Cansu Nazlı
cansunazli@yahoo.com
Temel sorun kişinin kendi kimliğini ve kendi kültürüne, toplumuna ve tarihine ilişkin gerçekleri diğer kimlikler, kültürler ve halkların gerçekliğiyle nasıl uzlaştıracağıdır. Bu, kişinin tercihini zaten kendisinin olandan yana yapmasıyla asla çözülemeyecek bir sorundur: "Bizim" kültürümüzün ihtişamı ya da "bizim" tarihimizdeki zaferler yüzünden şişinmek entelektüelin enerji harcamasına değmez; hele birçok toplumun hiçbir formüle indirgenemeyecek ölçüde farklı ırklardan ve tarihlerden oluştuğu günümüzde hiç değmez.
Burada göstermeye çalıştığım gibi, entelektüellerin temsil eylemlerini gerçekleştirdikleri kamusal alan aşırı karmaşık bir niteliktedir ve rahatsız edici özellikler içerir; fakat, ancak entelektüelin, milletler ve bireyler arasında farklar olmasına izin verirken aynı zamanda bu farkları gizli hiyerarşilere, tercihlere ve değerlendirmelere tâbi tutmayan bir adalet ve hakkaniyet kavrayışına sarsılmaz bir inanç duyması halinde, bu alana etkili bir müdahalede bulunmanın bir anlamı olabilir. Bugün herkes için eşitlikten ve uyumdan dem vuran liberal dili kullanmayan yok. Entelektüelin sorunu ise bu kavramları, eşitlik ve adalet lâfları ile o kadar da hoş olmayan gerçeklik arasındaki uçurumun son derece büyük olduğu fiili durumlarla ilişkilendirmektir.