Duyguları pervasızca kıyıya vuran deniz...

Ve 'deniz'in insanları Denize yakın yerlerde doğup büyüyen insanlar, farklıdır bence, denize uzak yaşayan insanlardan. Deniz, kendine benzetir yakınında yaşayanları; mesela daha heyecanlıdır denize yakın yaşayanlar, daha özgür, daha enerjik, daha kavgac




Ve 'deniz'in insanları


Denize yakın yerlerde doğup büyüyen insanlar, farklıdır bence, denize uzak yaşayan insanlardan. Deniz, kendine benzetir yakınında yaşayanları; mesela daha heyecanlıdır denize yakın yaşayanlar, daha özgür, daha enerjik, daha kavgacı, daha isyankar,  daha uzlaşımcı, daha rahat, daha keyfine düşkündürler diğerlerine göre,  daha yanık tenli ve daha seksi…


Filiz UZUN

 

Adına benzetmeler yapılır hep;  deniz gözlüm  gibi; şiirler yazılır uçsuzluğu, sonsuzluğu  anlatan, sevdalara malzeme olur bazen,  bazen de hüznü simgeler deniz…

Kimine huzur verir, kimine aşkı hatırlatır, kimi hüzünlenir denize bakarken, kiminin geçim kaynağıdır, kiminin yitirdiği.  

Ama kim ne derse desin deniz hayattır bana göre, zaman zaman dingin, zaman zaman dalgalarıyla. Denize yakın yerlerde doğup büyüyen insanlar, farklıdır bence, denize uzak yaşayan insanlardan. Deniz, kendine benzetir yakınında yaşayanları; mesela daha heyecanlıdır denize yakın yaşayanlar, daha özgür, daha enerjik, daha kavgacı, daha isyankar,  daha uzlaşımcı, daha rahat, daha keyfine düşkündürler diğerlerine göre,  daha yanık tenli ve daha seksi…
Duygularını pervasızca dökebilen insanlardır deniz insanları. Ama bir o kadar da sessizdirler, denizin dingin hali  gibi. Kendine benzetir deniz insanları bence kimi zaman dalgalı, kimi zaman sakin halleri gibi .

Eğer içinde keder varsa nereye gidersen git, içindeki sızı da seninle gelir derler,  ama nedense deniz ve kum benim kederimi  alıp götürmüştür hep. Deniz bana huzur vermiştir, sakinleştirici ve içimdeki acıyı söndürücü etkisi vardır. Sizi bilmem ama ben denizi olmayan bir memlekette yaşayamayacağımı düşünürüm nedense.  Her gün evimden çıkıp işime giderken görmesem de denizi  bilirim ordadır, almasam da iyot kokusunu hergün istediğimde gideceğim yakınlıktadır. Bunaldığım zaman günlük koşuşturmalardan, arabama atlayıp deniz kenarına gidebilirim nefes almak için, mavisine bakıp huzuru bulduğum, kokusunu içime çekip rahatladığım deniz,  yanı başımdadır, bilirim.


DENİZSİZ YAŞANMAZ

Kadın ve erkeğin birbirine ihtiyaç duyduğu gibi  denizin de,  güneşe  ihtiyacı vardır ‘’su döngüsünün’’ oluşması için. Ayrılmaz ikilidir onlar. Güneş doğarken ya da batarken daha bir başka  güzel olur deniz. Ya da denizin üzerinde gördüğümüz güneş daha bir parlak gelir bize.  Elinde şarap kadehin, güzel bir sahilde izlerken güneşin doğuşunu ya da batışını her birimiz ne hayaller kurarız kendi dünyalarımızda. Uzaklaştırır bizi deniz tüm sıkıntılarımızdan. Size tavsiyem çıkarın ayakkabılarınızı ve  basın denizin sodyum içeren sularına alsın tüm negatif enerjinizi. Ve silin tüm olumsuz düşünceleri kafanızdan, en olumlularını yerleştirin aklınıza. Kaybetmeyin ümidinizi. Düşünün! Her dalga vuruşunda ne pislikler atıyor deniz bile dışarı sahile, temizliyor kendini tüm pisliklerden. Örnek alın denizi, atın siz de içinizdeki olumsuzlukları, temizleyin içinizi deniz gibi.

