Doğru Adımlar Zamanında Atılmalı

Ünal Fındık

6 Şubat 2023 tarihi yeni bir başlangıç için ilk adım olmalıdır. 6 Şubatta Türkiye’de yaşanan deprem felaketi hepimizi derinden üzdü. Ayrıca bu felakette bizim çocuklarımızın da enkaz altında kalması ülkemizde savaştan bu yana yaşanan en büyük felaket olarak tarihe geçti.

Bunun ardından geçen gün Hatay’da 6.4 şiddetinde bir deprem daha oldu. Uzmanlar bunun Kıbrıs’ın hem kuzeyinden, hem de güneyinden geçen fay hatlarını da tetiklediğini ve yakın zamanda Kıbrıs’ta ciddi büyüklükte bir deprem beklediklerini söylediler.

Kuşkusuz bu konuda farklı düşünen uzmanlar da var. Ama gerçek olan Kıbrıs adasının da 2.inci derece deprem bölgesi olduğudur. Bu da olası bir depremin en yüksek 6.5 civarında olacağını gösteriyor.

6.5-7 şiddetinde bir depreme biz hazır mıyız?

İşte asıl cevaplamamız gereken soru budur. Gerisi boş laf ve dedikodudur.

Ülkemizde yeni inşaatlar mimar ve mühendislerin çizdiği ve KTMMOB vize bürolarından onaylanan projelere uygun olarak inşa edilmelidir.

Peki bunun kontrolünü kim yapacak?

Elbette çizen mimar ya da mühendis bu görevi belli bir ücret karşılığı üstlenmelidir. Bu aynı zamanda hem bir görev, hem de sorumluluktur.

Mühendis çizdiği projenin uygulanıp, uygulanmadığını yerinde tespit edebilmelidir. Devlet ve yerel yönetimler bu denetimi mutlaka mal sahibi ya da müteahhitten istemelidir. Mimar ve mühendislerin onay vermediği bina yaşam alanı olmamalıdır.

Bunu sağlayabilirsek çok önemli bir adım atmış oluruz. Bu denetim inşaatın her aşamasında ciddiyetle yapılmalıdır. Yoksa sadece inşaat tamamlandıktan sonra onay için bir imza atılırsa bu kendi kendimizi kandırmak olur. Bunun adı da denetim olmaz.

Şimdi sıcağı sıcağına yasalarda var olan eksikler giderilmeli ve yeni binalar için deprem yönetmeliğine uygun, her aşamasında ilgili mimar ve mühendisler tarafından denetlenmiş binalar inşa edilmelidir.

Elbette iş bununla bitmez. Halen bu denetimlerden geçmemiş binlerce bina var. Bunlar için de İnşaat ve Yer Bilimleri Mühendisleri Odalarının yapı denetim ve zemin etüdü yapacakları yönündeki çağrılara destek olmalıyız.

Öncelikle kamu binalarında hem zemin etüdü, hem de yapı denetimleri hızla yapılmalı ve binalar raporlanmalıdır. Eksik, ya da aksaklıklar varsa behemehal giderilmelidir. Devlet bu konuda üzerine düşeni şimdi yapmalıdır.

Ardında da tüm binalar aynı yöntemle denetlenmeli ve mal sahipleri eksikliklerin tamamlanması için teşvik edilmelidir.

İddialar hemen her şehrimizde yıkılmak üzere, ya da en küçük bir sarsıntıda yıkılabilecek binaların olduğu yönündedir. Bu denetimlerde bu da ortaya çıkacak ve hemen gereği yapılacaktır. Yani bu binalar iddia edildiği gibi “kanser” ise derhal tahliye edilerek yıkılmalıdır.

Bu yapılmaz ve geçmişte olduğu gibi savsaklanırsa bu yıkımın altında yalnızca o binalarda yaşayanlar değil, hepimiz kalırız.

Kıbrıs küçük bir ülkedir. Bu küçücük ülkede hemen herkes birbirini ya tanır, ya da akrabasıdır. Bu nedenle böyle bir yıkımı asla kabullenemez.

Deprem sırasında ve sonrasında yapılacaklar da elbette önemli ve gereklidir. Ama asıl önemli ve gerekli olan içinde yaşadığımız yuvamızın bir gün mezarımız olmamasıdır.

Bunun için zaman şimdidir. Şimdi yapılmazsa yarın her şey unutulacak ve eski biçimde yaşamaya devam edeceğiz.

Öyleyse sıcağı sıcağına bu tedbirlerin eksiksiz alınması sağlanmalıdır. Bu konuda görev hepimizindir. Ama en başta hükümet ve yerel yönetimlerle ilgili odalarındır.

Bunlar yeterince istekli davranmaz ve işi savsaklamaya çalışırlarsa o zaman da sivil toplum örgütleri devrede olmalıdır.

Unutmayacağız.

Unutturmayacağız.

Çünkü bu bizim, çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşamına mal olabilir.