DOĞRU DİLİ BULABİLMEK

Neşe Yaşın

Başkalarını hor görmek, hiyerarşiler kurmak ne denli sorunsa kendini olduğundan farklı bir yere yerleştirip hak edilmemiş bir payeyi sahiplenmek de o ölçüde sakıncalı. Özellikle 90’lı yıllarda böyle bir trend başlamıştı; kendi promosyonunu yapmak, abartılı bir biyografi ile kendini takdim etmek, giyim, kuşam ve edaya eşlik eden bir özgüven taklidi ile önemli kapıları açmak.

 Uluslararası şiir festivallerinde, özellikle büyük festivallerde bazı sızmalar olur. Festival yöneticileri farkında değildir ama orada olmayı hiç hak etmemiş birileri ülkelerinin önemli bir şairiymiş gibi takdim eder kendini. Sonra mikrofon uzatılır, bir televizyon programı için sorular sorulur ama şahsımızın ya verecek cevabı yoktur ya da vasatlığı ayan beyan olur.  Çağın süsleyip püsleyip pazarlama, mış gibi yapma, simülasyon tuzakları ile dolu olduğunu unutmamalı. Bazı kilit pozisyondaki insanlara yaklaşıp onların bazı zaaflarından yararlanmak, çeşitli strateji ve taktiklerle yükselişe geçmek herkesin gözlemlediği pratiklerden ne yazık ki.

Kendini olmadığı biri gibi göstermek en çok da bunu yapan için trajik sonuçlarla doludur. Bazı durumlarda rol yapan, kendini abartılarla sunan ulaştığı noktada biraz pişecek, deneyim sayesinde palazlanacaktır. Ama vasatlıktan kurtulmak çok da mümkün değildir. Gerçekten değerli pek çok insan kendini gösterme yeteneğine sahip olmadığı, hatta kendinden söz etmekten hicap duyduğu için heba olup gitmiştir bu arada. Pişkin vasatların, dahi çekingenlere gol attığı bir çağdayız.

Birisi söylemişti geçenlerde. Sanırım Kıbrıslı Rum bir arkadaştı. Çiçek taşın altında da olsa kokusunu duyurur derlermiş. Nice çiçeklerin sessizce soluşunu izledik. Değerleri bir gün anlaşılsa da.

En önemli sorun hayatın bir yarış alanı gibi algılanmasında. Zafer tacı taşıyan pek çok insan o tacı yaptığı kötülükler sayesinde takmış oysa. Kapkara bir vicdan ve altın bir taç yan yana durabilmiş tarih boyunca.

En önemli erdem kendi öz değerini zarafetle taşımak bana kalırsa. Sen bir alanda iyisin ama başkaları da senin hiç beceremediğin başka alanlarda senden çok iyi. Abartılacak, başkalarına hava atacak bir durum yok yani. İyi olduğun alanda insanlığa nasıl bir katkı sunuyorsun, bir sorunun çözümüne nasıl el atıyorsun önemli olan bu.

Değerinin bilinmediğini hissetmek, vasatlar yükselirken kıyıda köşede kaldığın için hayıflanmak anlaşılır bir durum. Kalp kırıklığı ile köşesine çekilen, hayata büyük katkılar sunması mümkünken kadük hale gelen pek çok özel insan var ne yazık ki.

Pek çok kişi de olması gereken yerde değil. Başka bir alanda olsa yıldızı parlayacak kişiler kendilerini ifade edemeyecekleri, fayda sağlayamayacakları, yabancılaştırıcı bazı pozisyonlarda heba oluyorlar. Liyakat çok önemli bu nedenle.

Bir insanla yakınlık oluştururken en fazla dikkat ettiğim yanında çalışan, kendisine bir alanda hizmet veren kişilere nasıl davrandığı. Garsonlarla çatışan, kötü davranan insanlar fena halde gerer beni. Karşıdan gelen tavır da önemlidir tabii. Ezilmeye meyilli pozisyonlarda olanlar taşkın bir gururla gardını alır kimi zaman. Ne kadar iyi niyetli olursan ol yanlış anlaşılma tehlikesi hep vardır. Her durumun kendi özel dinamikleri var sonuçta. Başkaları konusunda hassasiyet taşımak ve bunu belirtmektir önemli olan. Bazen hiyerarşisiz bir bakış da hiyerarşiye alışkın karşı tarafın istismarını körükleyebilir.

Hangi çağda yaşanırsa yaşansın başkalarıyla kurulan ilişki en önemli insanlık göstergesi olmuştur. Ezen ve ezilen denklemi ezilenin de bir ezen konumuna gelme dürtüsüyle denge değiştirmiştir. Armoni içinde farklılıklarla var olmak fikri öne sürülse de çok az durumda pratik bulabilmiştir.

Haysiyet meselesi dünya gündemini belirleyen en önemli meselelerden biri. Hor görülenlerin öfkesi belirlemiştir biraz da dünya tarihini.

Pek çok insan bazı sorunları görse de netlikle dillendiremiyor onları. Dil bazı konularda yetersiz kalıyor. Oysa dil sadece konuşma ve yazmayla ilgili değil. Gözlerin, dokunuşların da dili var. Doğanın bir dili var örneğin ve uzun zamandır bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Toprağın, haritaların bir dili var. Bu sabah dünya bana çok acayip şeyler söyledi. Üzerlerinde egemenlik kurduğumuz canlılar bizim gibi konuşabilseler neler anlatırlardı kim bilir?

İstersek çok daha farklı bir yer olabilir dünya. Benim hissettiklerimi hisseden, düşüncelerime katılan çok insan var biliyorum. Marifet başkalarına ulaşacak doğru dili inşa etmekte belki de.