Denizin kan dolaşımını hızlandırdığını biliyor muydunuz? Ya da ihtiyaç duyduğumuz oksijenin %70’inin denizden sağlandığını?  Veya kanser ilaçlarının %65’inin deniz canlıları ve bitkilerinden elde edildiğini? Tuzunu, suyunu, canlısını, bitkisini, yosununu, sahilini, kokusunu kullandığımız denize biz ne kadar iyi davranıyoruz  düşündük mü hiç? Ticari mekanlar haline getirilen güzelim denizlerimizden biz kazanırken deniz ne kaybediyor acaba? Daha ne kadar süre denize bakarken keyif duyacağız? Ne kadar zamanımız kaldı? İçine girip yüzeceğimiz, kenarında oturup biramızı yudumlarken ohhhh , mis  gibi iyot kokusu diyeceğimiz zaman daraldı mı acaba? Bu soruların cevaplarını bilmem ama keyif aldığım deniz mekanlarının azaldığını ya da gittiğim zaman kendimi yabancı hissettiğim sahillerin çoğaldığını gözlemleyebiliyorum. Sizleri bilmem ama deniz olmayan bir memlekette yaşayamam ben……



DENİZ TUTKUNLARI

Denizden bahsedip de deniz tutkunlarından bahsetmemek olmaz diye düşünüyorum. Deniz sevdalıları var adamızda, denizin temiz kalması için mücadele edenler, geçimini denizden sağlayanlar  ya da yılın çoğu zamanını denizde geçiren deniz dostları. Yatıyla, yelkenlisiyle, salıyla, dalgıç tüpleriyle, paletleriyle  denizden ayrılamayan deniz tutkunları. Onların varlığı beni mutlu etti deniz tutkunlarının artması ümidiyle.




ERKAN UYAR


11 yaşından beri tüple dalıyor, teknede yaşıyor

·        Kendinizi tanıtır mısınız?

·        1973 Karşıyaka İzmir doğumluyum. Dedem ve babamın denizci olmasından dolayı erken yaşlarda denizle tanıştım. 11 yaşında ilk tüplü dalışı yaptım. 18 yaşında da dalış eğitmeni sertifikası aldım. 1994 yılından beri dalış eğitmenliği ve teknik dalış eğitmenliği yapıyorum. Çeşme, İzmir ve KKTC’de eğitmenlik yapıyorum. İlk kez  Emre Kalaçla birlikte 160 m derine teknik dalış yaparak Türkiye ve KKTC’de bir rekora imza attık. Yelkenli kullanıyorum ve yelkenli kullanma eğitimi veriyorum. Sörf ve yüzmek de diğer tutkularım. Yelkenlide yaşıyorum.

 

·        Deniz tutkunu ve denizle ilgilenen biri olarak hayata nasıl bakarsınız?

·        Denizin altında, üstünde, teknede yaşamını sürdüren bir insan olarak maddiyatla alakam yoktur. Hayattan çok beklentim yoktur. Karamsar bakmıyorum hayata, olumlu biriyim. Ama zaman zaman özellikle güneşin olmadığı kış aylarında daha içine kapanık ve sessiz olurum.

 

·        Denizin altında olmak nasıl bir duygu?

·        Anlatılmaz bir duygu benim için. Denizin altında tek başınasınız ve her şeyden kopuksunuz. Daha özgür hissedersiniz kendinizi.  Herkesin yaşaması gereken bir deneyimdir bence .

 

·        Dalmak size heyecan veriyor mu?

·        Evet . Adrenalin salgılanıyor tüm vücudunuza. Özellikle derin dalış yapıyorsam veya özel bir yerde, bilinmeyen bir bölgede dalıyorsam  bana acayip heyecan verir.

 

·        Denizin altına dalıp çıkan herkes aynı mı anlatır denizi yoksa hissedilenler farklı mıdır?

·        Ortak duygu aynıdır aslında her çıkan etkilenmiştir denizin altından. İlk kez karşılaştığı su altı canlıları, bitkiler, denizin sessizliği, dünyadan kopukluk, deniz altının atmosferi  etkiler herkesi. Yalnız dalış yapılan yerle de ilgilidir etkilenmişlik. Deniz altındaki renkler de etkiler herkesi.

 

·        Denizi bize anlatın desek ne dersiniz?

·        Deniz benim evim, hayatım, yaşam biçimimdir. Yani her şeyimdir.

 

·        Deniz altına dalmak için neler gereklidir? Herkes dalabilir mi?

·        Önemli bir sağlık problemi olmayan ( Ciddi kalp rahatsızlığı, Beyin kanaması, Epilepsi gibi) 8 yaşından itibaren herkes dalabilir. Mesela şu an bizle dalan 85 yaşında bir kadın dalgıcımız var. Çok iyi yüzme bilmesi gerekmez su üstünde durabilmesi yeterlidir. 8 yaşındaki çocuklara Bubble Maker eğitimleri verildikten sonra dalabiliyorlar. 10 yaşından sonra da kurs alabiliyorlar yetişkinler gibi.

