EDEBİ KAYGIYA DÜŞMEDEN… YAZMAK…

EDEBİ KAYGIYA DÜŞMEDEN… YAZMAK…

Neriman CAHİT

 

Bu günlerde yine oldukça kalın bir sis altında, kendi içime dönmek ve her şeyi değiştirmek istiyorum… Ama, sakin bir kafayla… Sakin bir sonuca ulaşarak… Bu duygum: “Ülkemiz, çevremiz ve dünyada” neredeyse her saniye artan ‘şiddet ve ölüm karşısında’ daha da artıyor…
Bu konularda ne yazılırsa yazılsın – yazarak, çok ileri gidil(e)meyeceğinin de farkındayım… Çünkü şiddete dayalı çözümler maalesef beklenen sonuca ulaştırmıyor hiçbir kişi ve örgütü…
Çünkü, çoğu – yine – şiddete dayalı çözüm üretiyor…

ÖRNEK Mİ…

Özellikle de erkeklerin yazdığı pek çok konu, şiddete dayalı çözümler öneriyor. Ör: Her türlü soruna – sonuçları ortada dururken – hala aynı davranışlar temelinde yaklaşılıyor…
Aslında, vitrine baktığınızda değişiklik çok, ancak, eski tarz bilim – kurgunun köşe taşları tamamen aynı gibi…
Avrupa – Amerika ya da en uzak Doğuyu alsanız dahi: Bugüne dek yaşanan eski tarz Bilim – Kurgunun, temel köşe taşları tamamen aynı gibi…
Siz istediğiniz kadar ‘NEŞE’ yönüne ağırlık vermeye çalışın… ‘KORKU’ her zaman yakın takibinizdedir…

 

***

Bütün bunların temelinde yine de: ‘Erkek Egemenliği’ var… Çünkü Dünya, ‘uzun, çok uzun bir süredir’ tamamen erkeklerin elinde kalmış olduğu için…
Savaşı okulda, öğretmenlerimizin bazıları: “İyi çocuklarla – kötü çocukların öyküsü” diye nitelerdi...
Ama, büyüyüp, düşünce sistemimizi genişlettikçe fark ettik ki: Her savaş ve başka felaketlerde: “Çehresiz Kitlelerin” başına yıkılıyordu her şey… ve, diyeti onlara ödetiyordu “Görünmez yasalar…”
KURALLARI KOYANLAR…
Maalesef, dünya kurulalı, kuralları koyanlar, çoğumuz pek fark etmese de bize sürekli: “yapay bir algı tarzı” dayatıyorlar…
Yerel, evcil vb. bir sürü de önsözle…

***

Bu konuda daha yapılacak çok araştırma ve yazılacak çok yazı olduğunun bilincindeyim ama bir yerden başlamalısınız ki işiniz yürüsün, deneyiminiz artsın…
Ama, bizim ülkemizde, kültürle ilgili o kadar az ve özensiz çalışmalar yapılıyor ki…
Bence yapılması gereken…
İşin en başına dönerek: “İçine itildiğimiz, “KÜLTÜREL DEĞİŞİMİ” çözümlemek ve onun sonucuna göre yeni çalışmalara ağırlık vermek…

***

Ve, unutmayalım…
En güzeli, edebi kaygıya düşmeden yazmak…
Kendine özgü bir ses… Ve,
Bir renk olarak…

----------------------------------------

BAZILARINA GÖRE…

  Küçük adamın yükselişi, maymunun ağaca çıkışına benzermiş. Yükseldikçe ‘kıçı’ daha çok görünürmüş…
• İlk koyunun geçtiği yerden, tüm koyunlar da geçermiş…
• Balık baştan kokarmış… Oysa, bazılarına göre: “Balığın, önce ‘kuyruğu’ kokmaya başlarmış.
• Geçmişi unutanlar, onu tekrar yaşamaya mahkûm olurlarmış…
• Bazılarına göre dünyada her şey, “paraya” bazılarına göreyse, “Aşk, acı ve ölüme” dayanırmış…
• Bazılarına göre Meclisin en muteber yerine bir boy aynası tutarak ‘içerisindekilerin bazılarının düştükleri ‘cüceliği’ göstermek gerekiyormuş…
• Bazılarına göre bizimkisi: “Yağma Hasan’ın Börekleri de tükenince… Tepsilerinin bile kapışıldığı bir ülke haline gelmiş!!!”
• Bazıları için ‘Toplumun vicdanının, sıkı Yönetim Mahkemesi’nde birer dava açmasının artık zamanı gelmiş hatta geçiyormuş bile!!!)
• İngiliz’e göre: “İngiltere’nin dostu ve düşmanları yok… Sadece, çıkarları varmış!!!
Desenize: Tüm Dünya İngilizleşmiş durumda!
• Bilgenin biri ‘cepçi ve lüpçü’ politikacılardan çektiğimiz artık yeter!!! Diyecek bir ses bin ses, onbin ses gerek ki kurtulalım demiş…
• Bazılarına göre ‘kadının’ yaşam boyu bildiği tek baş kaldırış, sadece ağlamakmış!!!
• Toplumun yararına çalışacak yeni yeni isimler de var. Öterlerse, ne güzel düdük, değil mi?
• Beni artık duymaktan yorulduğum bir sözü tekrarlayan bir arkadaş var: “Biz EŞEK olduktan sonra sırtımıza kim semer vurursa vursun der durur. Der durur… Gel, çare düşünelim der demez de… Yok olur!!!

----------------------------------------

KABAK TATLISI…

Okumaktan, düşünmekten, dinlemekten yoruldunuz her halde. Hade gelin bu tatlı tarifini deneyin de, biraz dinlenip, nefes alın…
Kabak Tatlısı:
2. kg. bal kabağı, 2.5 su bardağı şeker, 1 su bardağı ceviz ya da fındık içi.
Yapılışı: Kabak dilimlenip soyulur. Çekirdekleri çıkarılıp iki parmak ya da sizin uygun gördüğünüz genişlikte doğranıp yıkanır. Normal ya da düdüklü tencerede bir kat kabak, bir kat şeker dizilip bir gece ya da 4-5 saat bekletilir. Sonra düdüklüye yarım kahve fincanı su koyup orta ateşte pişirilir. Soğuyunca, üzerine fındık veya ceviz içi serpilir. Şurup koyulaşıncaya kadar biraz da ağzı açık kaynatılabilir.

Dergiler Haberleri