Dünyanın Tepesindeki Ülke: Norveç (3)

Dünyanın Tepesindeki Ülke: Norveç (3)


Filiz Besim

Diyeceğim odur ki; Norveç demek dünyanın tepesi ya da kıyısı demek, deniz demek, göl demek, deniz ürünleri, balık demek, batmayan güneş demek ve fiyord demek… Tanrısal bir doğa şov demek…
Hani geçen hafta anlatmıştım ya Bergen’den fiyordlara trenle çıktığımız büyülü yolculuğu. Dağlar, göller ve şelaleler arasında ulaştığımız Voss kasabasını. Voss’da trenden inip otobüse biniyoruz. Gudvagen’e kadar yine sarp derin kristalimsi kayalardan oluşan bir vadide kâh dağlara tırmanıyor, kâh derinlere iniyoruz. Çok güzel ve güvenli bir yolda ilerlerken şoförümüz “eski yoldan gitmek ister misiniz?”diye soruyor. Herkes “evet” diyor. Aslında eski yol sarp, daracık virajlı bir yolda kâh tırmanmak, kâh düşmek demek. Dahası, usta olmayan bir şoförle korkulu anlar demek… Ama diğer yandan da şelaleler arasında muhteşem doğa sürprizleri demek…
Otobüsümüz Gudvagen’e ulaştığında şoförümüz soruyor: “Güzel miydi?” Hepimizin cevabı nefeslerimiz kesilmiş vaziyette “evet”…

Fiyordların büyüsü…

Dağların arasındaki Gudvagen’deyiz. Burada bir gemiye binmek mi? Dağın ortasında?.. Nasıl yani? Garip garip bakıyoruz çevremize ve “fiyord” denilen büyüyü görüyoruz karşımızda. Gemimiz iskelede bizi bekliyor, tam da dağların arasında Sagnefjord’unun ucunda. Sagnefjord, Norveç’in en büyük dünyanın ise ikinci büyük fiyordu. UNESCO’nun koruması altında. Uzunluğu 205 kilometre, derinliği ise en derin yerinde 1308 metre. Fiyord, karanın içine doğru ilerledikçe boynuz gibi dallara ayrılıyor. Tekne gezisine başladığımız Gudvangen, tekneden indiğimiz Flam, fiyord’un farklı boynuzlarıın uçlarında bulunan yerleşim yerleri…
Norveç’te en çok rastladığımız turist grupları sanırım Amerikalılar ve Japonlardı. Japon turistler her an her yerdeydi. Gemiye binip de dağla denizin renginin birbirine karıştığı bu rüya âleminde yolculuğa başladığımız zaman martılar da bize eşlik etmeye koyuldular…

Martıların şovu…

Çok dik bir vadinin ortasında, dağın derinliklerinde ve şelalelerin arasındaki bir okyanusun içinde ilerlerken martıların çığlığı karıştı durdu kulaklarımıza. Martıların dansı hemen tepemizde bitmemecesine sürdü. Yüzyıllardır bu güzelliği yaşayan kanatlı uygarlığın, kanatsız biz insanoğlu ile böylesine büyük dostluğu başka bir coğrafyada yaşanmamıştır diye düşünüyorum. Kanatlı uygarlığın elemanları öylesine dost ki, neredeyse insanların avuçlarından yemeye başlayacaklar. Martıların şovu Fam’a kadar sürdü durdu. Dağın yeşilinin fiyorda vurduğu bu iki saatlik muhteşem gezide irili ufaklı onlarca şelale görüyoruz… Köyler zaman zaman kıyıda, bazen de tepelerde kartal yuvası misali selamlıyor bizi. Hep bakımlı, hep bir ressamın tuvalinden fırlamışçasına…
Böylesine güzellikler diyarı, doğaya saygılı insanların yaşadığı bir ülkede balina avının yasak olmaması ne acı, değil mi?
Gemi gezisinin sonunda Flam’a gideceğimizi ve bu yerleşim yerinin 1800’lerden beri turistlerin gözdesi olduğunu bilsek de, yine de güzellik karşısında insanın ayağının bağı çözülüyor…

Cazibe merkezi: Flam…

Flam, Sognefjord’un bir kolu olan Aurlandsfjord’unun bittiği yerde kurulmuş harika bir köy. Yıllık ortalama ziyaretçi sayısı 450,000 imiş. Flam limanına her yıl yaklaşan cruise gemi sayısı ise 130…
Flam, küçük bir düzlüğün arkasında üzerinde bulutların oynaştığı duvar gibi bir dağın arasında Tanrı’nın fırçasıyla çizilmişçesine kusursuz bir anı sergiliyor. Beynime kazımak istediğim bir manzara…
Flam’da gemiden iniyoruz, kısa bir mola.. Ve arkasından ünlü Flam dağ treni ile büyülü yolculuk sürüyor. Flam ile Myrdral arasındaki bir saatlik yolculuk dünyanın en dik tren yolculuğu… Trende, fiyordla buluşan nehrin yanı sıra ilerliyoruz.
Dağ treninde karşılaşacağımız bir başka mucizevi güzellik ise 93 metre yüksekliğindeki Kjosfossen şelalesi ve dağın başındaki bu mucizede hazırlanan özel şov. Dağla şelale arasında insanın yüreğine işleyen bir müzik eşliğinde, yerel kıyafetlerle iki tane genç kız dans ediyor. Kızlar şelalenin çevresinde kâh bir tepede, kâh öte yanda Norveç’e ait bir halk hikâyesini canlandırarak adeta uçuşuyorlar. Bu muhteşem teatral gösteriden sonra artık dönüş yolculuğunun başladığını biliyoruz.
Biz Norveç’e ve Norveç’e özgü o eşsiz doğayı koklamaya doyamadık…

Dergiler Haberleri