‘DİSİPLİNSİZ PARA’ İLE ‘MALİ DİSİPLİN’ OLUR MU?

Sami Özuslu

 

Hükümet ekonomideki ‘tsunami’yi savuşturmaya çalışıyor. Başbakan Erhürman ve ekibi dün basının karşısına geçti, alınan tedbirleri sıraladı, ekonomiye dair mesajlar verdi.
Hükümetin ekonomideki krizi çözmek için canını dişine taktığı kesin… Bu amaçla alınan kararlar, düşünülen tedbirler de doğru…
Ama yetmiyor.
Neden?
Çok basit: Disiplinsiz bir para birimi ile mali disiplin sağlanamaz.
Esas mesele bu…

*  *  *

Aslında tam da doğru değil bu…
Disiplinsiz bir para birimi ile mali disiplin sağlanabilir.
Nasıl mı?
Dikta rejimi kurarsanız, olur!
Sendikaları kapatır, örgütlenmeyi engeller, demokrasiyi rafa kaldırır, özgürlükleri kısıtlarsanız adına ‘ekonomik istikrar’ denilen bir duruma ulaşılabilinir.
Elbette ‘sosyal devlet’ ya da ‘adil gelir dağılımı’ gibi kavramlardan çok uzak, ‘Gayrı Safi Milli Hasıla’, ‘Kişi Başına Düşen Gelir’, ‘Büyüme’ gibi genel rakamların öne çıkarıldığı bir ekonomik modeldir bu ve o ülkede yaşayan geniş kitlelere mutluluk getirmesi söz konusu olamaz.
Türkiye’deki gibi…

*  *  *

Türkiye bu konuda tek değil. ‘BRİÇ ülkeleri’ olarak bilinen ve ‘büyümeleri’ ile övünen kimi ülkelerde ‘otokrasi’ yaygın yönetim şekli.
Yeni AB üyesi olmuş kimi Doğu Avrupa ülkelerinde bile Erdoğan’ı, Putin’i ve benzerlerini ‘örnek’ alan siyasiler var.
Temel mantıklarını ‘Biz İngiltere, Fransa, Almanya gibi zengin değiliz ve ekonomik gelişme öyle demokratik bir ortamda sağlanamaz. Güçlü iktidarlar gerekir’ şeklinde özetlemek mümkün.
‘Güçlü iktidar’ demek, ‘daha da güçlenmek isteyen lider’ demek…
Sonrası ise meçhul…

*  *  *

TL ile ‘mali disiplin’ sağlayacağım diye bitap düşen bizim hükümet(ler)e dönersek…
Başbakan’ın da ısrarla altını çizdiği gibi ‘Bizim hiçbir duhulümüz olmadan’ değer kaybeden bir para birimi kullanıyoruz ve hiçbir ‘iç önlem’ bunun yarattığı ve yaratması muhtemel tahribatı gideremez.
Bu son ziyaretinde TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da net olarak anlatılmış.
Artık Türkiye’de yürütmeyi de himayesine alan Erdoğan ne yapacak peki?
Üç seçeneği var:

  1. TL’nin değer kaybından, yani devalüasyondan kaynaklanan farkın KKTC’ye aktarılması için talimat verebilir.
  2. KKTC ile yeni bir anlaşma yaparak, Euro’ya geçişin önünü açabilir.
  3. ‘Güçlü iktidar’ önerip, daha düşük ücretler ve haklarla çalışma düzeni kurulmasını isteyebilir.

*  *  *

En muhtemel seçenek birincisi… Yani ‘biraz daha para verelim, idare etsinler…’
Eğer gerçekten Kıbrıslı Türklerin geleceği düşünülüyorsa, elbette Euro seçeneği öncelikli olmalı…
Yok, ‘güçlü iktidar’ talebi gündeme gelecekse, o zaman işler çok karışacak demektir.
‘Olamaz’ mı dediniz?
Umarım olmaz.