Filiz Uzun
Arkadaşlık ve dostluk önemlidir benim için. Son zamanlarda hayatıma bir nedenle girip çıkan insanların her biri ayrı ayrı iz bırakmıştır hayatımda. Güzel anılar, kırgınlıklar, paylaştıklarımız, söylenenler, söylenemeyenler. Hepsi tek tek değerliydi benim için. Hiç gitmeyenler de var hayatımdan her zaman görüşemesek de orada olduklarını bilirim. Görüştüğümüzde en son dün buluşmuş gibi yakın olduklarım. İyi ki de var.
Dostluk önemlidir bizim memlekette. Dost grubu olmayan yoktur. Değişen arkadaşlar olsa da, değişmeyen bir dostu olmayan, yoktur. Herkesin bir “baria”sı vardır ara ara toplandığı açıkçası. Baria; Kıbrıs’ta çok kullanılan bir tabirdir. “Topla bariayı da gel” bizde sık kullanılan bir cümledir. Ne güzeldir size birinin bu cümleyi kullanması. Yani bir baria’nızın olması. En büyük zenginliktir benim için.
Geçen akşam toplanan bir baria grubuyla birlikteydim. Harika bir sohbete enstrümanlarıyla eşlik ettiler. Hem sohbetin hem de müziklerinin tadına doyamadım. Tanrının size verdiği armağanlarından en önemlisi müzik kabiliyetidir bence. Müzik birleştiricidir çünkü. “Baria” grubunu da birleştiren önce dostlukları sonra müzikleri olmuş. Sohbet sırasında, aralarına katılan son iki arkadaşları hariç dostluklarından bahsederken en az 30 yıllık derken ne kadar şanslı olduklarının farkındaydılar. Bu şanslı dostların diğer bir şansları da müzik yetenekleriydi. Her biri farklı bir enstrüman çalıyorlar. Ve her toplantılarında onlara enstrümanları da eşlik ediyor. Onlar da karar verdiler ve baria’larını toplayıp GRUP BARİA’YI kurdular. Ne iyi ettiler.
Onlarla buluşacağım gün yorgun olduğum için biraz enerjim düşüktü. Toplanacağımız ODTÜ kampüsüne girdiğimde grup üyeleri Ecevit Mert’in evinin bahçesinde toplanmıştı. Arabayla önlerinden geçerken inanılmaz bir enerji girdi içime ve tüm yorgunluğum o an bitti. Sıcak, samimi bir karşılamadan sonra kahkahalar eşliğinde bir röportaj tamamladık. Röportaja giderken ben de bir şapka getirmediğime hayıflanırken, herkesin arabasından çıkardığı 5-10 şapka önüme serildi. Baria’nın simgesi olan şapka gecenin olmazsa olmazıydı. Emine Kral Sevim ve eşi Muzaffer Sevim’in hem hayatta hem de sesteki uyumlarından bahsetmeden edemeyeceğim. Solondan gelen minik kızlarının sesinin güzelliği de dikkatimden kaçmadı. Gruba yeni katılan yeni nişanlılar Özlem Özgenç ve Ahmet Yazgın, Ecevit Mert, Süleyman Mert, Emrah Argen, Emine-Muzaffer Sevim ve aramızda bulunmayan diğer grup üyeleri hepiniz iyi ki toplandınız. Umarım dostluğunuz sonsuza kadar sürer, tabii müziğiniz de. Sizi tanıdığıma çok sevindim. Grup baria’yı henüz dinlemeyenlere tavsiyem ilk etkinliklerinde orda olun. Ben şapkamı takıp gideceğim. İlk durak Kalkanlı Çakıstes Festivali. Orada buluşmak üzere…
Grup Baria: İsim bize çok uygun
F.U: Kendinizi tanıtır mısınız?
Emine Kral Sevim: Kimyagerim. Bir devlet dairesinde çalışıyorum. Evliyim. Bir kızım var. Grupta flüt çalıyorum, ayrıca solistim.
Muzaffer Sevim: Bir devlet dairesinde Müfettişim. Emine Kral Sevimle evliyim. Bir kızımız var. Grubun solistiyim.
Ecevit Mert: ODTÜ’de idari müdür olarak çalışıyorum. Ayşe Mert ile evliyim, iki kızım var. Grupta Kahon çalıyorum.
Emrah Argen: Özel bir okulda bilgi işlem bölümünde çalışıyorum. Bilgisayar mühendisiyim. Bekarım. Grubun gitaristiyim.
Süleyman Mert: Basın yayın uzmanıyım. Ben de kamuda çalışıyorum. Evli değilim. Ama evlilik hazırlığı yapmaktayım. Elektro mandolin çalıyorum.
