Diyarbakır’da FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma kapsamında 3 gün gözaltında kaldıktan sonra “asli kontrol” şartıyla serbest bırakılan Din İşleri Başkanı Talip Atalay, ilk kez YENİDÜZEN’e konuştu
Ayşe GÜLER
Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Kıbrıs’taki elebaşlarından’ olduğu gerekçesiyle Türkiye’de Mart ayından itibaren hakkında YAKALAMA kararı çıkan, geçtiğimiz gün de gittiği Diyarbakır’da 3 günlük gözaltının ardından adli kontrol şartıyla serbest kalan Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay ilk kez YENİDÜZEN’e konuştu.
“FETÖ’nün x-ray cihazından geçtik. Fotoğrafımız çekildi, içerde de bir şey yok…” diyen Atalay, kendisine karşı bilinçli bir operasyon yapıldığını savundu.
Atalay, uzun yıllardır hakkında çıkan ‘FETÖ suçlamalarıyla’ ilgili de şu anda Türkiye’deki operasyonlar sonucu tutuklanan eski Sivil Savunma Teşkilat Başkanlarından Fahri Yarımbaş ve Fırat Alakuş’a işaret etti.
Hakkında hazırlanan iddianamenin Kıbrıs kaynaklı olduğunu da savunan Atalay, “Dosyada FETÖ’nün Kıbrıs’taki elebaşlarından diye geçiyorum .Hakkımdaki yazı buradan gitmişse, kim üzerinden gider? Onların açıklanması lazım… Bu süreçte yalnız bırakılsaydım şu an dışarıya çıkamazdım…” dedi.
“Hedeflenen beni Kıbrıs’tan kesmekti, başaramadılar…” diyen Atalay, “Niye istifa edeyim ki? Hele de bu şartlarda… İstifamı gerektirecek bir şey var mı? Doğrusu, bu iş olmasaydı istifayı düşünebilirdim. Bu düşüncem suçlamalarla bağlantılı değil…” şeklinde konuştu.
Atalay, kendisine karşı bilinçli bir operasyon yapıldığını da sözlerine ekledi.
İşte Atalay’ın ağzından yaşadığı sürece ilişkin önemli açıklamalar…
Atalay’ın açıklamalarından satır başları:
“Buradaki makamların sessiz kalmasıyla ilgili konuşmak istemiyorum, onun da yorumunu siz yapın.
“Bizimle en çok uğraşanlar Sivil Savunma eski başkanları Fatih Yarımbaş ve Fırat Alakuş’tu..”
“Bana karşı bilinçli bir operasyon yapıldı, bu yeni bir operasyon da değil.”
“Hakkımda hazırlanan iddianamenin kaynağı Kıbrıs… Çünkü Türkiye’de benimle, ailemle ilgili tüm tahkikatlar yapılmış durumda ve tertemizim…”
“Haklıysanız reklamın iyisi kötüsü olmaz. İşler tersine dönecek. Şu anda Türkiye’de herkes beni tanıyor mu? Tanıyor… “
“Dosyada FETÖ’nün Kıbrıs’taki elebaşlarından diye geçiyorum… Türkiye Dışişleri üzerinden böyle bir rapor Şubat ayında gitmiş. Mart ayında hakkımda yakalama kararı çıkmış. Türkiye’ye defalarca gittim geldim, tutuklanmadım…”
“Hakkımdaki yazı buradan gitmişse, kim üzerinden gider?. İstifa etmeyeceğim…”
“Geçmişte bizimle en çok uğraşanlar Fatih Yarımbaş ve Fırat Alakuş’tu…”
“Türkiye’de yaşadığım olay beni şaşırtmadı. Tescilli ve tespitli olduğu için söyleyebilirim… Geçmişte bizimle en çok uğraşanlardan birisi çok enteresan bir şekilde bir önceki Sivil Savunma başkanlarıydı. Bunlardan bir tanesi Fatih Yarımbaş diğeri de Fırat Alakuş’tu. Ben ikisinden de randevu alamamış, görüşememiştim. Bunlarla çalışan insanlar ya da çevreleri bizimle ilgili bu iddiaları öne sürüyordu. Tespit edemiyorsunuz, askere yakıştıramıyorsunuz. O zaman böyle bir şey olacağını da tahmin edemiyorsunuz. Asker kökenli bir dostumuz, beni karalama yönünde hareket eden yapıların yönlendiricilerden bir tanesinin onlar olduğunu söylemişti. Sivil Savunma Teşkilatını tenzih ediyorum ama bunları yaşamıştım… Dönemin Kolordu Komutanlığı’na gidip, durumu aktarmış, Sivil Savunma Başkanı ile bir türlü irtibata geçemediğimiz söylemiştim. Bu şikayet sonrasında dönemin Sivil Savunma Başkanı beni görüşmeye davet etmişti. 4-5 saat birlikteydik, ilk 1-1.5 saat ciddi şekilde tartıştık… Tabiri caizse tehditleştik… Fatih Yarımbaş ve Fırat Alakuş ile ilgili hikayeler biliyor, geçmişte böyle şeyler yaşamıştım… Ama sormak lazım, bu kişilerin çalıştığı kişiler en başından beri Kıbrıs kanalıyla yayıyorsa bunun izahının yapılması gerekiyor. Atalay’a bu tip şeyler söyleyerek ya da bu tip komplolar kurarak, aslında neyi örtmek istiyorlar?”
