Bizden daha kötüleri var mı?
Yani şey demek istedim, “siyasi açıdan KKTC’yi yönetenlerden çok daha garip ülke yöneticileri bulunuyor mu?”
-*-*-
Mutlaka vardır canım!
Mesela koskoca ABD Başkanı Joe Biden için, “aslında öldü ama halka öldüğü açıklanmıyor, yerine bazı aktörler kamera karşısına çıkıyor” deniyor…
-*-*-
Hatta bir komplo teorisine göre, Hollywood yıldızlarından Jim Carrey bile zaman zaman “Jo Biden” olarak karşımıza çıkıyor…
-*-*-
Var yani bizden kötüleri…
Biden, eminim ölmemiştir ama görüntü ölü gibidir…
-*-*-
Hatta mesela bırakın siyasileri, öyle sanatçılar bile var ki; bizim siyasilere “durun oraşda” diye adeta bağırıyor!
Mesela Dünya’nın çok prestijli galerilerinde eserleri sergilenen İspanyol ressam Domingo Zapata, başarısını neye borçlu olduğunu sordukları zaman; şunları söylüyor:
“… Yaklaşık 15 yıldır her akşam rüyamda Mona Lisa ile sevişiyorum… İlham kaynağım da odur…”
-*-*-
Günümüzün sanatçısı Zapata, Leonardo da Vinci’nin 1500’lü yılların en başında yarattığı Mona Lisa ile rüyasında sevişerek ilham alırken, çok merak ediyorum, bizi yönetenlerin de bu muhteşem “yöneticilik sanatkarlıklarında”, bu sanatçı gibi “fantazileri” var mı?
-*-*-
Haaaa yalan meselesine de bakalım!
İngiltere’de de siyasiler çok yalan söylüyor…
Hatta belki de bizimkilerden bile fazla…
Ama orada, bu yalanları ifşa etmek, bayağı komik bir uğraş olabiliyor…
-*-*-
Hatta, bir bilgisayar dahisi olan 32 yaşındaki adam, liar.co.uk ismiyle bir web sayfası yaratmış… Başbakan Boris Johnson’un tüm yalanlarını da bu sayfada ifşa etmiş.
Liar, “yalancı” demek…
Ama bununla da kalmamış, sayfaya giren herkes, aynı anda, internet ansiklopedisi Vikipedia’ya aktarılıyor ve orada, Boris Johnson sayfasına geçiyormuş…
Değişik bir protesto şekli!
-*-*-
Bizde “yalancı” diye nitelenebilecek çok siyasetçi yok mu?
Özellikle şu anda, hükümet saflarında bayağı fazla gibi görünüyor…
Kısacası, “Çoook var!”
Kimse doğru söylemiyor ki…
-*-*-
Bu konuda bizde ne yapılabilir?
Siyasi yalancıları bırakın ancak bizde mesela, “evliyaersincelebi.com” diye bir web sayfası açabilir miyiz?
Sayfayı açacaksınız; karşınıza Ersin beyin inanılmaz ve dayanılmaz seviyede faydalı, KKTC’yi ha tanıttı ha tanıtacak seyahatleri çıksın!
Mesela Türkiye’de Nasreddin Hoca ile buluşması ya da şimdi gideceği İngiltere’de müftümüzle birlikte namaz kılması…
Kim bilir, bir bakarsınız, Hyde Park’ın ortasında birlikte namaz kılarlar; tüm İslam ülkeleri de anında bizi tanır!
O zaman, yeni bir internet hesabı açarız, “imamersinhoca.com” gibi…
-*-*-
Bizim yöneticilerden daha kötüleri var mı yok mu tartışmasına girmenin bir anlamı yok aslında…
Çünkü kesin vardır…
-*-*-
Dünya’da bizim siyasilerden çok daha kötüleri olup olmadığı bir yana, bildiğim tek şey, yarınımızın hiç kalmadığıdır…
Bizi yönetenler, ne yazık ki, yarınımızı, yarınlarımızı bitirdiler…
Bizi yönetenler, evet…
Yalan söylediler, harcadılar, kötü yönettiler…
-*-*-
Evet, “yarın ne getirir bilemiyorum; bildiğim tek bir şey var, şereflerine içiyorum!”
-*-*-
Gemi batmak üzere…
Dümen yok…
Makineler çalışmıyor…
Akıntı sürüklüyor…
Kaptan mı?