Özlem Özgenç: İngilizce öğretmeniyim. (Ahmet Yazgın) ile nişanlıyım. Grupta Bas Gitar çalıyorum.
Ahmet Yazgın: Mimarım. Özel bir şirkette çalışıyorum. (Özlem Özgenç) ile nişanlıyım. Bas gitar çalıyorum.
S.M: Grubumuzun iki elemanı daha var. Mehmet Ağlarcan; İlkokulda müzik öğretmenidir. Grupta Akordeon çalıyor. Rasim Ağlarcan; Mehmet’in oğludur. Grubumuzun en küçük bireyidir. Ve grubumuzun darbukacısıdır.
“Müzik hep bizimle oldu”
F.U: Grubunuzun adını “Baria” koymak nerden aklınıza geldi?
E.M: Uzun yıllardır grup üyeleri birlikteyiz. Özlem ve Ahmet aramıza yeni katıldı fakat diğer üyeler uzun yıllardır dostuz. Hepimiz müziği çok seven insanlarız kendi aramızda arkadaş çevremizde buluştuğumuz her fırsatta müzik hep bizimle oldu. Çeşitli kültür derneklerinde müzik yaptık, halk dansları oynadık. Bazılarımız buralarda yöneticilik yaptık. Müzik hem bizimle oldu. Kalkanlı’da yapılan çakistes festivalinde yine toplanıp müzik yaptık. Bir anda bariayı topladık ve grubumuza isim ararken de bu ismin en uygun olduğunu düşündük.
E.K.S: Grup üyelerinden kimileri ilkokuldan kimimiz ortaokuldan tanışıyoruz. Ama hepimizin dostluğu çok eski. Arkadaş grubumuzu en iyi ifade ettiğinden adımız “Baria” oldu.
S.M: Örneğin ben ve Emrah’ın 30 küsur yıllık arkadaşlığımız var. Özlem ve Ahmet hariç gruptaki elemanlar 40’a merdiven dayamış insanlarız. İlkokuldan beri tanışmışlığımız ve tanışıklığın ötesinde dostluğumuz, müzik ve kültürel etkinliklerimiz nedeniyle sıkça birlikte oluyoruz. Sonuçta zaten beraber olan grubumuza bir isim takarak tescillemiş olduk. Grup Baria olarak da ilk kez 2012’de 1. Kalkanlı Çakistes Festivali’nde müzik yaptık.
M.S: Avrupa Birliği’nin hibe programları vardır. Kalkanlı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği buradan bir hibe almıştı ve onların yaptığı ilk etkinlikte biz de bölgeli dostlar olarak 2009 yılında katkı koyduk. Henüz Baria adını koymamıştık ancak yine aynı dostlar müzik yapıyorduk. Daha sonra etkinliklere davetler aldıkça daha çok çalışmaya başladık ve çalışmalarımız da devam etmektedir.
“Müzik eğitimi almadık”
F.U: Hepinizin mesleği aslında farklı aranızda müzik eğitimi alan yok sanırım. Bu sizi müzikal anlamda zorlamıyor mu?
E.K.S: Hiçbirimiz müzik eğitimi almadık ama hepimiz çok küçük yaşlardan itibaren müziğin içinde olduk.
E.A: Hiçbirimizin müzik eğitimi olmadığı gibi herkes de kendi alanında çok yoğun çalışıyor. Aslında istediğimiz düzeyde çalışamıyoruz. Çünkü esas işimiz müzik değil. Ancak etkinlik daveti aldığımız zaman çalışmalarımızı hızlandırıp yoğun çalışıyoruz.
M.S: Müzik eğitimi almadık ama hepimiz yıllardır müzikle iç içeyiz. Örneğin Emrah ilkokuldan beri keman çalar. Emine ile ben Türkiye’de okurken başladık müzikle ilgilenmeye.
S.M: Rutin bir çalışma günümüz yok ama genellikle haftada bir buluşup müzik yapıyoruz. Zaten birbirimizi özlediğimiz için buluşuyoruz. Hep bir araya geldiğimizde de müzik yapıyoruz.
M.S: Biz birlikte olmaktan zevk alıyoruz zaten bir süre görüşmesek özlüyoruz. Müzik sohbetlerimize renk katıyor. Konser varsa daha çok motive olup daha sık buluşuyoruz. Eğlenmek, sohbet ve bir arada olmak için toplanıyoruz.
Akdeniz kültürü
F.U: Diğer gruplardan farklı bir grupsunuz benim gözlemime göre. Enstrümanlarınız olsun müzik tarzınız olsun. Dostlarınız bu enstrümanları çaldığından mı bu grup oluştu, yoksa grubumuzda akordeon da olmalı deyip buldunuz mu?
