Simge Çerkezoğlu
Dünyaca ünlü, sanatta sınır tanımayan, bilinenden çok farklı bir müzikle karşınıza çıkan insanlardı… Açıkçası çekinerek yanlarına gitmiştim. Karşımda kendini beğenen, biraz ukala, biraz tepeden bakan insanlar görmeyi bekliyordum. Oysa onlar konuştukları kişileri mütevazı halleri ile utandırabilecek kadar şaşırtıcıydılar. Kuzey Kıbrıs’ın insanları, tarihi ve doğası ile ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatıp durdular. Onlara göre çok şanslıydık burada yaşadığımız için. Sadece sokaklarda yürüyüp, Alagadi Plajında kaplumbağaları görebildiğimiz için… Biz bu ülkede yaşamanın tadını ne kadar çıkarıyoruz ya da nerede yaşadığımızın ne kadar farkındayız bilinmez ama Aydın Esen’i ve Rendy Esen’i dinlemek, hatta onlarla tanışıp sohbet etmek kuşkusuz büyük bir şanstı.
RENDY ESEN: KIBRIS HARİKA İNSANLARIN YAŞADIĞI HARİKA BİR ADA
Konserde gördüğünüz ilgiden memnun kaldınız mı?
Konser kalabalıktı ve ilgi yoğun oldu. Beni çok memnun etti. Sanırım Kıbrıs’taki insanların sanata ve sanatçılara ilgisi var. Burada sizlerle olmak beni çok mutlu etti. Kıbrıs, harika insanların yaşadığı harika bir ada.
Daha önce hiç Kıbrıs’ta bulundunuz mu?
Evet, sanırım ikinci kez buradayız. 2002’de Mağusa Festivali çerçevesinde konser için buradaydık. Harika bir kulede konserimiz vardı. Yine çok etkileyici bir atmosferdi aynen burası gibi. Zaten ben burayı ve buradaki insanları çok sevdim. Sıcakkanlı mükemmel insanlarınız var.
Geleceğe dair planlarınızı öğrenebilir miyiz?
Uzun zamandır çalıştığım bir sanat merkezimiz var. Bu merkezden dolayı çok yoğunum. Burada benden özel dersler alan pek çok öğrencim var. Çoğunlukla caz üzerine dersler veriyorum. Ancak şimdi yeniden şarkı söylemeye, şarkı yazmaya ve sahneye dönme planım var. Bunun yanında albüm hazırlamayı da düşünüyorum. Tüm öğrencilerimin albümü var, artık benim de olmalı diyorum. Bunun yanında turneler düzenlemek de beni çok mutlu ediyor.
“AYDIN BENİM EN ÖNEMLİ ESİN KAYNAĞIM”
Bu güne kadar çok fazla ülkede sahne almış olmalısınız…
Aslında benim çok fazla değil. Özellikle Avrupa ülkelerinde birden fazla kez konserlerim oldu. On veya on beş farklı ülkede konserler verdim diyebiliriz yine de… Ancak eşim Aydın Esen’nin çok daha fazla olmuştur.
Müziğinizi nelerden etkilenerek yarattığınızı söyleyebiliriz?
Aslında çok fazla şey var bu konuda sayabileceğim. Kuşkusuz bunların başında Aydın ve onun hayatımdaki varlığı geliyor. O benim eşim ancak bir müzisyen olarak da bu konuda inanılmaz olduğunu düşünmekteyim. Onunla Boston’da tanıştığımda pek çok özel an yaşadık. Benim hayatımı hem bir eş hem de müzik anlamında çok etkiledi. Bana çok şey kattı. Zaten caz yapıyordum ama o hayatıma girdikten sonra cazla birlikte daha sanatsal müzikler yapmaya başladım. Elbette onun yanında grup arkadaşlarım ve dünyaca ünlü müzisyenler de bana ilham verdi. Tüm cazcılar, klasik müzik sanatçıları beni etkiledi. Tüm bu birikimler etkileşimler beni bu günlere taşıdı. Ancak yine söylüyorum kuşkusuz Aydın benim en önemli esin kaynağım.
Bunun yanında Kıbrıs ve adada yaşanan bölünmeye dair bilginiz var mı?
Evet, elbette biliyorum. Tamamen anlamam mümkün değil ama yine de çok trajik. Burası çok güzel inanılmaz güzel bir yer. İnsanların adada birlikte yaşamamsı için bir sorun göremiyorum. Hükümetler birleşmek için daha fazla çalışmalı. Burada çok güzel bir potansiyel var. Çok güzel bir gelecek inşa edilebilir. Gerçekten yaşananlar çok üzücü…
***********************************
AYDIN ESEN: HAYATLARIMIZDA ÖZGÜR OLALIM, SINIRLARI BİLE KALDIRALIM.
“Toplumlar müzikle paralel gelişme gösterir. Bir toplumun ne kadar ileri olduğunu müziğe olan ilgisinden anlayabilirsiniz” diyorsunuz…
Çocukluğumdan beri dikkatimi çekiyor müzikle yakından ilgilenen insanların kültürleri çok farklı. Belki de hayata ve insanlara dair toleransları daha fazla olabiliyor. Birbirlerini daha çok anlayıp, dinleyebiliyor. Daha geniş fikirler barındırabiliyor. Herkesi dinleyip herkese konuşma hakkı verebiliyor. Elbette sanatın tüm alanları etkileyici, ancak müzikle iç içe olan insanlar yine de diğer sanatçılardan farklı oluyor. Bana göre ses sanatların sanatı. Belki de bu yüzdendi. İnsanın müzik dinlemesi, eğlenmesi veya o anda farklı bir şeyler düşünmesi bile çok etkileyici.
