*** 1974’te Kufez’de öldürülerek “kayıp” edilen baba-oğul Loizular’dan geride kalanlar geçtiğimiz günlerde Lakadamya’da toprağa verildi… Cenaze törenine Kufezli Kıbrıslıtürkler de katıldı… Mihail Loizu’nun kızı Hriso Stilianu cenaze töreninde konuştu…
“Düşmanlığı ve kini koruyanlara kulaklarımızı kapatalım. Eğer bize haksızlık yaptılarsa biz de haksızlık yapmayalım…”
28 Şubat 2016 Pazar günü Mihalis Loizu ve oğlu Loizos Loizu için ailenin Lakadamya’da düzenlediği cenaze töreninde konuşan Hriso Stilianu, devamla şöyle dedi:
“Bizi kucağına aldı ve hayata itti. Bizi evlendirdi, çocuklarımızı büyüttü. Şimdi bile zorlukları yalnız başına kaldırmaya çalışıyor. 42 yıldan beri, annemiz hepimizin dayanağıdır. Eminim ki şimdi siz de ona hayran kalacaksınız.
İki kayıp kişi yaşıyorsa, onların siz olacağını konuşuyorduk. Baba sen sadece köyümüzde değil İpsillat’ta, Konedra’da yardım etmediğin Türk evi yoktu. Bir çok yoksul Türk çocuğa yardım ediyordun. Köylümüz İsmail, bize aç olduklarını söylüyordu ve sen geceleri gizlice gül bahçesine yemek bırakıyordun. Denktaş’ın ajanlarının Hıristiyanlar ile temas ettiklerini görmemesi için. Sen, Loizo kardeşim sokaklarda Türk arkadaşlarınla oynuyordun, Türkçe bile biliyordun.
Bu nedenle sizi öldürmelerinin mümkün olmadığını, söylüyorduk.
Aşırı milliyetçi Türk grupların ama bizimkilerin de geliştirdiği kin ve nefreti ve öc alma niyetini hesaba katmadık.
Bu kötülüğün sona ermesi ve çocuklarımızın da bizim yaşadıklarımızı yaşamaması için Tanrı yardımcı olsun. Mehmet, Ahmet, Murat, İsmail, Emine sorumlu değil.
Barikatlar açıldığı zaman bu haksız suçla ilgili bildiklerini iletmek için endişeyle beni bekliyorlardı. Beni kucakladılar, öptüler, benimle ağladılar ve katilleri lanetlediler.
Onlar bana yardımcı oldular ve sizin gömüldüğünüz yeri bulmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Bugün burada kilisede olmaları yüz kızartıcı suçları gerçekten reddetmenin ve dayanışmanın örneğidir. Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar, düşmanlığı ve kini koruyanlara kulaklarımızı kapatalım. Eğer bize haksızlık yaptılarsa biz de haksızlık yapmayalım…
Ve eğer bizim mallarımızı yağmaladılarsa biz de yağmalamayalım. Ve eğer bizi öldürdülerse ruhumuz için iyi ve güzel bir şeyi biz de öldürmeyelim. Hepimiz barış içinde birlikte yaşayalım. Yeter artık.
Sizi bulmak için ilk girişimi yaptık ama başaramadık. Pes etmedik. Yeni bilgiler, yeni çabaları ve Allah’ın yardımıyla şimdi sizi bulduk ve şimdi yanımızdasınız. Şimdi ruhlarınız dinlenecek.
Sizi asla unutmayacağız. Baba, senin mizahın ve şefkat duygun vardı. Temiz bir insandın. Misafirperver bir kişiydin. Tarlalarına, bitkilerine, hayvanlarına meraklıydın. Ama en çok da ailene meraklıydın. Biz, senin çocuklarına…
Özel bir yol ile hepimizi seviyordun.
Benim için her zaman özel bir zaafın olduğunu söylüyordun. Okşama yerine tıraş olmamış sakalarını yüzüme sürdüğün sabah uyanışlarını hiç unutmayacağım. Lisede velilerden notları almak için veya törenlerde bizi izlemek için geldiği zaman, bizimle gururlanmak için her zaman sen geliyordun. Tebrikleri almak için geliyordun ve hiç bir zaman zavallı annemize izin vermedin. O sürüde ve tarlada kalmak zorundaydı.
Onun daha sonra, yıllarca bizimle gurur duyacağını biliyordun.
