Döküntü ve siyasette dibin dibi

Cenk Mutluyakalı

“Ya en az 30 vekille hükümeti kurarız ya da gerekirse erken bir seçime gideriz.”
Kuyruklu yalan!

Başbakan Sucuoğlu hem kendi vekillerine mesaj veriyor ve sopa gösteriyor; hem de koalisyon pazarlığı için görüştüğü ortaklarına!

UBP’nin 24 vekilinden 22’si bakanlık bekliyor, 1’i Meclis Başkanlığı çünkü!
1’i de Başbakan doğalında…

Seçilmiş vekillere ayar çekiyor: “Elinizdeki bulgurdan da olabilirsiniz.”

27’yle hükümet kurarsa eğer “bakanlık” vermeyeceği vekillerin her gün tepesinde olacağından emin! Kendi yol arkadaşlarının ‘kaypaklığına’ önlem arıyor, söylem geliştiriyor.

Ulusal Birlik Partisi’ni bu ülke yönetimi için en önemli seçenek görenler gurur duyabilirler.

* * *

Halkın Partisi, yeni bir koalisyonda yer almak için hem birden fazla bakanlık istiyor, hem de Demokrat Parti’nin dışarıda kalacağı bir hükümet modeli… UBP-HP gibi bir hükümeti zorluyor, mümkünse 2 ya da 3 bakanlık talep ederek. Bunu inkâr da etmiyorlar zaten…

Kudret Özersay, seçimin en önemli kaybedeni olarak yeni gündemi belirledi.
Haber Kıbrıs’a yaptığı “Bu şartlarda ikili bir hükümet daha uyumlu ve istikrarlı olur” açıklaması önemli bir ipucu veriyor.

“27 sayısı kimi zaman 30 sayısından çok daha istikrarlı bir yapı ortaya çıkarabilir” dedi.
Öylesine manidar ki!
27 rakamlı dörtlü hükümete son vererek, o dönem, 30 vekilli UBP-HP Hükümeti’ni kuran da kendisiydi.

* * *

Bana sorarsanız Sucuoğlu “UBP-DP hükümeti” istiyor,  Özersay, “UBP-HP.”
Bir sağına bakıyor Sucuoğlu, bir soluna, 27 vekille bu işin yürümeyeceğini biliyor.

UBP-DP-HP Koalisyon Hükümeti 6 + 2 +2 formülüyle mümkün aslında…
Sonuçta Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık da UBP de zaten…

* * *

Nihayetinde “dibin dibini” yaşıyoruz, siyasetin malum zihniyeti anlamında…
Şu sözler özetliyor meseleyi…
“Herkesin bakan olmasına gerek olmadığı gibi, bu mümkün de değildir, Bakan olmayan vekillerin meclise gelmesini sağlayacak olan Parti başkanlarıdır, parti liderleridir. Bakan olmayan vekiller meclise gelmeyecek diye bir endişe varsa bu durum 27 için de, 30 için de 42 rakamı için de geçerlidir çünkü en fazla 10 kişi bakan olabilir ve herkes de bunu artık anlamak zorundadır.”

* * *

Gördünüz mü asıl dert nedir!
Hayat pahalılığı, bütçe açıkları, yoksulluk ve yoksunluk, dünyaya aç yalnızlık, giderek yüzleştiğimiz ilkellik, sıradanlık, vasatlık, eğitim ve sağlığın durma noktasına gelmesi, kamusal hizmetlerin giderek gerilemesi gibi kaygılar yok.
Ne de varlık, demokrasi, irade, özgürlük…

* * *

Kimin kaç bakanlık alacağı ya da almayacağı tehditleri, şantajları, kaprisleri arasında çok daha iyi bir gelecek umuyorsunuz değil mi?

“Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” dedikleri bu!
Döküntü!



:::::::::

Bu akılla “reform” değil “kaos” olur!

Belediyeler Reformu’nu sadece belediye sayısından ibaret gören bir basitlik var.
O nedenle 28 değil de 8 olursa sayı, bir sene içerisinde “yerel yönetim reformu” başarılacak.
Sevsinler sizin reform diyen dillerinizi (!)

* * *

Denizin ötesinden birileri oturuyor, bu coğrafyanın kültürüne, gerçeğine, yapısına, değerlerine uyar ya da uymaz bakmadan eylem planı yazıyor, buradaki itaat bekçileri de “evet efendim, tamam efendim” kafa sallıyorlar.

Yerel yönetim reformuna elbette ihtiyaç vardır.
Ama öyle “seçimleri bir sene ertelemekle” mümkün değil!

2035 gibi bir tarih koyarsınız örneğin!
Yol haritası çizersiniz, ilk 5 senenin sonunda Alayköy’ün Gönyeli’ye, Akıncılar’ın Değirmenlik’e, Çatalköy’ün Girne’ye bağlanması gibi pilot örnekler belirlersiniz.
Böylece uygulamada da görürsünüz, neler aksıyor, neler mümkün...

Yerinden yönetim ilkesiyle itfaiyenin, okul öncesi eğitim merkezlerinin devrini planlarsınız misal.
Yerel Yönetim Reform Eylem Planı içerisinde insan kaynağı, araç parkı, yönetici kadroların bütünleşmesi takvimlenir, uygulanır, adım adım…
Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı da rehber edinirsiniz.
En önemlisi bütçe imkanlarını, gelirlerini, yatırım planlarını gözden geçirirsiniz.

O nedenle dedim ya “2035”i koyarsanız hedef!

* * *

Yoksa ne olur?
Gönyeli Belediyesi’nin hizmet hakkından Lefkoşa’daki personeli öder, Gönyeli’yi batırırsınız; Mehmetçik’in gelirini Büyükkonuk’a yedirir, Lapta için Alsancak’ı harcarsınız!

Birbirine girer ahali!
Sizin “reform” dediğiniz “kaos”a dönüşür.



:::::::::

 

Ne olacak?

İnsanlık dramının yaşandığı bakım evi hakkında rapor yazıldı, sunuldu, ihmaller sıralandı birer birer!
Bakımevi işletmecilerine soruşturma açmak işin kolayı!
Peki ya görevini ihmal edenler, raporu görmezden gelenler, denetlemekle yükümlü olanlar, onlar ne olacak sayın Başbakan?