Doğal Gaz Umut Mu?

Özay Mehmet’le Röportaj… Yaklaşık üç yıl önce bu sayfada kendisiyle yaptığımız röportajda Ekonomist Prof. Dr. Özay Mehmet Türk Enerji koridoruna dikkat çekmiş ve bu koridorun ileride Türkiye’ye bölgede farklı bir güç kazandıracağını vur

 

 

Özay Mehmet’le Röportaj…

Yaklaşık üç yıl önce bu sayfada kendisiyle yaptığımız röportajda Ekonomist Prof. Dr. Özay Mehmet Türk Enerji koridoruna dikkat çekmiş ve bu koridorun ileride Türkiye’ye bölgede farklı bir güç kazandıracağını vurgulamıştı. Neydi Türk Enerji Koridoru? Üç yıl önce bu sayfada Türk Enerji Koridorunu ve önemini şöyle anlatmıştı Özay Mehmet::

“Şu anda Dipkarpaz’dan Erenköy’e kadar ve İskenderun’dan Antalya’ya kadar olan bölge, yani boyut olarak  yaklaşık 60-100 deniz mili, ‘Türk Enerji Koridoru’ olarak adlandırılıyor. Nedenleri ise;

1. Bakü-Ceyhan petrol boru hattının devreye girmesiyle bu bölgeye taşınan petrol ve taşınacak olan doğal gaz ile,

2. Bu karasularda bulunan zengin petrol ve doğal gaz  rezervleridir.

Kıbrıslı Türkler bu iki önemli konuyu anlamak ve bu sahada söz sahibi olduğunu bilmek zorundadırlar. Bu koridor çok büyük bir ekonomik girdiye sahiptir ve bu önem giderek artacaktır.. Bu çerçevede Türk Enerji Koridoru geliştirilmeli ve Türkiye’nin olduğu kadar Kuzey Kıbrıs’ın da ekonomik menfaatlerine uygun şekilde geliştirilmelidir.”

O günlerde Özay Mehmet’in okurlara vermek istediği mesaj, Kıbrıs konusunun dünya konjonktüründe yeni bir boyut kazanmak üzere olduğuna dairdi. 

Geçen süre içinde deniz altında yatan doğal gaz ve petrol kaynakları gerçekten de Kıbrıs konusunu yepyeni bir boyuta taşıdı. Güney Kıbrıs’ın İsrail ile Afrodit bölgesinde yaptıkları doğal gaz sondajları bu farklı boyutun başlangıç noktasını oluşturacaktır. Bu aşamadan sonra Kıbrıs bir enerji kaynağı olacak ve bu kaynağın geliri ve dağıtımı siyasal anlamdaki klasik Kıbrıs sorununu demode edecektir.

 Bu açıklayıcı girişten sonra duygularını şöyle vurguluyor Özay Mehmet:

 “Ümidim bu enerji kaynaklarının barış ve kardeşliğe öncülük etmesidir. Kıbrıs ve Türkiye için, ve hatta Kıbrıs’ın öteki komşuları arasında barış ve zenginlik kaynağı olsun.”

Şöyle devam ediyor Özay Mehmet,  Kanada’da yaşasa da yüreği hep bu coğrafya için atan dünyalı Kıbrıslıtürk bilim adamı:

“Afrodit doğal gaz bölgesindeki sondaj çalışmalarını dört ana başlık altında toplamak gerekir:

1.    Zamanlama: Afrodit bölgesinde Rum yönetimi ve İsrail işbirliği ile Noble araştırma şirketine yaptırılan sondaj çalışmaları neden bugüne denk geldi?

2.    Bu bölgeden çıkması beklenen doğal gazın piyasalarda yer bulabilmesi. Pazarlanması.

3.    Nakliyat

4.    Gelir hesaplanması ve bu gelirin dağıtımı.”

GELİR HESAPLANMASI VE BU GELİRİN DAĞITIMI:

Bu dört maddenin açılımını sonuncu maddeden itibaren şöyle anlatmaya başlıyor Özay Mehmet:

“Afrodit bölgesinde var olan doğal gazdan en olumlu senaryo ile elde edilecek gelir 38 milyar dolardır. Başlangıçta büyük bir para gibi görünen bu rakamın aslında dağıtımı önemli. İster doğal gaz olsun, isterse petrol olsun en önemli faktör bu kaynakları yeryüzüne çıkarabilecek olan teknolojidir. Bugün bu kaynaklara ulaşmak için gerekli olan teknoloji Amerika, Norveç ve Fransa’da vardır. Bunların da en büyük merkezi Amerika’dır. Yine genel bir bilgi olarak belirtmek gerekir ki, petrol olsun, doğal gaz olsun elde edilecek gelirin %80’i teknoloji sahibine gider. Kullanılan teknolojinin üretimi çok pahalı bir yatırımın ürünüdür.

Yani Afrodit bölgesinde çıkacak olan doğal gazın yüzde yirmisi İsrail’le paylaşıldıktan sonra Güney Kıbrıs’a kalacak miktar 3.8 milyar dolardır. Bu rakamın 30 yılda omortize edileceği düşünülürse  ellerine geçebilecek miktar 300-400 milyon dolardır. Yani aslında çok da büyük bir rakam değildir.