O da bir grup adam tarafından, olmayan dümenin başından alınmaya çalışılırken; inatla ve ısrarla da olmayan dümeni tutmaya çalışıyor…
-*-*-
Akıntı şimdilik sakin…
Ama yarın gerçekten belirsiz…
Yarınımızı çaldılar…
Ve sadece iziyoruz, acı acı gülerek!
-*-*-
Günün sözü mü?
Haydi bir de günün sözü yazalım ve öyle bitirelim yazıyı:
“… Politik şakalara artık hiç gülemiyorum çünkü çoğu seçiliyor”.
Eşit egemen devletiniz kaç para eder?
Türkiye bir daha kesinlikle “Kıbrıs’ta federal çözüm”e geri dönmez mi?
Bu sorunun yanıtı çok basit: “Çok rahat döner”…
Peki nasıl?
Türkiye, Kıbrıs siyasetini nasıl yeniden değiştirir?
-*-*-
Sadece Türkiye değil, başka ülkeler de zaman zaman dış siyasetlerini değiştirebilirler…
Doğru olan, değiştirmemektir elbette ama “ekonomi” bu değişikliğin en temel sebebidir…
-*-*-
Mesela mı?
Mesela, Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Perşembe günü Suudi Arabistan’a yaptığı resmi ziyaret…
-*-*-
Erdoğan, Perşembe günü Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Mohammed bin Salman (MBS) ile bir araya geldi…
Suudi Arabistan’ın devlet haber ajansı SPA, iki liderin çok sıcak kucaklaşmasının fotoğrafını yayınladı…
Ayrıca, Erdoğan ile Kral Salman yani Veliaht Prens’in babasının da ayrı ayrı koltuklarda otururken fotoğrafları da servis edildi…
Erdoğan, 2018’den beri Suudi Arabistan’a gitmemişti…
Aynı yıl İstanbul’da muhalif Suudi gazeteci Jamal Khashoggi öldrülmüş, cesedi de hala bulunmamıştı…
Bu cinayeti Suudi Prens Salman’ın “işlettiği” iddia ediliyordu…
Prens ise inkar ediyordu.
Türkiye’de mahkeme süreci devam etmekteydi ancak Erdoğan’ın ziyareti öncesi mahkeme “kapandı”. Dava Arabistan’a havale edildi.
-*-*-
Bu arada SPA'nın haberine göre Prens Salman ve Erdoğan, "Suudi - Türkiye ilişkilerini ve onları her alanda geliştirmenin yollarını gözden geçirdi”.
Erdoğan, Mekke'deki Mescid-i Haram'ı da ziyaret etti.
-*-*-
Ve yorumlar…
Bazı kaynaklara göre, bu “buluşma”, Türkiye’nin para birimindeki büyük çöküşün ve yükselen enflasyonun körüklediği bir ekonomik krizin yaşandığı döneme rast geldi…
Türkiye, enerji zengini Körfez ülkelerinden mali destek toplamaya çalışıyor…
-*-*-
Erdoğan, ikili ilişkilerde "yeni bir dönem başlatmayı" umduğunu söyledi. "Savunma ve finans dahil olmak üzere farklı alanlarda işbirliğini artırmanın karşılıklı çıkarımıza olduğuna inanıyoruz" dedi.
-*-*-
Haaa Jamal Khashoggi öldürüldüğünde, Erdoğan, Suudi’leri ağır sözlerle suçlamış, “Bu cinayet en üst seviyede Suudi makamların emriyle işlenmiştir” demişti…
Suudi yönetimi ise “gayrı resmi de olsa”, Türkiye’ye turizm ve yatırım ambargosu koymuştu.
Peki şimdi bu ziyaret ne demek oluyor?
Bu ziyaret, “para için”, ya da daha resmi söyleyelim, “ekonomik çıkarlar adına”, daha önce söylenenlerin, yapılanların “silinmesi” anlamına geliyor.
-*-*-
Haklı ya da haksız, Khashoggi cinayeti sonrası yaşananlarla birlikte Erdoğan tecrit edildi… Bedelini Türkiye ekonomisi ödedi… Arabistan’ın ekonomik ve seyahat boykotundan kaynaklanan büyük kayıplar, yüksek bir bedele sebep oldu…
Erdoğan bu yüzden Suudi Arabistan’a gitti…
-*-*-
Benzer bir ekonomik çıkar, Kıbrıs’ta değil federal çözümü, 1960’ı bile geri getirebilir…
Bilmem anlatabildim mi?