 

·        Kaç günlük kurslar veriyorsunuz?

·        Verdiğimiz kurslar 4 günlüktür. Sınıf çalışması, teori kısmı, sığ su çalışması ve open water çalışması sonrasında kişiler 18 m derinliğe dalabiliyorlar. Bu kurs sonrasında uluslararası sertifika alabiliyorlar ve dünyanın neresine gitse bu belgeyi gösterip dalabiliyorlar. İsteyen kişi deneme dalışı da yapabiliyor. 6 m derinlikte denetiyoruz.

 

·        Birlikte olduğunuz ya da olacağınız kişi de sevmeli mi denizi?

·        Evet. Kesinlikle. Deniz benim yaşadığım yer, evim, denizi sevmeyen biriyle yaşayamam.

 

·        Bir deniz tutkunu olarak sizce denize iyi bakıyor muyuz?

·        Hayır. İnsanların denizi çöp gibi görmesi beni üzen en önemli konulardan biridir. Fabrika atıklarının denize dökülmesi, teknelerin atıklarının denize dökülmesi ve insanların denize çöp atması bilinçle ilgili bence. Adada yaşadığımız halde yeterli miktarda marinanın olmayışı, tekneleri bağlayacak yerlerin olmaması, denize olan ilgiyi azaltıyor bence. Eğer çok sayıda marina olsa daha çok tekne alınacak ve insanlar denizde daha çok zaman geçirecekler. Denize insanları çekmek için mesela sörf okulları açılabilir, yelkenli  eğitimi veren okullar açılabilir. Yelkenli eğitimler veriliyor bireysel olarak ama standart bir eğitim olmalı bana göre.

 

·        En son yapılan marinalar var. Girne’de ve Karpaz bölgesinde yeterli mi sizce?

·        Hayır yeterli değil . Girne’de bir tane. Gemikonağı’nda da olmalı Mağusa’da da. Olanlar da iyileştirilmeli bence. Kışın yatlar, yelkenliler kaldırılmak zorunda. Kışın da yatların gemilerin kalabileceği marinalar inşa edilmeli.



 

 

ÜNAL DEDE

Deniz dostu herkes yelkenli kullanabilir

 

·        Ünal Dede kimdir? Neler yapar?

·        Deniz  ve doğa dostu, müzisyen, sörfçü , yelkenci (kısacası rüzgar dostu), balıkçı, dalgıç . Su ile yapılan tüm aktiviteleri yapan biriyim. Ama en çok yelkenciyim. Ve son misyonum ise yelken eğitmenliği .  Ayrıca dansı da çok seviyorum. Tango ve Salsa yapıyorum. İçinde keyif olan her şeyde varım. Hümanist, girişken, dost canlısı hayata pozitif bakan biriyim. Öğrenme merakım hiç bitmiyor.

 

·        Denizle yakınlığınız ne zaman başladı?

·        Babamın balıkçı olması nedeniyle küçük yaşlardan beri teknede ve denizdeydim. Babamla beraber balıkçılık yapardım. 21 yaşıma kadar balıkçılığa devam ettim. İlk yelkenli kullanma tecrübemi 14 yaşında yaşadım. İlk yelkenli teknemi 22 yaşında aldım.  Benim için çok özel olduğundan hala bende, satmadım.  Küçük yaşta adım attığım deniz ve tekneden hiç ayrılmadım.  Şimdiye kadar 7 tekne alıp sattım En son adını DASTE koyduğum yelkenli-motorlu teknemi aldım. Onunla seyahatlere çıkıyorum, turlar düzenliyorum ve yelkenli yarışlarına katılıyorum. Ayrıca Daste’de yelkenli eğitimlerimi veriyorum.  

 

·        Yelkenli eğitimini  herkes alabilir mi? Eğitimleriniz ne kadar sürüyor?

·        Evet deniz dostu herkes yelkenli kullanabilir ve eğitim alabilir. Eğitimlerin teorik kısmına  genellikle 8 kişilik guruplarla başlıyoruz. Uzun yol giderek yaptığımız uygulama (ileri kurslar) kısmında kişiler gece de yelkenlide kalıyor ve 6 kişilik gruplar yapıyoruz. Teorik dediğimiz başlangıç seviyesidir ve 6 saatlik kurslardır. Daha sonra orta seviye kurslarıdır ki bu kurs da 6 saatliktir. En son ileri  seviye kurslarıdır. Bu kursta uzun mil kat ediyoruz. Kişiler bu kursta uygulama yapıyorlar. Gece de yatta kalıyorlar. Toplam tüm kurs programı 36 saat sürüyor. Şu an kurs alan bir grup öğrencimle ileri kursu tamamlamak için uzun yol yaparak Kaş’a gidiyoruz . Bu kursu tamamladıkları zaman yelkenli eğitimlerini tamamlayıp sertifikalarını alacaklar. Ayrıca bu yaz yetiştirdiğim 3 öğrencimle de 16-23 Temmuz tarihleri arasında Rodos’ta yapılacak Yat Yarışlarına gidiyoruz.