“Bilinçli bir operasyon yapıldı…”
“Biz kendimizden eminiz, emin olmasak burada olamazdık… Kendimizi biliyorduk ama kamuoyu algısı kirletildi, bunu kabul etmek lazım. Bana karşı bilinçli bir operasyon yapıldığını söylemek mümkün. Bu yeni bir operasyon da değildir.”
“Hakkımda hazırlanan iddianamenin kaynağı Kıbrıs…”
“Hakkımda hazırlanan iddianamenin kaynağı Kıbrıs… Çünkü Türkiye’de benimle, ailemle ilgili polisin elinde tüm tahkikatlar yapılmış durumda ve tertemizim…15 Temmuz’dan bu yana bekliyorum, defalarca da sağdan soldan haber gönderdim. Niçin bana gelmiyorsunuz? Sonuçta ben 15 Temmuz’da meydanda olan KKTC’li tek bürokrattım. AKP ile siyasi geçmişim, yakınlığım var. Niye inkar edeyim ki? Bu bir suç değil ki… Ben, 12 Eylül döneminde darbeden dolayı yakın çevresi çok acı çekmiş bir aileden geliyorum… Darbe olduğunda hangi hükümet iktidarda olsaydı karşı çıkardım…”
“Toplum nezdindeki güvenimin sarsıldığına inanmıyorum”
“Buradaki statüko ve insanlar üzerinde ciddi etkilerimiz var, iyi ilişkilerimiz var. Belli bir kesimin bize karşı olmasının sebebi AKP’den aday olmam… Bu süreçte toplum nezdindeki güvenimin sarsıldığına inanmıyorum. Kıbrıs küçük yer… Alelacele geldim. Pazartesi gelecektim ancak beklemek istemedim…”
“Haklıysanız reklamın iyisi kötüsü olmaz”
“Bu sürecin sonucunda göreceksiniz. Haklıysanız reklamın iyisi kötüsü olmaz. İşler tersine dönecek. Hakikatin ortaya çıkmak gibi bir karakteri vardır. 3-5 gün sürer… Ama şu anda Türkiye’de herkes beni tanıyor mu? Tanıyor… Televizyonlarda ilk haberim, konuşuldum, tartışıldım…”
“Dosyada FETÖ’nün Kıbrıs’taki elebaşlarından diye geçiyorum…”
“Türkiye Dışişleri üzerinden böyle bir rapor Şubat ayında gitmiş. Dosyada Kıbrıs’taki elebaşlarından diye geçiyorum… Kimsenin dikkatini çekmemiş. Mart ayında hakkımda yakalama kararı çıkmış. Ben Mart ayından beridir Türkiye’ye defalarca gittim geldim. Annem babamın sağlık sorunları olması nedeniyle Mersin’e sıklıkla gidiyorum. Pazartesi annemi ve babamı hastaneye yatıracağız. Çarşamba günü Mersin’den çıktım, Diyarbakır’a gittim. Orada beni polis aradı. Üniversitede odam halen duruyor, polis oraya gitmiş. Bir şeyler olduğunu tahmin ettim. Yakalama kararıyla ilgili bilgim olmadı, olsa giderdim. Hakkımdaki sava Mersin’de açılmış. Fakat Mersin’den Adana’ya yetkisizlik verilmiş. Adana’nın dosyayı nereye gönderdiğini bulamadık. Bunu bilsek bir günde hallolabilecek bir durumdu… Dosya netleştikten sonra Pazar günü Mersin’e gönderildim. İşlemler 3 gün sürdü.”
“Hedef, beni Kıbrıs’tan kesmekti…”
“Bu tip davalarda yurt dışı yasağı kararı veriliyor. Zaten hedeflenen de oydu. Beni Kıbrıs’tan kesmekti… Normal şartlarda geçmişim biliniyor, araştırıldı. Yapıyla somut olarak bağlantım bulunmadı, serbest bırakıldım.”
“İddia çok ağır, resmi kanaldan gelmiş”
“İddia çok ağır, resmi kanaldan gelmiş… Ciddi araştırmalar yapıldı. FETÖ’nün x-ray cihazından geçtik. Fotoğrafımız çekildi, içerde de bir şey yok…”
“Niye istifa edeyim ki?”
“Buradaki makamların sessiz kalmasıyla ilgili konuşmak istemiyorum, onun da yorumunu siz yapın. Ancak onların da bilgisi olmayabilir. Ben özel olarak elçiliğe bildirilmesini istemedim. Konu hassas… Belki de konuşulmuş olabilir. Önceki akşam geldim, yönetim kurulu ile görüşeceğim. Gerekli duyarlılıkları gösterdiler. Bu süreçte oturup görüşeceğiz, durumu bilgilendireceğim…”
Niye istifa edeyim ki? Hele de bu şartlarda… İstifamı gerektirecek bir şey var mı? Doğrusu, bu iş olmasaydı istifayı düşünebilirdim. Bu düşüncem suçlamalarla bağlantılı değil…”
“Bu operasyonu yapan kimdir?”
“Hakkımdaki yazı buradan gitmişse, kim üzerinden gider? Onların açıklanması lazım… Bu süreçte yalnız bırakılsaydım şu an dışarıya çıkamazdım… Sahip çıkması gerekenler sahip çıktı. Tutukluluk almasam dahi, yurt dışına çıkış yasağı alırdım. Adalet hala var….Esas önemli olan nokta; bu operasyonu yapan kimdir? Ana kaynak kimdir? Er ya da geç onları bulacağız. Bu konuyla ilgili Türkiye’de bir hukuki süreç olacak….