İnsan ticareti sorunu gittikçe artan bir biçimde kamuoyu gündeminde yer edinmektedir. Konu genellikle politika yapıcılar tarafından ve ağırlıklı olarak da güvenlik perspektifi ile ele alınan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktaysa da, son dönemlerde konuyu çeşitli düzlemlerde ele alan akademik çalışmaların da artmakta olduğunu görmekteyiz.
İnsan ticareti ile mücadelenin salt güvenlik meselesine indirgenmesinin, devletlerin egemenlik icra etme ibarelerinden biri olarak kodlanan sınır koruma kaygılarının bir sonucu olduğunu iddia etmek mümkündür. Aynı şekilde, küreselleşmenin sermaye piyasasına ilişkin getirileri üzerinden güzellemeler yapılırken, küresel sermayenin ucuz emeğin sömürüsüne duyduğu ihtiyaç ve bunun insan ticareti mefhumu ile sıkı bağlantısının ise es geçildiği söylenebilir.
Baskın olarak güvenlik söylemi içerisine sıkıştırılan insan ticareti konusu, öncelikle bir insan hakkı ihlalidir ve doğası gereği konuya insani açıdan yaklaşma gerekliliği kaçınılmazdır. Bu noktada, insan ticareti meselesini tek boyutlu ve tek bir ölçekte ele almanın mümkün olmadığının, mevzunun aynı zamanda ve çeşitli boyutlarda hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyolojik veçhelerinin olduğunun altının çizilmesi gerekmektedir.
GaiLe’nin bu özel sayısı ile Kıbrıs’ın kuzeyinde yeni yeni tartışılmaya başlayan bu meseleyi farklı bakış açılarıyla ortaya koyarak önümüzdeki dönem tartışmaları için bir referans noktası oluşturmayı hedefledik. Bir yandan ana akım bakış açılarıyla var olan durumu ortaya koyarken, eş zamanlı olarak eleştirel biçimde de konuyu ele almaktan geri durmamaya çalıştık. İnsan ticareti mevzuunu hem ana akım hem de eleştirel bakış ile ortaya koyarken, gailemiz tartışmanın sadece sistematik problemlerin altının çizilmesi ile sınırlı kalmamasıydı. Meselenin insani boyutunun bilincinde olarak, bütünlüklü çözüm önerilerinin yanında, iyileştirici reformlar ve uygulamaların da ön plana çıkarılmasına çalıştık.
İnsan ticareti sorununu tartışmaya bir başlangıç olarak gördüğümüz bu sayı dahilinde, öncelikle insan ticareti ile ilgili kısa bir bilgi verilmiştir. Meltem Hamit tarafından hazırlanan kısa bilgi notunda, insan ticaretinin uluslararası hukuk bağlamında tanımı ortaya koyuldu. Aynı zamanda insan ticaretinin göçmen kaçakçılığı ile farklılıklarına, meselenin kendine özgü tarafları ile konunun sınır güvenlik politikaları, cinsel kimlik ve kapitalizm ile olan ilişkisi de değinilen noktalar arasında. Tegiye Birey, “‘İnsan Ticareti’ Söyleminin Bileşenleri: Yapımlar ve Çarpıtmalar” başlıklı yazısında, devletin insan ticaretindeki rolünü, kapitalist ilişkilerin etkisi ve tüm bunların toplumsal cinsiyet rolleri üzerine olan etkilerini eleştirel olarak ele alıyor. Birey, konuyla ilgili oldukça çarpıcı sorularla meselenin kökenlerine ve konuya ilişkin ikircikli yaklaşımlara dair de okuyucuyu düşünmeye çağırıyor. Meltem Ersan ise yazısında insan ticareti ile mücadele konusunda uygulanabilir politikaları incelerken, işbirliği ve ortaklıkların önemini vurguluyor. Ersan, Türkiye’deki deneyimleri ortaya koyarken, Kıbrıs’ın Kuzeyi ile Türkiye arasındaki insan ticaretindeki geçişlere de vurgu yapıyor. Hanife Aliefendioğlu feminist bir gazeteci ve insan hakları aktivisti olan Lydia Cacho’nun yazdığı Kölelik A.Ş kitabını tanıtıyor ve Cacho’nun insan ticareti ile ilgili deneyimlerini paylaşıyor. Aliefendioğlu, kapitalizmin insan ticaretinde nasıl tetikleyici bir rol oynadığını ortaya koyarken, insan ticaretine karşı bireysel mücadele yöntemlerine yönelik yazarın önerilerine de ayrıca yer veriyor. Son olarak, bu özel sayıda ABD 2014 Dünya İnsan Ticareti Raporu’nda Kıbrıs’ın kuzeyindeki koşullarla ilgili bölümün Türkçe çevirisine rapordaki hususların kamuoyuna daha erişebilir olması amacıyla yer verdik. Rapor, Kıbrıs’ın kuzeyini “Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölge” olarak ele alırken, insan ticareti ve zorla çalıştırma koşulları hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. Tüm ülkelerin değerlendirildiği bu raporda, Kıbrıs’ın kuzeyi insan ticareti konusunda Aşama 3’ün altında sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmada yer alan diğer ülkeler ise Cezayir, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Küba, Ekvator Ginesi, Eritre, Gambiya, Gine Bissau, İran, Kuzey Kore, Malezya, Moritanya, Papua Yeni Gine, Rusya, Suudi Arabistan, Suriye, Tayland, Özbekistan, Venezuela, Yemen ve Zimbabve’dir.
Kuzey Kıbrıs’ta insan ticareti ile ilgili olarak birçok detaylı çalışmanın yapılmasının gerekli olduğu açıktır. Bu noktada, gaiLe tarafından hazırlanan bu sayı, daha özlü çalışmalar yapılmasını teşvik etmek için bir ilk adım olarak görülebilir. Farkındalık yaratılmasına katkı sağlayabildiğimiz bir sayı olduğunu umut ediyor, her bireyi insan ticareti konusunda sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Meltem Hamit