S.M: Grubu kurarken bir ön şartımız olmadı. Dostluk arkadaşlık kapsamında kim ne çalıyorsa bir araya geldik. Grubu kurarken bir hedefimiz yoktu. Temel sloganımız “yaptığımız işten keyif almak ve paylaşmaktır”. Ama bu arada etkinliklerde davetler aldık müziğimiz beğenilmeye başladı. Bu da bizi daha çok çalışmaya motive etti.
M.S: Enstrümanları seçmek gibi bir durum olmadı ama herkesin çaldığı enstrümanlar birleşince güzel bir grup olduk. Ve Akdeniz, Ada kültürüne, ezgilerine uygun bir grup oluşturduk. Mandolin var, akordeon var, darbuka var.
E.M: Ezgilerimizin ya da tarzımızın ada kültürünün ezgilerine uygun olmasının önemli nedenlerinden biri de birçoğumuzun halk dansları alt yapısının olmasıdır. Ya folklor oynamışızdır ya da bu gruplarda müzik yapmışızdır. Bunun da etkisi vardır mutlaka.
“Tarzımız aynı, keyfimiz bir”
F.U: Otantik bir tarzınız var. Sanırım hem görüşleriniz, hem siyasi duruşunuz hem de ezgilerinizde bir çizginiz var. Tarzınız değişebilir mi?
E.K.S: Sanırım bu konuda hepimiz hemfikiriz. Tarzımız değişmeyecek. Bizim çizgimiz bu. Mesela Ecevit’e sen Kahon’u bırak bateri çal diyemeyiz. Çünkü biz böyle keyif alıyoruz. Çok büyük hedeflerimiz yok.
F.U: Elektro gitar tarzınızla bağdaşıyor mu? Özlem Özgenç senin tarzın Rock değil miydi? Grup Baria’ya uyum sağlamakta zorlandın mı?
Ö.Ö: Elektro gitar alt yapı olarak kullanılabilir. İlk başta biraz zorlandım açıkçası çünkü ben rock çalardım. Ama dinleyip neler yapıyorlar anlamaya çalıştım. Elimden geldiğince çalmaya çalışıyorum. Benim açımdan çok iyi oldu çünkü kendi tarzımın dışındaki müzikleri de öğrenmeyi istiyordum. Bu yüzden de burası benim için bir fırsat oldu.
E.M: Bas gitarın grubumuza müzikal anlamda uyup uymamasından çok grup uyumu, ruhlarımızın uyumu, dostlukların uyumu bizim için daha önemliydi. Bu anlamda Ahmet Yazgın da Özlem Özgenç de grubumuzla güzel bir uyum yakaladılar. Müzisyen olarak zaten başarılılar.
“Güzelyurtluyuz ama başka yerlerde müzik yaptık”
F.U: Nerelerde etkinliklere katıldınız? Daha çok Güzelyurtlu olmanızdan dolayı bu bölgedeki etkinliklere mi katıldınız?
E.K.S: Bölgeli olduğumuz halde en az Güzelyurt bölgesinde müzik yaptık. Bize talep genellikle Lefkoşa, Mağusa ve Girne bölgesinden geldi. Lefkoşa’da en az 5-6 kez müzik yaptık. Aslında bölgemizde 1 konser verdik, genellikle diğer bölgelerde müzik yaptık. Kalkanlı Çakistes Festivalini de biz organize ettiğimiz için orda müzik yaptık. Güzelyurt’ta 5 Ağustos’ta derneklerin bizi daveti nedeniyle konser verdik.
E.M: Bizim müzik çıktığımız ya da davet aldığımız konserler genellikle derneklerin ya da örgütlerin düzenlediği etkinliklerdir. Bizi davet eden kuruluşlar da dünya görüşümüze uygun buldukları için davet etmişlerdir. Bu da aslında Güzelyurt bölgesinde bu tür etkinliklerin yapılmadığını gösteriyor. Bu da bence bir eksikliktir.
F.U: Birçok bölgede olduğu gibi burada da festival oldu. Bu festivalde müzik yapmak için davet aldınız mı?
S.M: Güzelyurt Portakal festivaline Kıbrıslı gruplar ya da sanatçıların hiçbiri davet almadı. Türkiye’den gelen sanatçıların konserleri oldu. Grup Baria’nın ve elemanlarının hayata karşı bir sosyal duruşu vardır. Kültürümüze, değerlerimize sahip çıkmak bizim çizgimizdir. Etkinlik davetleri de az çok bizi tanıyan, bilen, müziğimizi dinleyenler bizim görüşlerimize göre etkinliklerine davet ediyorlar. Mütevazi bir Grubuz. Amacımız para kazanmak değil, müziğimizi paylaşmaktır.