Bu noktada Türk toplumunun müziğe bakışını nasıl değerlendirirsiniz?
Çok farklı müzik çeşidi ve çok farklı kültürleri olan özel topraklarda yaşıyoruz. Belki Türkiye’de müzik daha otantik olabilir. Ancak yine de benim çocukluğumdan beri modern müzikte hayatımızda hep oldu. Bunu ailemden de okulumdan da hatırlıyorum. Belki biraz gizli kaldı veya ön plana çıkmadı. O yüzden Türkiye’de aldığım davetlere katılmayı, müziğimi paylaşmayı çok seviyorum. Burada da aynı şey vardı. İnanılmaz gözler inanılmaz ifadelerle dinledi. Müziğimin derinlerine kadar inebilecek insanlar görüyorum. On yıldan sonra ikinci kez Kıbrıs’tayım ve çok da memnunum.
Pek çok albümünüz olduğunu biliyoruz. Yeni planlarınız veya çalışmalarınız olacak mı?
Her zaman var. Aslında albümlerim artık daha yavaş geliyor. Oysa aklımda beş farklı proje olduğunu söyleyebilirim. Bir yıl içinde değişik müzisyenlerle beş farklı plak bile çıkarabilirim. Bu konuya eğileceğim. Ancak biraz daha çalışmak, biraz yatırım yapmam gerek. Uzaktan dinleyen bir seyirci gibi müziğimi özümsemem gerekiyor. Plak, yapmak için yapmam, hemen üzerine atlamam. Uzun aralarla yaparım bunu. Fakat son on beş yılda aklımda bayağı proje birikti. Üzerinde çalışıyorum.
“İNANILMAZ GÖZLER İNANILMAZ İFADELERLE DİNLENDİ”
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Sanırım bu en zor sorulardan biri. Ben müziğe her zaman tek müzik olarak baktım. Müzik inançla alakalı bir şey. Benim müziğimin içinde her şeyi bulabilirsiniz. Herhangi bir anda bir şekilde aklınızda hiç olmayan bir şeyi duyabilirsiniz. Bu stil ayrımlarına çok katılmıyorum. Elbette caz var, pop var, klasik müzik var. Ancak biz özellikle de Türkiye’de tüm bu karışımlarla büyüdük. Her şeyi gördük. Önemli olan nasıl baktığınız ve çaldığınız. Cevaplaması çok zor bir soru. Ülkede zaten tek bir müzik olduğuna inanmıyorum. Pek çok macera var müzikte de. Benim müziğimi birlikte yaratıyoruz dinleyicilerimin ifadesi ile benim müziğim aynı anda pek çok şeyi bir arada görebileceğiniz bir müzik diyebilirim.
Zaten müziğiniz ile ilgili evren ve uzay çağrışımında bulunduğunuz da söyleniyor.
Bahsettiğiniz bu kavramları çok seviyorum zaten hepimiz bu evren ve uzayda kayıbız.
Türkiye’den fazla yurt dışında konserleriniz oluyor…
Doğrudur ancak bunun belli bir nedeni yok sanırım. Türkiye’de yılda beş kez çalıyorum sanırım yeterli gibi. Fazla da ortaya çıkmanın bir anlamı yok. Bizler ve müziğimiz son on beş yıldır biraz daha görünmeyenler konumundayız. Ama etraftayız. Sadece fazla üzerine düşmüyoruz aranıp çağrılmak için. Fazlasına da gerek yok. Türkiye’nin daha fazla festivale ihtiyacı var. Daha fazla konser mekânına gerek var. Benim olmam da şart değil. Çok farklı etkileyici genç müzisyenler de var. Onları da sahneye taşımak istiyorum hatta en büyük arzum bu diyebilirim.
“FESTİVAL İNANILMAZ, BURADA BÖYLE BİR FESTİVAL YAPMANIZ ŞAŞIRTICI”
Festivali nasıl buldunuz?
İnanılmaz, burada böyle bir festival yapmanız şaşırtıcı. Hem çok geniş hem de uzun döneme yayılmış. Hiç kolay bir şey değil bu. Çok tebrik ediyorum. İnanılmaz. Kıbrıs’tan her zaman davetler bekliyorum. İnanıyorum önümüzdeki birkaç yıl içinde burayı dünyada daha çok duyuracağız. Ben de çok istiyorum. Bu sefer daha çok sevdim. Birkaç aya kadar yeniden gelip sadece etrafta dolaşmak istiyorum. Çok güzel bir yerde yaşıyorsunuz.
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan siyasal ve sosyal gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazen sadece izliyormuşuz bir şey yapmıyormuşuz gibiyiz. Oysa bazı şeylerin değişmesinin kesinlikle zamanı geldi. Bulunduğumuz bu yerde en çok duyulan ihtiyaç bağımsızlık. Bazı eski tabular aşılmalı. Halk bilinçli ama bu tip bölünmeler de her ülkede var sadece buna karşı negatif ifadeler kullanmak anlamsız. Artık açılmalı, gençler de daha fazla politikada yer almalı. Bazılarının da tabularını silip yenliklere gençlere yer açması lazım. Herkes rahat yaşasın. İstediği gibi yaşasın, giyinsin. Hayatlarımızda özgür olalım. Sınırları bile kaldıralım.