 

·        Yelkenli eğitimlerini verebilmek için kendi eğitiminizi nerde aldınız?

·        2008 yılında Türkiye’de yelkenli ve yatlar konusunda uzman olan Cumhur Gökova ile tanıştım. Dünya turu yapmış bir eğitmendir ve eğitimci eğitimi veriyor. 6 hafta süren yelkenli eğitimci eğitimi programına katılarak sertifikamı aldım. Bir süre de Cumhur Gökova’nın yanında staj yaptım daha sonra ben de yelkenli eğitimlerimi yapmaya başladım.

 

·        Yelkenli teknenizle turlar düzenlediğinizi biliyoruz? Nerelere gidiyorsunuz ve kaç kişilik turlar yapıyorsunuz?

·        Öncelikle Kıbrıs turu yapıyoruz. Günü birlik tur olabileceği gibi yatta kalınabilir de… Tercihi deniz severlere bırakıyorum. Kalınacaksa en çok 6 kişi alabiliyoruz. Kıbrıs’ın haricinde Türkiye, Mısır, Lübnan, İsrail, Suriye ve Yunan adalarına gidiyoruz. Yalnız 6 kişilik grup oluşturulup başka bir ülke tercih edilirse ayarlayabiliyoruz.

 

·        Birlikte olduğunuz kişi (partneriniz) de denizi sevmeli mi?

·        Sevmesi büyük şans olur. Ama sevmese bile saygı göstermeli.

 

·        Denize açılmak nasıl bir duygu?

·        Zamanı unutturuyor bana, saate hiç bakmıyorum. Kendinle olmak, her şeyden uzaklaşmak ve özgürlük.

 

·        Denizde yapmaktan en çok keyif aldığınız aktivite hangisi?

·        Yelken ve sörf. Sürat bana heyecan veriyor.

 

·        Denizle ilgili en büyük hayaliniz nedir?

·        En büyük hayalim yelkenlimle dünya turu yapmak. Diğer hayalim ise benden yelkenli eğitimi alıp tekne kullanmaya başlayan öğrencilerimle birlikte Filotilla gezileri yapmaktır. Yani benim ve teknemin liderliğinde öğrencilerim ve tekneleri ile birlikte seyahatler yapmak. Her sene bize katılanların sayısını artırarak devam etmek. Önce Kıbrıs, daha sonra Türkiye, Yunan adaları ve giderek ülkeleri genişletmek hayalim var inşallah gerçekleştireceğiz.

 

·        Denizlerin kirlenmesi ve sahillerin kontrolsüz yapılanması ile ilgili ne söylemek istersiniz?

·        Bunun eğitim ve bilinçle ilgili olduğunu düşünüyorum. O yüzden de çevre ve doğa ile ilgili ilkokuldan itibaren dersler konulmalı diye düşünüyorum.  Su sporları ile ilgili eğitiler artırılmalı okullarda da bu eğitimler başlatılmalıdır.  Sık sık da bu konularla ilgili seminerler verilmelidir. Toplumun bilinçlenmesi için.



 

ÖZALP KAHVALTICI

 

Uzak Yol Kaptanı bir deniz tutkunu

·        Kendinizi tanıtır mısınız?

·        51 yaşında İTÜ Denizcilik Fakültesi mezunuyum. 16 yıldır Uzak Yol Kaptanlığı yapıyorum.

 

·        Özalp Kahvaltıcı nasıl biridir?

·        Mütevazi, sakin, sosyal, dans ve müziği seven biriyim. Bana göre deniz insanı inişli çıkışlıdır. Ben uzak yol kaptanı olduğum için uzun süre denizde kalıyorum. Özlemlerim oluyor. Karayı özlüyorum, arkadaşlarımı, evimi, ailemi özlüyorum. Uzak yol kaptanlığı meşakkatli  iştir. Deniz adamı farklıdır bana göre daha duygusaldır, sevgi doludur.  Herkesi farklı etkileyebilir deniz, ben duygusal  bir adamım, bağlılığı severim. Ama uzun süre denizde olmak bağları koparıyor, aileden uzaklaşıyorsun  birçok şey siz yokken oluyor ve bu aile ilişkilerini zorlaştırıyor.

