Derya ULUBATLI
Hızla artan vakalar toplumda bir panik havası yarattı, paniğe gerek olmadığını savunan Nöroloji uzmanı İlker İpekdal, şu an Influenza-A (domuz gribi) virüsü ile COVID-19 arasında çok ciddi bir fark olmadığını dile getirdi.
Omicron varyantının hızlı bulaşıcılığı ile COVID-19 vakaları bir anda yükselişe geçti, Dr. İlker İpekdal YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada Omicron ile Domuz Gribi semptomlarının birbirine çok benzediğini ve Devlet Laboratuvarı’nın bu iki virüsü ayırt edecek testlerle hastalıkların tespitini doğru yapması gerektiğini aktardı.
İki virüsün birbirinden çok ince nüanslarla ayrıldığına dikkat çeken İpekdal şunları anlattı: “Şu an özellikle gençler arasında yaygın olan virüslerden birisi de Influenza-A virüsünün (H3N2) neden olduğu Domuz Gribi’dir. Omicron nedenli COVID-19 daha hafif seyrederken Domuz Gribi daha ağır seyrediyor. Her ikisi de boğaz ağrısı, şiddetli öksürük, yüksek ateş, vücut kırgınlığı, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma şeklinde kendisini gösteriyor ancak ikisi birbirine karıştırılmamalıdır”.
Omicron ve Domuz gribinin bazı küçük farkları…
Omicron varyantında boğazla ilgili sorunların, boğazdaki kaşıntı ve tırmalama hissinin ve kuru öksürüğün daha sık görüldüğünü belirten İpekdal, Domuz Gribi’nin ise daha yüksek ateşle seyrettiğini anlattı. Öte yandan her iki virüste de burun tıkanıklığı görüldüğünü söyleyen İpekdal, “en azından benim görebildiğim vakalarda domuz gribinde burun akıntısı daha fazla oluyor” yorumunu yaptı. Her ikisinin de ciğere az inen ve daha yukarıda tutunan hastalıklar olduğunu belirten İpekdal, Omicron’da bel ağrısı da görülebildiğine dikkat çekti.
“İki virüsü ayırt etmek için laboratuvar testleri gerekiyor”
İki virüsü birbirinden ayırabilmek için laboratuvar testleri yapmanın önemine vurgu yapan İpekdal, Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Genetik Laboratuvarı’nın bu konuya yeteri kadar önem vermediğini savundu. Epidemiyolojik çalışmalarda etken tespitinin öneme vurgu yapan İpekdal, “daha önemlisi de halkın hangi hastalığa yakalandığını bilebilmesidir” şeklinde konuştu.
“Bazen insanlar iki virüse aynı anda yakalanıyor, panik olmamalıyız”
Bir hastanın aynı anda iki virüsle de enfekte olabileceğini aktaran İpekdal, bunun Influenza ve Omicron’da olabileceği gibi, farklı iki virüs için de geçerli olabileceğini savundu. Artık COVID-19’a viral bir hastalık gözüyle bakılması ve vaka fazlalığından çok vakaların niteliğine önem verilmesi gerektiğini belirten İpekdal şöyle devam etti: “Hiç değilse durumu ağır olanlarda sadece ikorona değil, Influenza A ve B testlerini de yapmamız gerekiyor. Bunları da belirlemeliyiz ki çifte enfeksiyonu tespit edelim ve ona göre önlemler alalım. Artık insanlar tek bir virüsle yaşamıyor, bu yüzden Koronavirüsle yaşamayı bir fobi haline getirmekten vazgeçmeliyiz”.
“İlk pandemimiz değil, son da olmayacak… COVID-19 da basit bir gribe dönüşecek”
COVID-19’un insanların karşılaştığı ne ilk ne de son virüs olduğunu söyleyen İpekdal, bir şekilde herkesin enfekte olacağını ancak esas önemli olanın panik olmadan ve endişeye kapılmadan toplumun bu süreçten nasıl çıkarılabileceğini düşünmek olduğunu belirtti. İpekdal şunları anlattı: “Önümüzde soğuk ve zorlu geçecek iki ay daha var. Bu iki ayı panik yapmadan, olumlu adımlarla atlatabilirsek düzlüğe çıkabileceğiz. Mevcut durumda bu vakalar 2000’e de dayanabilir ama korkmamalıyız, panik yapmamalıyız çünkü bu da bir yerden sonra Domuz Gribi’nde olduğu gibi mevsimsel bir gribe dönüşecektir. Bu noktada psikolojimiz çok önemli. Vakaları sayarak değil, vakaları nitelendirerek adım atmamız gerekiyor. Yoksa adı kapanma olmayan psikolojik bir durağanlığa gireriz. Domuz Gribi de 2009 yılında bir pandemi olarak gelmişti, ülkemizde de vakalar görülmüştü ama şimdi basit bir gribe dönüştü. COVID-19’un da 2022 sonbaharından itibaren öyle olacağını düşünüyorum. Artık bunu normalleştirmeli ve bununla yaşamayı öğrenmeliyiz”.