Düğün sezonu başladı, kaç para takalım?

Serhat İncirli

Düğünler başladı!

Tatar ve Töre, devletin makam arabası ve devletin memurları ile düğünlere gidecekler!

Ve ikisi de gelinle güveyiye “para” takmayacak!

Evet, takmıyorlar!

-*-*-

Sahi, bu sene düğünlerde kaç para takılacak?

Birer 200’lük!

TL tabii ki!

Dünkü kurdan 8 Sterlin ediyor!

İngiltere’deki Türk düğünlerinde 8 Sterlin takan olur mu?

Takılmaz ki!

5 Sterlinlik kağıt var, üç de teklik sterlini madeni para olarak damadın cebine mi koyacaklar?

Bu arada hala havaya para atma geleneği devam ediyor mu Londra düğünlerimizde?

KKTC’de havaya para atmak yok!

Zaten atabilen de pek kalmadı sanırım!

-*-*-

Rumlarla dostluk kuralım, düğüne davet edelim…

Bol bol Londralı akrabamızın gelmesini sağlayalım…

Neden mi?

Euro ve Sterlin takılması açısından!

20’şer Euro taksalar, alın size en az 400’er TL!

50’şer Euro değerinde TL takabilen olur mu?

Çok yakın akrabalar belki!

Yoksa artık anne – baba bile takamayacak mı?

-*-*-

Sahi altın fiyatları?

Aman Tanrım!

Altın hiç takılamaz!

-*-*-

Şaka bir yana!

Evlenmek büyük masraf artık!

Ve “takılanlarla” bu masrafı karşılamak imkansız!

-*-*-

Geçen sezon, “sahte para takan” bile olmuştu!

Zarfı boş atan da!

-*-*-

Bu arada geçenlerde öğrendim, Türkiye’de takı kontrolcüsü varmış!

İşi o!

Kim ne taktı, ne kadar taktı?

Bunu kontrol ediyor!

Bizde var mı?

Bizde, video çekiminden görülebiliyor!

-*-*-

Bir arkadaş dedi ki, artık bizde de takma yok, kutuya atma ve hızlı tebrik geçişi uygulaması var!

Doğum günü hediyesi almak da zorlaşıyor!

Ekonomik gidişat, gelenekleri, görenekleri, alışkanlıkları değişmeye zorluyor!

Önce mangaldan vazgeçtik, şimdi düğün takıları var sırada…

En iyisi düğün alışkanlıklarımızda değişikliğe gitmek…

-*-*-

Evlilik mi?

Saygım sonsuz ama gereksiz!

İlla ki evlenmek gibi bir saplantınız varsa, bence daha küçük, az masraflı ama varlıklı konuklarla bir şeyler organize edin diyorum!

-*-*-

Bizden büyüklerin, yani 60 yaş ve üzerinin, “Nerede eski köy düğünleri!” dediğini duyar gibiyim!

Eski evlilikler de yok zaten artık!

Yılda 900 boşanmaya 900 evlenme durumu!

Ki bu da ayrı bir mesele!


Kıbrıslı Türkler korkak mı?

Kıbrıs Türk Dayanışma Platformu, Türkiye’deki depremzedelere gönderilmek üzere 500 adet konteyner evi neredeyse tamamladı… Hatta yanlış anlamadıysam, 600 kadar konteyner ev birkaç haftaya tamamlanmış olacak…

Bunların önemli kısmı Türkiye’ye gönderildi…

Bir kısmı Mağusa Limanı’nda bekliyor…

Çünkü yerleştirilecekleri bölgedeki alt yapı çalışmaları bitirilemedi…

Platform üyesi tüm kurum ve kuruluşlarla yöneticilerini, emeği geçen herkesi, yardım edenleri tebrik ederim.

-*-*-

Yazmak istediğim konu bu değil…

Geçen gün, Platform yetkilileri basını bilgilendirdi…

Rasıh Reşat kardeşim, “Hükümet ile protokol imzalamıştınız ve konteyner sayısı bin olacaktı, siz yarısını, hükümet de öteki yarısını yapacaktı” anlamında bir hatırlatma sorusu sordu…

-*-*-

Hükmet verdiği sözü tutmadı!