 

·        Bu mesleği nasıl seçtiniz?

·        Denizi sevmemde babamın etkisi büyüktür. Babam deniz polisiydi sürekli beni denize götürürdü. Gemileri hep merak ederdim. Gemilerden ve denizden çok etkilendim ve o zamanlardan bu mesleği seçmeye karar verdim. Lise bittikten sonra üniversite sınavlarında tercihimi kaptan olarak yaptım. Kaptanlık için özel yetenek sınavlarına da girdim ve kazandım.

 

·        Bu işin eğitimini alan biri olarak diğer kaptanlardan farkınız ne?

·        Aslında farkım eğitimimden çok uzak yol kaptanlığımdandır. Uzak yol kaptanlığı çok tecrübelenmenize sebep oluyor. Uzun zaman gemidesiniz  ve tüm personeli  idare etmek durumundasınız. Kaptan olmak iyi bir yöneticilik gerektirir. İyi yönetici, sorumluluk sahibi ve becerikli olmalıdır. Artık durum değişti. Eskiden kaptan yetiştiren çok az sayıda okul vardı ve kalite yüksekti. Şimdi her okulun bir denizcilik fakültesi var ve öğrenciler geminin sağı neresi, solu neresi bilmeden kaptanlık diploması alıyorlar bu da kaliteyi düşürüyor tabii ki.

 

·        Şu anda nerede çalışıyorsunuz?

·        Ben Türkiye’de genel müdürlüğü İstanbul'da olan Arkas Denizcilik A.Ş.’de Uzak Yol Kaptanı olarak çalışıyorum. Kıbrıs’ta uzak yol kaptanlığı yok. Avrupa ülkelerinde çalışabilmen için de diploman ve ehliyetini kabul etmiyorlar. Oysa benim eğitimim ve tecrübem eminim Avrupa’da kaptan olan birinden fazladır. Şu anda dünyanın herhangi bir yerinde kaptanlık eğitimi almış yeni mezun bir 2. veya 3. Kaptan bile benden 2-3 kat daha fazla para kazanmaktadır.

 

·        Kadın Kaptanlar da var mı?

·        Evet var. Şu anda çalıştığım firmada bir tane kadın kaptan var. Bazen 3. veya 4. Kaptan olarak uzak yola birlikte çıkıyoruz. Gemide yaptıkları görevler 1. Kaptan’dan farklıdır.

 

·        Dünyanın hangi ülkelerine gittiniz? Gittiğiniz yerleri gezebildiniz mi?

·        Dünyanın hemen hemen her yerini gördüm. Uzak doğu, Avustralya, Çin, Tayvan, Singapur, Hong Kong, Hindistan gibi birçok liman şehrini gördüm. Bazılarını gezme şansı yakaladım gezemediğim yerlerin de kültürlerini, tarihi yerlerini ve yaşam şekilleriyle ilgili bilgi edindim.

 

·        Çalışma sisteminiz nasıl?

·        Çalışma sistemim planlıdır. Genellikle 3 ay çalışıp 1 ay izinli oluyorum. Evime dönüyorum. Ama izinli olduğum zamanlarda şirketim tarafından aranıp iş alabiliyorum. İşi kabul edip etmemek bana bağlıdır. Fakat para kazanmak için işe çıkmam gerekiyor. İşi kabul ettiğimde ve denize çıktığım andan itibaren kontratım başlıyor, eve döndüğüm zaman ise kontratım bitiyor.

 

·        İyi para kazanıyor musunuz?

·        Uluslararası standartlara göre az kazanıyorum. Aldığım maaş Türkiye şartlarına göredir. Benden daha az tecrübeli bir kaptan Avrupa'da benden çok daha fazla para kazanabiliyor.

 

·        Deniz size neler kattı?

·        Deniz sayesinde çok ülke gördüm. Bu beni çok değiştirdi. Çok farklı yaşam şekilleri gördüm. Bu bana çok şey kattı zaten kendimi değiştirmeyi ve geliştirmeyi seven biriyim. Hayata olumlu bakıyorum. Pozitif  ve sakin bir insanım. Gemide çok zamanım oluyor ve bol bol kitap okuyorum.

 

·        Eskiden Kaptan denilince çok özenilen bir meslekti şu an da öyle mi sizce?

