıyor insan öyle nar gibi değil karpuz hiç
Bir tılsıma varmak öyle kolay değil
Toplayıp pılını pırtısını karnına göçüyor insan
Mundar oluyor
Benim eskiden kırmızı hayvanlarım vardı Sebastian
Gecede ikimizden ikimiz için ikimize uluyan
İkimiz birden bir erkeği sevsek gül çıkar mı bundan
İkimiz birden mavi dolmuşlara binsek binsek de serinlesek
Kahırlı türküler dinlesek türkülerdeki yemişi çiğnesek
Benim böyle aralarda kaldığım
Acep gider yare ayan olur mu
Ben bir zaman bir gergedana aşık oldum idi
Bana bir kere baktı idi
Yutkunmuş idim ben ona…
Kavrulmuş idim ben ona…
Bir zaman dindi idim
Sen de hiç kalbinden oldun mu idi Sebastian?
GONCA ÖZMEN