Sözünü tutmamak nedir?

Verdiği sözü yerine getirmemektir!

Yani bir anlamda “yalancı” olmak!

Hükümet üyeleri ve Cumhurbaşkanı, yani yürütmeden sorumlu olanlara bu konuda Platform yetkilileri “yalancılar” der mi?

Ben de bu soruyu sordum!

Neden korkuyorsunuz?

Kimden çekiniyorsunuz?

Ayıp mı?

Yalancıya, sözünü yerine getirmeyene “yalancı” demek ayıp mı?

-*-*-

Bir korku iklimi var havada…

Hiç değişmeyen bir iklim!

Aman sakın söyleme!

Aman bunu deme!

-*-*-

Taaa yukarıdan alalım…

Mesela Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiyeli yetkililerden korkar!

UBP’liler, seçtikleri genel başkan iki kez devrilir, tek bir söz söylemeye korkar!

Muhalefet, “işgal” kelimesinden korkar!

-*-*-

“Korkak” olmak, Kıbrıslı Türklerin karakteri mi?

Olmamalı!

Demokrasi varsa ve gerçekten çalışıyorsa; KKTC bir hukuk devletiyse ve şaka değilse; sivil toplum örgütlerine yönetici olmuş kişilerin, “yalan söyleyen” siyasetçiye “yalancı” diye suratına bağırması, bir görevdir…


KKTC de eşit ve egemen bir golyandro türüdür!

KKTC’de basit bir günün bilançosunu yazacak olursak, aşağıdaki bazı örnekler karşımıza çıkacaktır…

Mesela birincisi, “Doğu Akdeniz Üniversitesi battı…”

Eğitim Bakanı söyledi…

-*-*-

Atatürk Öğretmen Akademisi’ni kapatmak istiyorlar…

Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri söyledi…

-*-*-

KKTC’nin bilinen en zengin kişisi de Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu almak için kuyruktaymış!

Oysa en zengin değil, normal zengin kişiler, KKTC’de asla kuyruğa girmez!

Gönderirler çalışanlarını, aldırtırlar pasaportlarını ama hiçbir yerde kullanamazlar!

Dünya’ya açılmak için o kuyruğa girilmesi gereken pasaport şarttır!

KKTC de eşit ve egemen bir golyandro türüdür!

-*-*-

Münhalsiz istihdamlara artık alıştık!

UBP’li, DP’li, YDP’li seçim dönemlerinin asla vazgeçilmez yatırımıdır!

-*-*-

Bitirilemeyen hatta yapımı duran Değirmenlik Dağyolu kapkaranlık!

Tehlikeli!

Ve kaza!

Ve 35 yaşında bir ölüm!

-*-*-

Tarım Bakanı, ormanlara müdahale edemediklerini itiraf ediyor…

Sağlık Bakanı, aşırı nüfusa mevcut hastanelerle hizmet verilemediğini…

Eğitim Bakanı, özel okulların “müşterilerini” soymasını sadece izleyebildiklerini…

-*-*-

Hepsinden acısı, bir Dünya Kültür Mirası olan tarihi Girne Limanı için ihaleye çıkılıyor ama devletin ihaleyi ödeyecek parası yok!

-*-*-

Ve seçime gidiyoruz!

Bir vekil daha seçeceğiz!

Egemen eşit devletimizin parlamentosundaki bir vekillik açık kapatılacak!

-*-*-

Anavatan denilen ülke tam batak!

Ama helal olsun; “hala Rumların AB’si varsa, bizim de Anavatan Türkiye’miz var” diyen küheylanlar ve onların gazına gelen ceylanlarımız çok!

Not: Bu ülkeyi çok seviyorum, başka yerde bunca yazacak konu bulamazdım ki!


Cumhurbaşkanı Nicos Christodoulides, Paris’te, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştü… Fransız Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Cumhurbaşkanı’na, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulma çabalarında ve adanın askeri yardıma ihtiyaç duyması halinde Fransa'nın desteğine güvenebileceğini söyledi… Christodoulides, eşi ile birlikte, Cumartesi günü İngiltere Kralı III. Charles’ın taç giyme törenine katılacak… Ersin Tatar mı? Abidik gubidik twist, Lap lup laba luba twist…