·        Maalesef değil. Çok fazla okul açıldı. Ve herkes kaptan oluyor. Eskiden özel sınavlar yapılırdı. Tek tek seçilecek olanlar incelenirdi. Sağlıklı mı, spor sınavları yapılırdı, kişiliği incelenirdi. Şimdi bunlar yapılmıyor. Bu yüzden saygınlık azaldı. İş disiplinleri yok. Tabii denizin kirlenmesine, deniz kazalarının artmasına da sebep oluyor.



 

 

TEVFİK CAMGÖZ


'Hemen her gün dalıyorum'

·        Kendinizi tanıtır mısınız?

·        38 yaşında, Lefkoşa doğumluyum. İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Doğduğumdan beri de turizmin içindeyim. Babamın kurduğu Artur Turizm şirketinden dolayı turizmci doğdum. Babamla beraber Özel İlgi Turizmi’ni ilk kez biz başlattık. Dağcılık, dalgıçlık, safari, yürüyüş turları düzenledik. 1992’de Nasuh Mahruki'yi Kıbrıs'a getirip Kıbrıs’ta safari bölgelerini keşfettik ve o günden beni safari turları düzenliyoruz. Dalgıcım. Dalgıçlık eğitmenliği yapıyorum. ODTÜ’de ilkyardım ve dalgıçlık eğitimleri veriyorum. Ayrıca su altı fotoğrafları çekiyorum TRT, BRT ve National Geography’de yayınlanıyor fotoğraf ve videolarım. Nesli tükenmek üzere olan hayvanların korunması ile ilgili birçok projede görev alıyorum.

 

·        Dalmaya nasıl başladınız?

·        Babamın çok yakın arkadaşı olan Huzur Ağaç Restoran’ın sahibi Yaşar Aksaç’la çocukken çok zaman geçirirdim. İlk kez 4 yaşında onunla birlikte tüpsüz daldım.  1987 yılında da Türkiye’de ilk tüplü dalışımı yaptım sonra da denizin altından çıkamadım. Hemen hemen her gün dalıyorum.

 

·        Denizin altında olmak nasıl bir duygu?

·        Bambaşka bir duygu. Dünyadaki her şeyden uzaklaşıyorsunuz. Ve denizin altındaki güzellikler sizi büyülüyor. Beyniniz mutluluk hormonu salgılamaya başlıyor. Pozitif düşünüyorsunuz. Ve dışarı çıktıktan sonra da huzur, mutluluk haliniz devam ediyor.

 

·        Deniz mesleğiniz mi?

·        Hem mesleğim, hem tutkum hem de aşkımdır.

 

·        Tevfik Camgöz hayata nasıl bakar?

·        Olumlu bakıyorum. Yapmak istediklerim var doğa, hayvanlar ve insanlar için, projelerim var. Bu güzelliklerimizin bozulmaması için uğraşıyorum. Halkın bilinçlenmesi gerekiyor. Doğaya zarar veren insanlar benim kafamı çok meşgul ediyor. Okullara gidip seminerler veriyorum ama bu yeterli değil bence bilinç daha küçük yaşlarda kazanılmalı. Okulun ilk yıllarından itibaren doğa, çevre dersleri eklenmeli bence.

 

·        Denizi çok sevdiğinizi söylüyorsunuz. Eşiniz veya partneriniz de denizi sevmeli mi?

·        Seviyor zaten. Ama sevmeseydi hayatımda olamazdı. Çünkü deniz benim hayatım.

 

·        Denizin altı heyecan verici mi?

·        Kesinlikle. Büyüleniyorsunuz. Renkler, canlılar sizi etkiliyor. Ayrıca deniz altı çok değişken. Her gün aynı yerden dalın, her gün farklı şeyler göreceksiniz. Her dalışınız farklı bir heyecandır. Farklı canlılar, farklı bitkiler, farklı renkler görüyorsunuz. Çok heyecan vericidir deniz altı.

 

·        Denizin altında çok güzel fotoğraflarınız var? İnsanlar bu fotoğrafları nerelerde görebilir?

·        Aslında ben National Geography’de de çalışıyorum. Onlar için fotoğraf ve videolar çekip yolluyorum ve kanallarında yayınlanıyor. Ayrıca BRT ve TRT’de de yayınlanıyor. Zaman zaman da su altı fotoğraf sergisi düzenliyorum.

 

·        Denizin ve doğanın en büyük sorunu nedir sizce?

