Louise Hay bir hayır kurumunda danışmanlık/terapi seansları düzenleyen bir sosyal hizmet görevlisidir. Bu seanslara katılan danışanlarının yaşadığı fiziksel rahatsızlıkları ile düşünce şekilleri arasında bir paralellik olduğunu fark eder. Benzer davranış kalıplarına sahip kimseler benzeri rahatsızlıklardan dert yanmaktadır. 1970 yılları başında bu düşünceleri ve fiziksel belirtilerini not etmeye başlar ve 1984 yılında bunları genelleyip bir referans kitabı şeklinde Düşünce Gücüyle Tedavi (You can heal your life) adı altında yayınlar.
Kitap fiziksel acıların düşünce kalıplarından kaynaklandığını, düşüncelerimizi değiştirerek kendimizi tedavi etmenin mümkün olduğunu savunur ısrarla ve hemen hemen tüm hastalıkları kapsayan bir tablo ile son bulur. Tablo’nun üç sütunu, hastalık ismi, nedeni ve tedavi şeklinden oluşmaktadır.
Hastalıkların çoğunun strese bağlı olduğunu kabul ediyoruz da, bütün sorunlarımızı yine kendimizin yarattığını kabul etmek saçma geliyor size biliyorum. Ancak, yazının devamını okumadan önce ufak bir deneme yapın istiyorum.
Aşağıdaki listeye bir göz atın, herhangi bir hastalığı gözünüz yakından, uzaktan, ortadan ısırıyor mu? Siz veya bir yakınınız bu dertlerden birinden müzdarip mi?
1. Gastrit: Uzun süren kararsızlık.
2. Diyabet: Geçmişteki seçimlerden pişmanlık duymak. Hayatı kontrol altına alma ihtiyacı. Derin üzüntü. Hayattan tat almama.
3. Hepatit: Değişime direnç. Korku, kızgınlık, öfke.
4. Hipertiroid: İstenilen şeyi yapamamaktan duyulan aşırı düşkırıklığı. Kendini değil hep başkalarını düşünme.
5. Migren: Köşede sıkışıp kalma duygusu. Cinsel korkular.
6. Boyun ağrıları: Soruna bir başka açıdan bakmayı reddetme. İnatçılık. Esnek olmamak.
7. Romatizma: Hep haksızlığa uğradığını hissetmek.
Tanıdık gelen herhangi bir düşünce kalıbı var mı? Fiziksel rahatsızlıklarınız ile çakışıyor mu peki? Çoğunlukla bu sorulara evet cevabını vereceğinizi tahmin ediyorum, kişisel tecrübelerime ve bu konuda okuduğum birçok kaynağa dayanarak.
Kendinize, etrafınızdaki kişilere soracağınız bir kaç sorunun dürüstçe cevaplanması düşünce şeklinizin hastalığınız üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösterecektir.
İngilizce hastalık, dis-ease kelimesini açtığınız zaman yaşanılan zorluk anlamına gelmesinden yola çıkıyor bu inanış. Asırlardır ‘Chi’ yaşam enerjisinin tıkanmasından oluşan hastalıkları çakraları açma yoluyla gideren çin tıpına atıfta bulunuyor.
Klasik tıpı reddetmiyor Hay’in baş savunucularından olduğu Holistik Tedavi Yöntemleri, tamamlıyor. Holistik bakış açısı insanın fiziksel, duygusal, ruhsal, sosyal ve çevresel denge sonucu sağlıklı olduğu ve herhangi bir dengesizlik durumunda da hastalıkların ortaya çıkacağını savunuyor.
Klasik tıp, semptomları ortadan kaldırıyor, iyileşiyorsunuz diye anlatıyor Louise Hay kitabında. Ancak düşünce şeklinizi değiştirmedikçe, vücudunuz aynı sorunları yaratmaya devam edecektir, aynı noktada veya vücudunuzun bir başka yerinde. Kitabın sonunda kendi hayat hikayesini okuduğunuz zaman Hay’in boş konuşmadığını görüyorsunuz.
Kanseri tıp yardımı da alarak, ancak önce nedenini araştırarak, kendi içine yaptığı yolculuklarla bu nedeni ortadan kaldırıp tedavi ettiğini anlatıyor. Kanserimin nedeni öfkeyi, acıyı içime gömmekti diye açıklıyor ardından öfkesinin nedeni ile birlikte. Öfkesini dışa vurmayı öğrendiği zaman, rahatlıyor, affetmeyi öğrendiği zamansa özgürleşiyor ve kanseri yeniyor. Kolay olmuyor tabii bu, zaman, emek ve kararlılık gerektiriyor.
Louise Hay 88’inci yaşını hiçbir sağlık sorunu olmadan, sahnede bildiklerini milyonlar ile paylaşarak karşılıyor.
Holistik tedavi yöntemleri Avrupa’da, Amerika’da git gide yaygınlaşıyor, klasik tedavi yöntemleri kadar saygı görmeye, sağlık sigortaları tarafından geçerli yöntem olarak kabul görmeye başlıyorlar artık günümüzde. Pozitif düşünce şeklinin yaşamımız üzerindeki etkisi günden güne daha açıkca ortaya çıkıyor, daha geniş çevreler tarafından kabul görüyor. Doğaya, doğala yöneldikçe, duygularımızı kabul edip, korkusuzca ifade ettikçe huzura kavuşuyoruz. Yaşamı dengeleyebildiğimiz oranda sağlıklı yaşıyoruz.
Basit bir soğuk algınlığından, böcek ısırmasına kadar tüm hastalıklarımızı kendimizin yarattığını kabullenmek zor elbet. Sorumluluğu kadere, genetiğe, sağlıksız çevre koşullarına atmak daha bir rahatlatıcı, kolay. Ancak şikayet etmeyi bırakıp, gerçekten içinize bakmaya cesaret edebilirseniz, düşünce kalıplarınızı görmeyi, değiştirmeyi başarırsanız dış etkenlerden daha kolay korunabileceğinizi de görürsünüz. Mucizelerin nedenini kavrar, hayatınızı kontrol etmenin keyfine varırsınız. Şiddetle tavsiye ederim. Zaman alıyor, ama sonuç garantili, üstelik denemesi de bir kitap fiyatına.
30 Kasım 2014
Çatalköy