Sevgili Loizo barbarlığın o kadar haksızca aldığı çok değerli çocuğumuz senin için ne diyebiliriz! Cesaretin, şefkatin, zekan, olgunluğun. Senden dört yıl daha büyüktüm ve birlikte büyüdük. Sen 9 yaşındaydın ben 13 yaşındaydım, Lefkonuk’ta birlikte yaşıyorduk. Sen ilkokulda idin ve ben ortaokuldaydım. İkimiz pişirip, giysileri yıkayıp, ders çalışıp aynı yatakta uyuyorduk.
Daha sonra, lisede her zaman iyi karakter ve davranış modeliydin. Senin kompozisyonların Lefkonuk Ortaokulunun dergilerinde yayınlandı.
Öğretmenlerin, senin gibi öğrencilerin, nadiren Lefkonuk Ortaokulu’ndan geçtiğini söylüyor. Sınıf arkadaşların seni çok seviyordu.
Şu ana kadar arandıkları zaman fotoğrafın bazı cep telefonları üzerinde görünüyor.
Okuldan sonra annemize ve babamıza, tarlada ve sürüde yardım etmek için yiyip, bisikletle köye gidiyordun. Ortaokul üçüncü sınıfı bitirdikten sonra, Lefkoşa’ya geldin.
Ben o zaman Pedagoji Akademisi’nde okuyordum ve sen Pagkiprio Ortaokulu’nda dördüncü sınıftın. Bu karakterini, büyüklüğünü gösterdiğin yıldı. Pagkiprio Ortaokulu’nda ilk günlerden itibaren, senin arkadaşın Yannaki’yi buldun. Fakir, hüzünlü, annesini yeni kaybetmiş bir çocuktu.
Önce onun evine gidip yemek pişirmeden, temizlemeden, çamaşırları elde yıkamadan, ona yardım etmeden eve gelmiyordun. Ayrılmaz oldunuz.
Mayıs 1974’te doğum günümde eve döndüğüm zaman beni bekleyen sürprizi hiç unutmayacağım. Sahanda yumurta yaptın, güzel bir masa yaptın, tabağıma bir gül koyup sıkı bir kucaklama ile beni yemeğe götürdün.
Atina’da okuyan Marula ve Alona’da öğretmen olan Nitsa ile Mihalis geldikleri zaman hepimiz Korai’de kalıyorduk. Gülüp eğleniyorduk. Tabii ki köye tarlada annemize babamıza yardım etmek için hiç bir fırsatı kaçırmıyordun.
Ne yazık ki, 17 Temmuz 1974’te de öyle yaptın.
Hepimiz darbenin korkusunu yaşadık çünkü evimiz Başpiskoposluğa yakındı. Kız kardeşimiz Nitsa Marya’yı doğurmak için hastaneye gitmişti ve sen köye gittin. Keşke seni bağlasaydık ve gitmeseydin.
Biz nereden bilebilirdik?
Marula Lefkonuk’a gitti ve sürüyü yıkamak için gittiğiniz havuzda sizi buldu ama köye geri dönmenizi engelleyemedi. Baba seni, Türkler 1974 Paskalyasında eşyalarını toplayıp köyü terk etmen için uyardılar.
Ne olacağını galiba biliyorlardı.
Ama sen: ‘Nereye gideyim? Eğer terk edersem, artık hiç bir köylü malına gelemeyecek. Köy Türkleşecek ve Konedra-Çatoz bölgesine bağlanacak’ diyordun.
Kaldın ve köyü korudun Termopiles gibi. Sevgili Loizo ve babam galiba Tanrı sizin ikinizi de istiyordu. Size nişan alan tetiği çeken ve iki meleğin canını alan kişiler olduğuna biz inanamayalım.
İyi yolculuklar sevdiklerimiz.
Tanrı ruhlarınızı dinlendirsin.
Görüşmek üzere…
Sevdiklerimiz hakkında bilgi almamıza, onları bulmamıza ve bugün cenaze törenlerini yapmamıza katkıda bulunan herkese teşekkür etmek istiyoruz.
Özellikle, Kıbrıslı Türkler Mehmet’e ve rahmetli Ahmet’e, Hristaki Tapinos, Hristaki Lardos, İlias Georgiadis, Teodosis Tsiolas beylere ve kuzenim Loizo Loizu’ya teşekkür ediyoruz.
Kayıp kişiler komitesine ve çalışanı Murat Orhan’ a ve (Αrkeologlar, antropologlar, genetikçiler) herkese teşekkür ederiz.
Hepsi hassasiyet ve profesyonellikle çalıştılar.
Buraya gelerek sevdiklerimizi onurlandıran sizlere, hepinize de teşekkür ederiz.”