Ali YÜKSEK
LAERDAL, ESPELANDSFASSEN FALLS, PREIKESTOLEN KAYASI, BERLİN, KÖLN
On iki ülke, 14 bin km. ve kırk beş gün süren Nordkapp gezi maceramızda, Norveç’in güneyine doğru inişe geçmemizle birlikte sona doğru yaklaşıyorduk... Yolumuz üzerinde görsel anlamda Norveç’in en güzel yerlerinden biri olduğunu düşündüğüm Geiranger fyord tepesinde durup manzaranın tadını çıkarmaya çalıştık. Sonrasında içinde kaybolduğumuz hissine kapıldığımız ve 24.5 km. uzunluğu ile dünyanın en uzun tüneli olma özelliğine sahip Laerdal Tüneline vardık. Yaklaşık 40 dakikada geçtiğimiz tünelden sonra yine görsel anlamda ilginç bir şelale olan Espelandsfassen Falls şelalesi ile karşılaşıyoruz... Espelandsfassen Falls şelalesi yoldan geçen herkesin hayranlıkla izleyip birkaç foto çekmeden geçemediği bir yer. Göz doyurucu bu yeri daha hafızalarımıza kazıyıp yolumuza devam ediyoruz...
NE KAYA AMA!
Bu defaki güzergâhımız Danimarka istikametinde ancak Norveç’in güneyinde bulunan Preikestolen Kayası idi... Gölden yüksekliği 604 m. olan kaya Nordkapp’tan sonra gördüğümüz en ilginç yerlerden biriydi... Bir akşam üstü vardığımız yerde motorlarımızı uygun bir park yerinde bırakıp 4 kilometrelik dik yolu tırmanışa geçtiğimizde hayatımızın en zorlu parkurunu tırmanacağımızı bilmiyorduk.
İlk bakışta çok kolay gibi görünen parkur, iri kayalıklardan ve dik yamaçlardan oluşuyordu... Ayrıca bir bataklığın içinden de geçmek zorunda kaldığımız yolu yaklaşık iki saatte tırmanabildik. Ne yazık ki Preikestolen Kayasına çıktığımızda ortamın sisli ve görüşe tamamen kapalı olduğunu gördüğümüzde büyük bir moral çöküntüsü yaşadık. Sisli de olsa birkaç foto alıp dönüşe geçtiğimizde hava kararmaya başlamıştı... O gece yakınlarda bulunan bir kampta çadır kurarak geceyi geçirdik. Ertesi sabah Kıbrıs güneşini aratmayan bir hava ile karşılaştığımızda keşke bugün çıksaydık diyerek sesli düşünmeye başladık... Bir daha gelme imkânı bulamayacağımız bu yere ‘ya kısmet’ diyerek spor kıyafetlerimizi de giyerek 2. defa tırmanışa geçtik. Çıkış ve inişi yaklaşık 5 saat süren ve oldukça meşakkatli bir tırmanma parkuruna sahip Preikestolan kayası yolunda o gün yediden yetmişe binlerce insanın heyecanla yol aldığına şahit olduk.
AİLEDEN SÜRPRİZ
Norveç’ten Danimarka’ya 5 saatlik bir gemi yolculuğu kısa da olsa dinlenmemize olanak sağladı. Almanya sınırlarına girdiğimizde benzin, yiyecek ve içecek gibi tüm ihtiyaçlarımızı rahatça karşılayabilme olanağına kavuşmuştuk. Hamburg’ta yaşayan bir arkadaşımızı ziyaret ederek Brambauer kasabasına vardık.
Bu arada eşim Çiğdem’in iki oğlumla birlikte Almanya’ya gelmesi ve Brambauer kasabasında sürpriz bir karşılaşma yaşamamız oldukça güzeldi.
Bu defa ailece, Mezopotamya havzasından alınarak götürülmüş yüzlerce tarihi eserin yer aldığı Berlin’deki Pergamon Müzesini de görme imkânı bulduk. İkinci dünya savaşında Berlin’deki önemli bir yer olan Çekpoint Çarli’ kontrol noktasını sembolik de olsa yerinde görmek oldukça ilginçti. Yıkılmış Berlin duvarının bir parçasının sergilendiği yeri ailece birkaç foto çekip Berlin’de dolaşmaya devam ettik...
GEZİNİN SONU
Daha sonra Köln’deki Dome Katedralini de ailece ziyaret etme imkânı bulduğumuz geziye eşim Çiğdem ile birlikte motosiklet ile gidip eski günleri de bir şekilde yad etmiş olduk.
Ağabeyimle birlikte, kardeşimiz Turan’ı Almanya’da bırakarak Avusturya üzerinden Venedik’e ve oradan deniz yoluyla Yunanistan’ın Igomenitsa Limanı’na geçtik. Gezimiz İpsala sınır kapısından geçerek Tekirdağ’da son buldu.
Hiç kuşkusuz bu gezinin en önemli yanı, gezi programımızın hiç aksaklık yaşamadan sağlıklı ve mutlu bir şekilde tamamlanmış olmasıdır. Ayrıca Almanya’da sürpriz bir şekilde ailecek buluşmamızın da geziye neşe ve eğlence kattığını belirtmeden geçemeyeceğim...
Bu gibi gezilerin tüm motorcular tarafından gerçekleştirilmesi dileğiyle,
Kaskınız takılı, farınız ve yolunuz hep açık olsun…
-bitti-