MİT'LER
Mircae Eliade:
"Mit, kutsal bir hikâyeyi anlatır;
en eski zamanda, “başlangıçtaki” masallara has zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır.
Bir başka deyişle Mit,
'Doğaüstü Varlıklar’ın başarıları sayesinde,
ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik yani Kozmos olsun,
isterse onun yalnızca bir parçası (sözgelimi bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı, bir kurum) olsun,
bir gerçekliğin nasıl hayata geçtiğini dile getirir.
Demek ki Mit, her zaman bir “yaratılış”ın hikâyesidir:
Bir şeyin nasıl yaratıldığını, nasıl var olmaya başladığını anlatır.
Mit ancak gerçekten olup bitmiş, tam anlamıyla ortaya çıkmış olan şeyden söz eder" diyor.
GELECEK YARATILIR
Demek ki;
insan için en anlamsal zaman "gelecek"tir...
Zira, insan geleceğe doğru yaşar...
İnsan kendini geleceğe uzanma eylemiyle "özne" yapar...
Tarihsellik de bu geleceğe atıfla anlam ve değer kazanır...
Çünkü geçmiş sadece bir materyaldir...
O materyali kullanarak, gelecek yapılandırılır ya da Mircae Eliade'nin altını çizdiği üzere: Yaratılır...
Kısacası değerli bir Mit,
Alternatif olarak kendini ortaya koyar!
Vaat eder ve yönlendirmeye çabalar...
Örneğin dini Mitler insanın nihai kurtuluşunun, dünyadalıktan çıkış,
ölüm olduğunu anlatır...
Yani dindar insana (homo religious) göre "öz olan" varoluştan önce gelir.
Ve "öz olan"a bir geriye dönüşle ulaşılır ki,
O geriye dönüş de ölümdür...
İyi-kötü, yukarı-aşağı, sağ-sol,
doğu-batı, dişi-eril, haz-acı,
açlık-tokluk ve daha pek çok karşıt ikilinin arasında tarif ederiz insanı ve yaşadıklarını...
Birbirini tanımlayan ve tamamlayan karşıtlıkların arasında...
İstek, sezgi, bilgi, anlam, farkındalık ve hedef gibi kavramlar ise hep bir "eksikliğe" atıfta bulunan kavramlardır...
Karar ve eylemlerimizin yüzlerce alternatifi olabilir ama;
"Çözümler" yeniyi gerektirir...
YENİ ŞEYLER
"Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağzım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..." demişti Hz. Mevlâna...
Barış süreçleri de çöker...
Çöker ama;
genel anlamda yakınlık ile ayrılık kutupları arasında devinen insanlarla yeniden kurgulanır...
Bu Ada statüko yükünden kurtularak, yeniliğe açılacak!
Uydurulan bir "iç" gerçekliğe devinen gençler,
bizler gibi sığınmayacak, göreceksiniz...
Sığınmayacaklar çünkü hiçbir yere ait olmamaya tahammül etmek,
"-Mış" gibi yaşamak zordur...
Bu düzene sığınan isimsiz kalmaya devam eder!