Türkiye'de son haftalarda yaşanan siyasi belirsizlik ve politika riski nedeniyle,
Ekonomik ve mali kriz riskleri daha sık gündeme gelmekte,
Krizler KKTC'ye de yayılmakta ve boyut kazanıp, derinleşmektedir...
Toplumun tüm kesimleri, Hükümetten piyasaları rahatlatıcı kararlar almasını bekliyordu ve sonuç olarak dün,
Bakanlar Kurulu dövizin yarattığı bazı olumsuzluklara dönük olarak alınan önlemleri açıkladı:
Bakanlar Kurulu, içki, sigara ve akaryakıt hariç, tüm ithalat ürünlerinde;
Gümrük, Vergi ve Fonların döviz kurunu 90 gün süreyle sabitledi...
Tapu harçları ve,
TL ile yapılan kira sözleşmelerindeki %10 stopajı %7'ye düşürdü...
Döviz ile yapılan kira sözleşmelerinde ise %10 olan stopajı %13'e çıkardı.
90 gün süreyle geçerli olacak olan kurlar şöyle:
USD 2.70
GBP 4.14
EURO 2.97
İKTİSADİ SIKINTILAR
Kısacası siyaset, yine bir nevi iktisadi buyruklara boyun eğmek zorunda kaldı ...
Ve yabancı para, yani döviz, ülkemizin ekonomik plânlarını ve bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirdi...
Tabi ki kur yükselişlerini ihracat yapan firmalar açısından değerlendirdiğimizde olay farklılaşır...
Dövizin yükselişi ihracatın artmasını sağlayabilir. Dolayısı ile, örneğin Türkiye'de ihracat yapan firmalar dövizin TL karşısında değer kazanması ile ihracatlarını artırmış olabilirler...
Ama ne yazık ki, ülkemizdeki ihracatın, ithalata oranı çok düşük seviyelerde...
Böyle bir ortamda da mali bünye oldukça yüksek düzeyde dengesizleşir...
Sonuç olarak, üreterek değil de tüketerek var olmanın bir başka boyutu da döviz kurlarındaki riskin yarattığı olumsuz koşullar olmaktadır...
Tüketiciler mevcut kur riskini ister istemez yükleniyorlar.
İKTİSADİ AKILCILIK
Herkesin "kendini kurtarmakla" yükümlü olduğu bir sistemde,
Bizi kurtaracak olan, en başta iktisadi ve ekonomik akılcılıktır...
Ülkemizin ve en geniş toplum kesimlerinin ihtiyaç duyduğu ekonomi politikaları, artık kağıt üzerinde karşılıklarını bulmalı,
Ete kemiğe bürünmelidir...
Söylenenler ile yaşananlar arasındaki fark kapanmalıdır...
Kısacası asıl sorulması gereken temel soru:
Hükümet ve özellikle CTP, bu ekonomiyi nasıl örgütleyecek, üretimi nasıl artıracak ve üretilenleri nasıl pazarlayacak sorusudur...
Bunun gereği apaçık ortadadır...
ÖNCELİKLER SORUNU
Artık kısa vadeli yaklaşımların ötesine geçmek gerekiyor!
Çünkü tüketici serbest piyasa ağırlıklı açık ekonomilerin doğrudan etkilenme kapasitesi yüksektir...
Şirketlerin sermayelerinin de erozyona uğraması muhtemeldir...
Bunlara bağlı olarak, sorunların çözümünde disiplinler arası bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu da ortadadır...
Daha uzun vadeli temel amaç ve öncelikleri ortaya koymak,
Kısıtlı kaynakların etkin kullanılmasını sağlamak ve üretimi desteklemek!
Döviz biriktirip, teminat olarak bu dövizi kullanmak ...
Yani ileriye dönük karar alma süreçlerinde kurumların ve ekonomik aktörlerin tutarlı ve bilinçli bir şekilde öngörüyle hareket etmelerini sağlamak!