·        Kirlenme ve aşırı avlanma. Mesela 2 sene önce hazırlanan ve yürürlülüğe giren bir yasa nedeniyle hem carettalar hem de birçok balık tükeniyor. Yasada kıyı bölgelerinde de avlanma hakkı veriliyor. Bu da Carettaların bu ağlara takılmasına ve ölmesine sebep oluyor. Bu yasa çıkalı carettaların ölüm oranı %80’e çıktı. Bu ölümleri önlemek için Avrupa birliği projesi olan Turttle Project’te de görev yapıyorum. Ayrıca şu an yaptığımız projelerden bir diğeri de yine bir Avrupa birliği araştırması olan sert mercan araştırmasıdır. 5 kişilik bir ekibimiz var. 2 Kıbrıslı Türk, 2 Kıbrıslı Rum ve 1 Amerikalı. Akdeniz’de sert mercanın varlığını araştırdık. Dünyada tükenmekte olan mercanlara Kıbrıs'ın hem güneyinde hem de kuzeyinde rastladık ve fotoğrafladık. Şimdi o bölgelerin korunmaya alınmasını sağlayacağız. 

 

·        Bu çalışmaları yaparken devletten de destek alıyor musunuz?

·        Hayvancılık Dairesi personeli ve Marin Biyologlar hayvanların korunması adına ellerinden geleni yapıp bize destek oluyorlar.

 

·        Kıbrıs’ın denizi diğer ülkelerden farklı mıdır?

·        Evet. Kesinlikle farklıdır. Burada dalan yabancı arkadaşlar da bunu söylüyor. Daha bakir ve doğaldır. Daha çok canlı ve bitki var.  Mercan var. Dokusu farklı denizimizin değerini bilmemiz gerekiyor.




 

HİLMİ KAYALAR


'Su Sporları’na adanmış bir ömür


·        Kendinizi tanıtır mısınız?

·        Su Sporları Federasyonu As Başkanıyım. Elektronik cihazlarla ilgili bir şirketin sahibiyim, evli ve 2 çocuk babasıyım.

 

·        Su Sporlarıyla ilgilenmeye nasıl başladınız?

·        2002 yılında çocuklarımızı yüzme öğrenmeleri için yüzme kursuna yazdırdık. Onları getirip götürmek, disiplinli olmalarını sağlamak.  Zahmetli bir iştir. Gönül vermek ve sabırlı olmayı gerektirir. Çocuklarımızla birlikte biz de su sporlarına başlamış olduk. Ve onların başarılarını görmek bizi gururlandırdı.

 

·        Bu yıl şubat ayında devletin Su sporları için yaptırmış olduğu havuzun açılışı yapıldı. Memnun musunuz? Kimler kullanıyor bu havuzu?

·        Evet havuzumuz çok güzel oldu. Havuzu Federasyona bağlı tüm yüzme kulüpleri kullanabiliyor. Havuzu olmayan kulüpler. Şu an kullanan kulüpler Tüfekçi Yüzme Kulübü, Karabetça Yüzme Kulübü, Girne Amerikan Yüzme Kulübü .

 

·        Aileler yüzme öğrenmesi için çocuklarını bu havuza getirebilirler mi?

·        Evet herhangi bir kulübe kayıt yaptırıp derslere başlayabilirler. Performans yarışlarından sonra dereceye girenler özel çalışmalar yaptırılarak (daha uzun saatler ) yarışlara hazırlanıyor.

 

·        Dışarıda birçok yüzme kursu veren kişiler veya kurumlar var. Federasyona bağlı mıdırlar? Federasyona üye olmayanlara ceza uygulama hakkınız var mı?

·        Su Sporları Federasyonunun tüzüğüne göre yüzme kurs verebilmeleri için gerekli olan şartlar vardır. Bu şartları mevcut olan kulüp veya kişiler federasyona üye olmalıdır. Üye olmadan kurs veremez . Veya tüzükte belirtilen şartlara uygun olmayan havuzlar ve kurs yerlerini Federasyonun kapatma ve ceza uygulama hakkı vardır. Yani her önüne gelen yüzme kursu veremez. Suda meydana gelecek kazaların yanı sıra hijyen de çok önemlidir. Havuzların hijyen koşulları tüzükte belirtilmektedir. Havuzun klorlanması, ısıtılması, dış mekanın düzenlenmesi, öğretmen sayısı  gibi şartları  tüzükte belirtildiği gibi olmalıdır.

 

·        Federasyona bağlı yüzme kulüplerinde yüzen yüzücüler başarılar elde ediyor mu?