E.A: Zaten bizler de keyif almayacağımız, bizim çizgimize uymayan etkinliklere de katılmayı reddederiz.
Ortak görüş barış
F.U: Dünya görüşünüz nedir?
E.M: Müzik yapmanın dışında mesaj vermek de istiyoruz aslında.
S.M: Ortak görüşümüz barıştır. Bu yüzden barış karşıtı olan etkinliklerde yer almayız. Ama halkların, insanların eşitliğini savunan, derdi barış olan, eşitlik, özgürlük ve insan, kadın, çocuk haklarını savunan her etkinliğin içinde yer alabiliriz. Bunun aksini düşünenlere müzik yapamayız.
M.S: Sanat bana göre taraftır. Sanatçı da taraf olmalı. Sırf para kazanmak için her görüşten yana olmak sanatla anılamaz bence. Biz Baria olarak seçtiğimiz müziklerle tarafımızı gösteriyoruz zaten. Biz halktan, barıştan, kardeşlikten, dostluktan yanayız. Hep de böyle kalacağız.
E.K.S: Mesela Fema’nın düzenlediği “Kadın Sığınma Evi” için yaptığı etkinlikte destek ve yardım amaçlı katıldık. Seve seve de böyle yardım etkinliklerinde yer alırız.
F.U: Grubunuzda iki tane bayan var. Kadın müzisyenlere fırsat vermeniz eşitlikten yana olduğunuzu mu gösteriyor?
S.M: Aslında grupta 2 kadın görünse de aslında Baria Grubunda çok kadın var. Annelerimiz, eşler, sevgililer biz sadece müzisyenlerden oluşmuyoruz. Bayağı kalabalık bir baria’yız.
Ortak aksesuar şapka
F.U: Muzaffer bey, sesinizin farklı bir tınısı, insanı dinlendiren bir yumuşaklığı var. Sesiniz için bir eğitim aldınız mı? Eşinizle de uyumlusunuz.
M.S: Çocukluğumdan beri şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hatta ilahi söyleyerek başladım söylemeye. Üniversite yıllarımda farklı bir tarza dönüştü sesim. Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü tarzına çok benzetirler. Eşim Emine’yle uzun yıllardır birlikte şarkı söylüyoruz. Mutlaka etkileşim oluyordur aramızda.
F.U: Şapka sizin simgeniz oldu. Simgeniz olsun mu istediniz yoksa kullandığınız bir aksesuar mıydı?
S.M: Geçen yılki Çakıstes Festivali’ne otantik kıyafetlerle çıktık. Folklorik kıyafetler kullandık. Bir sonraki etkinlikte ne yapalım diye düşünürken, teferruatlı kıyafetleri hepimizin edinmesi zor olacağından kolay taşınan bir aksesuarda karar kıldık. Arkadaşımız Ecevit daha çok olmakla beraber ben de şapka sevdiğimden şapkada karar kıldık. Çok da beğeni topladı diye düşünüyoruz.
F.U: Gündeminizde yeni bir etkinlik var mı?
M.S: 17 Eylül’de ODTÜ Oryantasyon etkinliklerinde, 28 Eylül’de de Kalkanlı 2. Çakıstes Festivali’nde sahnede olacağız.
E.A: Aslında Grup Baria olarak daha çok yeni bir grup olduğumuzdan bu etkinlik davetleri de bireysel olarak bizi tanıyan kişiler tarafından olmaktadır. Ya da herhangi bir etkinlikte bizi dinleyenler tarafından olmaktadır.
F.U: Konserde seslendireceğiniz parçaları neye göre seçiyorsunuz?
E.K.S: Bizim geniş bir repertuar yelpazemiz oluştu. Barış şarkıları, halk türküleri. Konserdeki repertuarı da etkinliğin konseptine uygun olarak seçiyoruz. FEMA’nın etkinliğinde eşitlik parçaları kadınla ilgili parçaları tercih ettik, Çakistes Festivali’nde mesela Kıbrıs halk türkülerini ve kültürümüzün parçalarını tercih ettik.
F.U: Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
S.M: Grup Baria dostluk ve kardeşliği savunan bir grup insan tarafından kurulan bir gruptur. Ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada dostluğun, barışın ve kültürlerin kardeşliğinin savunulması yönünde karınca kararınca katkı vermeye çalışan bir grubuz. Size ve derginiz Adres Kıbrıs’a da çok teşekkür ederiz.
Not: Grup Baria’yı takip etmek ve ulaşmak isteyenler için:
facebook.com/groups/groupbaria
twitter.com/grupbaria
grupbaria@hotmail.com