Dünya Bankası Raporu da, bizim söylediklerimizi teyit ediyor

Ödül Muhtaroğlu

Dünya Bankası tarafından hazırlanan ve Kıbrıs Türk toplumunun son dönemdeki ekonomik performansını değerlendiren “Fırsatların Paylaşılan Refaha Dönüştürülmesi” başlıklı “2024 Makroekonomik İzleme Raporu” geçtiğimiz günlerde basın, ekonomik örgüt ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile paylaşıldı.

Bende, bugünkü yazımda bu raporun içeriği ile ilgili özet bilgiler verip, kendi değerlendirmelerimi sizlerle paylaşacağım.

Ekonomik gelişmeleri ve Kıbrıs Türk ekonomisinin görünümünü ele alan raporda, uzun vadeli zorlukların üstesinden gelinmesi ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi amacıyla, politika reformları da öneriliyor. 

Dünya Bankası’nın raporuna göre, Kıbrıs Türk Ekonomisi, pandemiden sonra 2023’te beklenenden daha güçlü toparlandı. İşgücü piyasasında, 2023’te, kadın istihdamında da çok önemli artışlar oldu.

Hazırlanan rapor, Reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) 2023’te kayda değer toparlanma sergilediğini ortaya koyuyor. Ekonomik toparlanmanın, rekor seviyelere ulaşan Yeşil Hat üzerinden yapılan geçişlerle ve ticaretle desteklendiğini gösteriyor.

Ancak, Yeşil Hat ticaretinin, taşıdığı potansiyelin oldukça altında olduğu ve uzun süredir bu durumun iyileşmesi için adımlar atılması gerektiği de vurgulanıyor.

Rapora göre, olumlu ekonomik gelişmelere rağmen, Türk lirasındaki değer kaybı ve yüksek enflasyonla daha da artan hayat pahalılığı, dar gelirlilere büyük zorluklar çıkarıyor.

Raporda, Kıbrıs Türk ekonomisindeki gıda enflasyonunun, Avrupa ekonomileri arasında en yüksek oranda olduğu belirtilerek, geçim derdi çeken kesimler için ciddi bir risk oluşturduğu tespiti yapılıyor.

Raporda ayrıca, Yeşil Hat geçişlerinde, ticarette ve işgücüne katılımda görülen artışların devam etmesinin yanı sıra, yeşil ve dijital dönüşümlere yönelik stratejik yatırımların yapılmasının, sürdürülebilir büyüme için fırsatlar sunduğu vurgulanıyor.

Ada içi ticaret, bilgi, teknoloji ve sinerji alışverişini teşvik ederek, hem Kıbrıs Türk, hem de Kıbrıs Rum toplumlarından şirketlere fayda sağlanabileceği belirtiliyor.

Dünya Bankası, veri toplama uygulamalarının geliştirilmesi, politika yapımında veri kullanımının teşvik edilmesi ve veri okuryazarlığına yatırım yapılmasını öneriyor.

Rapor, yapısal zorlukları ele almak ve böylece ekonomik dayanıklılığı ve rekabet gücünü artırmak amacıyla güçlü politika oluşturulmasını da savunuyor.

Temel politika önerileri arasında, en yoksul ve en kırılgan durumdaki insanlara acil durum desteğinin sağlanması, enerji güvenliğinin güçlendirilmesi, afet risk yönetiminin geliştirilmesi, özel sektörün rekabet edebilirliğinin teşvik edilmesi ve pandemiyle ilgili kayıpların azaltılması amacıyla insan kaynaklarına yatırım yapılması yer alıyor.

Dünya Bankası raporu ile ilgili bazı özet bilgileri sizlerle paylaştım. Değerli bir rapordur. Ancak, Rapor içindeki bilgiler bizim için yabancı değildir.Bildiğimiz konuların ve sorunların tespiti ve  tekrarıdır.

Zaten, bizde yazılarımızda ve medyadaki açıklamalarımızda bunlardan bahsediyoruz. Rapor, birçok konuda bizim görüşlerimizi teyit etmektedir. Bu tespitlerin ve sorunların çözümü için siyasi iradeye ve iyi bir ekonomi yönetimine ihtiyaç vardır.

Önemli olan, bu raporlarda yazılanları dikkate alacak, sorunları çözecek bir Hükümet’in olması ve bunları hayata geçirmeye çalışmasıdır.

Öte yandan, AB, IMF ve Dünya Bankası, Kuzey Kıbrıs ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durmasına yönelik, mali destek programlarını zenginleştirmeli ve özellikle alt yapı yatırımlarına yeterli kaynak ayırmalıdır.

Pandemi döneminde, AB, Güney Kıbrıs’a önemli ekonomik katkılar yaparken, maalesef Kuzeye yetersiz ve sembolik katkılar yapmıştır. Halkımız, bunu üzüntü ile karşılamıştır.

KKTC ekonomisinin mevcut durumunun ve sorunlarının neler olduğu noktasında raporlar  yazmak önemlidir. Ama, sorunların çözümü için daha somut adımlar atılmalıdır.Yeşil Hat tüzüğünün, mali yardım tüzüğünün geliştirilmesi ve Doğrudan Ticaret tüzüğünün uygulamaya başlaması en önemli somut adımlar olacaktır.

Sonuç olarak, AB, Dünya Bankası, IMF gibi kurumlardan ülke olarak bizim beklentimiz sadece sorunların tespiti için rapor yazmaları değil, ayni zamanda ekonomik ve sosyal anlamda daha fazla destek olmalarıdır.