Adanın etrafında hem doğal gaz, hem de petrol var. Bölgedeki en büyük petrol kaynağı İskenderun Körfezi’ndedir. Türkiye’nin güneye doğru gidip olayı sıcak bir zemine taşıması ise korkutucu sonuçlar doğurabilir. Biliyoruz ki, Uluslararası Deniz Konvansiyonun’u imzalamayan üç ülkeden biri Türkiye’dir. Diğer ikisi ise Amerika ve İsrail’dir.

Genel bir başka bilgiye bakacak olursak, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak konuşan Rum Yönetimi  bu geliri, Kıbrıs Türk toplumu ile paylaşmaya mecburdur. Bu gelirin nasıl paylaşılacağı ile ilgili değişik senaryolar mevcuttur. Örneğin Kıbrıslıtürklerin hakkı bir fona konabilir. Bu fon da Rumların görüşmelerdeki mülkiyet  istemlerini finanse etmek için kullanılabilir.”

NAKLİYAT:

 Şöyle devam ediyor Profesör Dr. Özay Mehmet: “Diyelim ki doğal gaz çıktı. Konunun en önemli bölümlerinden biri de doğal gazın kaynaktan piyasaya taşınabilmesidir. Taşınma seçenekleri şunlardır:

1.    Gemi: Gemi ile doğal gazın taşınabilmesi için önce doğal gaz sıvılaştırılmalıdır. Bunun için de rafineri gerekir. Rafineri yapmak en az 8-10 milyar dolarlık bir maliyet ve on yıllık bir inşaat süresi  gerektirir.

2.    Doğal gazın boru ile taşınması: Doğal gazın boru ile taşınabilmesi için Türkiye üzerinden gitmesi gerekir. Türkiye 2009’da imzaladığı Nobusco anlaşması ile Hazar Denizi ve Kafkaslar’dan Avrupa’ya doğal gaz taşıyabiliyor. İsrail’in zaten elindeki doğal gazı piyasalara taşıma sorunu var. Ürünün boru ile Yunanistan’a taşınması ise neredeyse olanaksız.

Yani aslında Rum tarafının şimdilik ‘doğal gaz bulundu’ diye bayram etmesi çok erken. İşin bir başka boyutu da şu anda dünyadaki doğal gaz bolluğudur. Elinde doğal gaz olan ülkeler, doğal gazlarını satmak için piyasa bulmakta zorlanıyorlar. İşte bu aşamada Avrupa Birliği ülkelerinin Kıbrıs konusunda anlaşma için Rum tarafı ve Türkiye’ye yapacakları baskı bu bağlamdadır.

PAZARLAMA:

Şu anda dünya piyasalarında doğal gaza pazar bulmak çok zor.  Örneğin İsrail karasularında bulduğu bol miktardaki doğal gaza pazar bulamıyor. Doğal gazı taşıyabilmesi için Türkiye’nin boru hattına ihtiyacı var. Filistin sorununu çözememesi onun için büyük bir sorun teşkil ediyor.”

ZAMANLAMA:

Doğal gaz çalışmalarının şimdiye denk gelmesini Özay Mehmet iki önemli nedene dayandırıyor:

1.    Türkiye Cumhuriyeti ile  İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin bozulmasına. Yani Rum Hükümeti ve İsrail  bu olayı fırsat bilerek birbirleri ile işbirliği yapıyorlar. “Dostumun düşmanı benim de düşmanımdır” felsefesi…  Ancak bu işbirliği jeopolitik nedenlerden dolayı ikisinin de işine yarayabilecek gibi görünmüyor.

2.    Avrupa Birliği borç krizi: Yunanistan’ın iflası, Avrupa Birliği bankalarının da zorda olması ve Rum tarafının da bütçe sorunu yaşaması Rum tarafını acil para bulma durumunda bırakıyor. Rum tarafı Rusya’dan 6.5 milyon Euro  borç aldı. Avrupa Birliği’ne gidemiyor, çünkü Avrupa Birliği normlarını istismar etti. Şimdi ise Avrupa Birliği’ne “bende doğal gaz var” diye şantaj yapıyor. Avrupa Birliği Rumlarının Rusya’ya yaklaşması da, aslında AB için bir anlaşılmazlık…

Sonuç olarak Prof. Dr. Özay Mehmet bu konu ile ilgili tavsiye ve görüşlerini şöyle toparlıyor:

1.    Rumlar şantaj yapıyor. Doğal gazdan elde edilebilecek zenginlik ulaşılması çok da kolay bir nimet değildir.

2.    Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıslıtürkler uzun vadeli, akıllı ve rasyonel politikalar üretirlerse ve mantıklı davranırlarsa jeopolitik konumlarından dolayı Akdeniz’de hep kilit noktada olmaya devam edeceklerdir.

3.    Türkiye Cumhuriyeti bölgede her geçen gün güçlenen bir konumdadır. Kıbrıslırumlar bu konumu ne kadar erken kavrayabilirlerse hem Kıbrıs’a, hem de Akdeniz bölgesine barış ve ortak zenginlik o kadar erken ulaşacaktır.”

Sonuç olarak ben, Afrodit bölgesinde başlatılan doğal gaz çalışmalarının Kıbrıs’ta barışı tetiklemesini canı gönülden diliyorum. Kim bilir, belki de son zamanlarda sıkça yinelenen “görüşmelerdeki sona yaklaştık” ifadelerini tetikleyen unsurlar yukarıda sözünü ettiğimiz etkenlerdir.

 

 

Arşiv Haberleri