Hemen söyleyeyim ki bu yazının cinsellikle alakası yoktur.
Dolayısıyla ‘G noktası’ başlığına aldanıp, yazıda insan vücudunun mahrem yerleriyle ilgili bilgi, görüş ya da yorum içerdiğini düşünerek okuyacak olanlar bu satırdan itibaren sayfayı değiştirebilirler.
Burada sözü edilecek ‘G noktası’, petrol ve doğal gaz aranan Doğu Akdeniz’in G noktası olup, cinsel değil siyasi bir mevzudur.
Bu ‘yasal olmayan uyarı’yı yaptıktan sonra, gelelim detaylara…
**
Dün sabahın erken saatlerinde Kanal SİM haber merkezinden Hıfsiye Ruh arkadaşımla ‘şifre’ çözmeye koyulduk.
Bir yandan sabah kahvesini için gecenin mahmurluğunu üzerimizden atmaya çalışırken, diğer yandan da ‘Da Vinci Şifresi’ni andıran ‘Da Küçük Şifresi’yle yüzleşmiştik.
Bir önceki gecenin ilerleyen bir saatinde Başbakan İrsen Küçük TAK’a yazılı bir açıklama yapmış, birkaç haftadır gündemi meşgul eden doğal gaz ve petrol arama krizi yenini bir boyuta taşımıştı.
Doğrusu, bu ‘tüyo’yu Hürriyet’in internet sayfasında Zeynep Gürcanlı’nın haberinden almıştık.
Başka herhangi bir kaynakta olmayan bir iddia vardı orta yerde.
Ve bu iddiaya kanıt olarak da İrsen Küçük’ün o ‘gece geç vakit açıklaması’ gösteriliyordu.
**
Hürriyet’in web sayfasındaki iddianın özeti şuydu: Türkiye ve KKTC Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz araştırmasını tam da Rumların 12’nci parsel dedikleri yerde başlatacaktı!..
Türkiye ve KKTC Kıbrıs’ın etrafındaki münhasır bölgeyi 7’ye bölmüş, A’dan G’ye isimlendirmişti.
Buraya da ‘G noktası’ adı verilmişti.
Bizim ‘G noktası’ ile Rumların ‘12’nci parsel’ aynı yerdi!..
Oysa düne kadar KKTC-TC tarafının aramaları Kıbrıs adası ile Türkiye arasındaki bir yerlerde yapacağı sanılıyordu.
Bu iddia ile işin rengi değişmişti.
Zira iki arama ekibinin aynı yerde sondaj ve sismik araştırma yapması demek ‘daha büyük kriz’ anlamına geliyordu.
**
Bu ‘tüyo’ üzerine derhal Başbakan Küçük’ün ‘late night statement’i bulduk ve Hıfsiye ile kafa yormaya başladık.
Puzzle’in parçalarını birleştirmemiz ve şifreyi çözmemiz gerekiyordu.
İrsen Küçük’ün ‘acilen’ ve ‘aceleyle’ yapılmış olduğu her halinden belli yazılı açıklamasını TAK bülteninden bulduk.
İlk şifremiz birinci paragraftaydı: AR/KKTC/G …
La havle!..
Hıfsiye ile derin bir iç çekişinden ve “Bu ne olabilir” diye birbirimize baktık. Neyse ki birkaç cümle sonra verilen bir ‘bilgi’ karmaşık haldeki durumu büyük ölçüde çözmemize yardımcı oldu.
Meğer bizim Bakanlar Kurulu 22 Eylül’de oturmuş ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) adanın etrafındaki deniz alanlarında petrol/doğal gaz arama ruhsatları vermiş!..
Ve Piri Reis gemisi de 26 Eylül tarihi itibarıyla, yani açıklamanın yapıldığı gecenin günü AR/KKTC/G ruhsat sahasında jeofizik araştırma ve sismik veri toplama çalışması başlatmış.
Anladık ki AR/KKTC/G, verilen ruhsatın koduymuş.
Hürriyet’te yazılanlarla birleştirince ‘G’ kodlu bu ruhsatta tarif edilen yerin Kıbrıs’ın güney doğusundaki 12’nci parsel olduğu sonucuna ulaştık.
Sağa sola açılan birkaç telefonun ardından Piri Reis’in bu bilgileri doğrularcasına Baf açıklarında seyrettiği, yanında iki de savaş gemisi olduğu bilgisine de ulaştık ve haberi izleyiciye duyurduk.
**
Hikaye gibi aktardığım bu anekdota birkaç not eklemek gerekiyor.
Hürriyet’ten Yalçın Doğan dünkü köşesinde, uzmanlara dayanarak şu bilgiyi aktarıyor: “Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz varsa, ancak 2 bin metre derinlikten sonra var. Bunu belirlemek için 2 bin metrenin altında sondaj yapmak gerekiyor. Oysa Piri Reis en çok bin 200 metre derinlikte sondaj yapabiliyor.”
Yani Piri Reis işin piri değil!..
Bir başka bilgi: Piri Reis’in sismik araştırmada kullanılan cihazları bozukmuş!..
Hatta bu yüzden gemiye o cihazları kullanan jeofizik mühendisi de alınmamış!..
Buna ek olarak Ali Erel Kanal SİM’de şunu da söyledi dün: “Günümüz teknolojisinde bir geminin ‘buradayım’ mesajı yollaması için illa orada olmasına gerek yok!..”
Yani?
Yanisi şu: Bir film çevriliyor bu coğrafyada…
Adı ‘G Noktası’ mıdır bilinmez, ama bizim bu filmde ‘figüran’ bile olmadığımız kesin…