Demokrat Parti’nin, eski UBP vekilleriyle stratejik bir işbirliğine giderek, Derviş Eroğlu’nun İrsen Küçük’ü ekarte etme operasyonuna el vermesinin sonuçları, parti içerisinde her geçen gün yükselen bir muhalefete neden oluyor.
Şubat’ta yapılacak kurultayın dün itibarıyla resmi olarak yeni bir başkan adayı var: Fuat Çiner!
Temmuz seçimlerinde Güzelyurt’tan milletvekili adayı da olan Çiner’in adaylık gerekçeleri üzerinde, parti yönetiminin dikkatle düşünmesi gerekiyor.
Çok adaylı kurultayları çok beğenmez bazıları.
Bunu, parti içerisinde dağınıklığın nedeni olarak görürler ve dışa karşı ‘birlik’ mesajının verilebilmesi için tek aday etrafında birleşme çabalarını savunurlar.
Ben bunun tersini düşünenlerdenim.
Bir siyasi oluşumda herkes tamamen aynı fikirdeyse, bu bence bir ‘sorunun’ işaretidir.
Ha yok eğer farklı düşünenler olduğu halde birileri ısrarla tek seslilik ve birlik mesajı vermeye çalışıyorsa, o zaman ortada daha da büyük bir sorun var demektir.
Birden çok fikrin en sağlıklı temsil biçimlerinden biri, kuşkusuz çok adaylı seçimlerdir.
Bu, demokrasinin de önemli gereklerinden biridir.
Ama seçimi kazanan, kaybedenlere bu rekabetin ‘bedelini’ ödetmeye kalkmadığı sürece.
Çok adaylı bir kurultay, farklı düşüncelerin temsili açısından anlamlı olduğu kadar, bunun pratikte olumlu yansımalarının olabilmesi için de, söz konusu farklı düşünce ya da yaklaşımlardan ders çıkarmayı bilen yöneticilere ihtiyaç vardır.
‘Bırakın onlar istediklerini söylesinler, ben yine bildiğimi okurum’ yaklaşımı içerisindeki liderler ya da yönetimler de bir noktada kaybetmeye mahkûmdurlar.
Kısa vadede seçim kaybedilmemiş olsa bile, uzun vadede partiyi ya da partiliyi kaybetmek, kaçınılmazdır.
Tabi eğer, partiyi ya da partiliyi kaybetmemek gibi bir gaileniz yoksa, o zaman başka!
Fuat Çiner kurultayda kaç kişiden oy alır, kaç delegeyi ikna eder bilinmez ama, parti yönetiminin ve de başkanının, tabandan gelen her türlü eleştiriyi ciddiyetle değerlendirmesi gerekiyor.
Ne diyor Çiner?
‘Partinin adının bir kez daha değiştirilmemesi için adayım’ diyor...
‘Partinin, bir başka partinin altına girmemesi için adayım’ diyor...
‘Partinin yerel seçimlerde, tüm ilçelerde kendi listeleriyle seçime girmesi için, başka bir parti ile ortak listeler hazırlanmaması için adayım’ diyor...
‘Hükümet programına sadık kalındığı sürece, CTP ile koalisyonun bozulmaması için adayım’ diyor...
Çiner’in bütün bu söylediklerinden çıkan sonuç, parti tabanının, Ulusal Birlik Partisi ile yürütülen işbirliğinden rahatsızlığının bir kez daha ilanıdır.
Görünen o ki kısa vadedeki planlar arasında, yerel seçimlerde UBP ile bir işbirliği de var.
Eğer öyleyse, bu yerel seçimlerde UBP ile DP arasında yapılacak ilk işbirliği olmayacak.
Benzeri bir işbirliği geçmişte de yaşandı.
Ancak bu seferki, ‘Saray’ ve ‘UG’ faktörünün de etkisiyle, geçmiştekinden farklı.
İşte tabanın tepkisi de bu ‘farklı’ işbirliği anlayışına.
Genel Sekreter Şonya’nın ardından bir isim daha benzer gerekçelerle öne çıkıyor ve eleştirilerini açıkça dile getiriyor.
Ve bu eleştiriler, her siyasi parti içinde yaşanması muhtemel sorunlara değil, başka bir siyasi partinin hegemonyasına dair endişelere işaret ediyorlar.
Bunlar, görmezden gelinecek türde eleştiriler değil.