Kıbrıs, İsrail ve Mısır sularında son yıllarda keşfedilen hidrokarbon kaynakları Doğu Akdeniz’i uluslararası enerji sektörü ve jeopolitik ilişkilerin odak noktalarından birisi haline getirmiştir. Burada yaşanmakta olan gelişmelerin, Kıbrıslı toplumlar arası ve bölgesel dinamikleri de önemli ölçüde değiştirme potansiyeli olduğu bilinmektedir. Ada’da devam eden siyasi sorun, Türkiye’nin kıta sahanlığı ile deniz yetki alanlarına olan yansımalarıyla birleşince, bölgede devam eden gerginliği tırmandırmakta ve bölgesel işbirliğinin başlaması için gerekli olan yatırımları olumsuz etkilemektedir. Halbuki, tahmin edilen enerji kaynaklarının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, Doğu Akdeniz sadece enerji transferinde önemli bir kavşak olmakla kalmayacak, aynı zamanda Kıbrıs bu enerji merkezinin çekirdeği konumuna dönüşecek, böylelikle bölgede özlenen siyasi istikrar, güvenlik ve refah gerçekleşecektir.
Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynakları bağlamında ortaya çıkacak yeni enerji denklemi, Kıbrıs sorunu kaynaklı sebeplerden dolayı tarafları derin hayal kırıklıklarına da sürükleyebilir. Enerji kaynaklarının paylaşımı ile ilgili anlaşmazlıklar taraflar arasında var olan sorunları daha da derinleştirebileceği gibi, karşılıklı kabul edilebilir bir uzlaşı modeli taraflar arası kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılması için önemli bir teşvik unsuru da olabilir. Ada’nın her iki tarafında devam eden ve çözüm sürecindeki çıkmazın devamına hizmet eden malum siyasi açıklamaların oluşturduğu mevcut koşullarda, her iki gelişmenin de aynı anda yaşanması en yüksek olasılıktır. Genelde küresel enerji trendleri, özelde ise AB ve Türkiye’nin enerji ihtiyaçları, ayrıca taraf ülkelerin ekonomik durumları ve jeopolitik ilişkileri üzerindeki etkileri, Kıbrıs’ta kapsamlı siyasi çözüm için ne güçte bir teşvik unsuru olacağını belirleyecektir.
Doğu Akdeniz’de keşfedilen yeni enerji kaynakları, aralarında siyasi sorunlar bulunan en az yedi farklı ülkeyi ilgilendirmektedir. Bu ülkeler arasındaki ilişkiler, bölgesel barış ve istikrarın sürdürülebilirliği için çok önemlidir. Yapılan yatırımların ticari akla uygun sonuç vermesini sağlayacak güvenli bir uluslararası ilişkiler ortamına ihtiyaç duyulduğu kesindir. Bölgede enerji kaynaklarının paylaşımı konusunda aktörlerden birinin elde edeceği çıkar, diğeri için bir kayıp pahasına olamaz! Aksine, mutlak ortak kazanım modeline dayalı olmalıdır. Bu durum Türkiye-Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Rum Toplumları, ve Türkiye-İsrail arasındaki mevcut sorunları daha da derinleştirebileceği gibi, bölge ülkeleri arasında var olan birçok siyasi sorunun çözümünde olumlu katkılar da sağlayabilir. Bölge ülkeleri arasındaki sorunların kapsamlı olarak çözülmesi, karşılıklı menfaate dayalı işbirliğinin artmasına ve bulunacak çözümlerin kalıcılaştırılmasına katkı sağlayacaktır. Bölgede geliştirilecek jeoekonomik ilişkiler, ülkeler arası karşılıklı bağımlılığı artıracak ve bu durum barış ve istikrar ortamının sürdürülebilirliğini sağlayacaktır.
Doğu Akdeniz’de çözüme kavuşturulmamış deniz yetki alanı paylaşımı, mevcut anlaşmazlıkları ve sorunları daha da karmaşık bir hale getirebilir. Hukuki açıdan netlik kazanmamış bu alanlarda benzer gelişmelerin yaşanması muhtemeldir. Tırmanmakta olan bu krizin daha fazla geç kalmadan önlenmesi için Doğu Akdeniz’deki yetki alanı sınırlandırması sorunları ile Kıbrıs’ta devam eden siyasi sorunun birbirini olumsuz yönde etkilemesine izin verilmemelidir. Aksi takdirde her iki sorun da çözümsüzlüğe mahkum olacak ve kaybedenler Kıbrıs Türk ve Rum Toplumları olacaktır.
Ayrıca unutulmamalıdır ki Doğu Akdeniz’deki paylaşım sorunu sadece hukuki bir mesele değildir. Konunun siyasi, ekonomik ve güvenlik boyutları vardır. Siyasi alandaki en büyük sorun Kıbrıs meselesidir. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’de çıkarılacak gazın tüketim pazarlarına ulaştırılmasında en uygun yolun, kapsamlı çözümü takiben Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye aktarılması olduğu da ilgili tüm taraflarca bilinmektedir.
Yukarıdaki gerçekler doğrultusunda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve müzakere parametreleri çerçevesinde Kıbrıs sorununun tarihe gömülmesi ivediliğini korumaktadır. Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynakları, bölgesel işbirliği ve enerji güvenliğinin sağlanması açısından, önümüzdeki dönemin güncel kritik konuları arasında üst sıralardaki yerini koruyacaktır. Tüm bu veriler ışığında bir değerlendirme yapıldığında, özellikle Türkiye-İsrail-Kıbrıs arasında enerji konusunda oluşturulacak bir proje ortaklığı bölgedeki barış̧, güvenlik ve istikrara önemli katkılar sağlayacağı kesindir.