·        Öncelikle Kıbrıs'ta yapılan yarışmalarda dereceye giren çocuklar Türkiye'deki yarışlara katılabiliyorlar. Ve orada da dereceler elde ediyorlar. Yalnız izolasyonlar nedeniyle uluslararası yarışlara katılamıyorlar. Buralarda yarışabilmek için Türkiye Milli takımına girmeleri gerekiyor ki uluslararası yarışmalara  gidebilsin. Fakat burada da Türkiye'yi temsil ediyorlar.  Örnek verecek olursak Melis Redif.

 

·        Melis Redif’ten başka başarılarımız var mıdır?

·        Kemal İsmailoğlu 12 yaş Türkiye Kurbağalama yarışında birincilik aldı, Ahmet Cemal Ulusan TC birinciliği kazandı, Buğra Korahan, Seniz Bora, Kemal Artemel bu çocuklarımız da Türkiye milli takımına girdiler. Turgut Işık Türkiye milli takımına girerek uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi temsil etti.

 

·        Federasyonun düzenlediği yarışlardan denizde yapılanlar var mıdır?

·        Evet her yıl yaz aylarında Maraton yarışları var. En son Yeşilırmak Çilek Festivalinin düzenlediği 3 km erkekler ve 2 km bayanlar maratonu yapıldı. Bayanlarda Bilge Küçük birincilik kazanırken, erkeklerde birinciliği 2 kişi kazandı. Enver Kayalar ve Aytun Kazmacı.

 

·        Federasyonun düzenlediği başka etkinlikler ya da programlar var mı?

·        Federasyon her yıl etkinlik programları yapıyor. Bu programda Kıbrıs içerisinde yapılacak etkinliklerin yanında Türkiye su sporları Federasyonunun düzenlediği etkinliklere de katılıyoruz. 23 Nisan şenlikleri içerisinde düzenlenen yarışlar, Dr. Fazıl Küçük yarışları, ilk-orta ve liseler arası yüzme yarışlar gibi…

 

·        Yüzme öğretmeni olmak isteyen biri sizden eğitim alabilir mi? Federasyonun böyle eğitim programları var mıdır?

·        Evet. Beden eğitimi mezunları veya yüzme kurs belgeleri olan biri bizden antrenörlük eğitimleri alabiliyor. Son günlerde yaptığımız eğitimler de var. Bunlardan biri cankurtaran eğitimiydi. Gürdal Mehmetcik tarafından yapılan teorik ve uygulamalı eğitime 12 kişi katılıp cankurtaran belgesi almaya hak kazanmışlardır. Ayrıca 25 kişiye de su sporları hakemi olmak üzere eğitim verilmiştir. Bir yüzme yarışı için toplam 25 hakeme ihtiyaç vardır. Yetiştirdiğimiz hakemler yeterli değildir. Eğitimlerimiz devam edecektir.

 

·        İçişleri bakanlığının 1993 yılında hazırlamış olduğu Plajların Kullanımı ve denetimi yasası diye bir yasa var. Bu yasada belirtilenler uygulanıyor mu sizce?  Özellikle madde 11. Cankurtaran bulundurma zorunluluğu?

·        Uygulandığını düşünmüyorum zaten bu kadar plaj ve havuzu olan bir ülkede sadece belgeli 12 tane cankurtaran vardır. Onlar da yeni eğitim almışlardır. Belki birkaç tane daha vardır ama yine de yeterli değildir. İçişleri bakanlığı yasayı yaptıktan sonra Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na devretmiştir. Bu yasaya ilişkin herhangi bir çalışma başlatıldığını duymadık. Bizim eğittiğimiz cankurtaranları turizm bakanlığı ile iş birliği yaparak tamamladık.

 

·        Su Sporları Federasyon olarak su sporlarının gelişmesi ve ilerlemesi için hedefleriniz nedir?

·        Öncelikle su sporlarının önemi ve yararları konusunda halkın bilinçlenmesini sağlamaktır hedefimiz. Federasyon olarak yapmakta olduğumuz bir çalışma var. Bu çalışmayı daha sonra milli eğitim bakanlığına sunacağız. Milli eğitim bakanlığına bağlı okullarda da yüzme derslerinin başlatılmasını sağlamak, bunun için de antrenörlük eğitimlerini beden eğitimi öğretmenlerine verebiliriz. Derslerini de Atatürk yüzme havuzunda yapabilirler. Bence her çocuk yüzme öğrenmeli, kendini korumak ve güvenle yüzmek için… Ayrıca su sporlarıyla ilgilenen çocuklarda gözlemlediğim disiplin ve saygılı oluşlarıdır. Kötü alışkanlıklardan uzak duruyorlar. Tüm ailelere tavsiyem Federasyona üye olan kulüpleri tercih etsinler ve çocuklarının yüzme öğrenmelerini sağlasınlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri