"EFENDİ"...

Mehmet Çağlar

Robinson Crusoe ...

Birçoğumuzun okuduğu ya da bildiği bu romanı, Rehber Ansiklopedisi'nin aşağıdaki özet anlatımı ile anımsayalım:

"Hikâyede Robinson'un bulunduğu gemi fırtına sebebiyle kayalara çarparak parçalanır. Fırtınadan kurtulan tek kişi olarak Robinson'un, çıktığı ıssız bir adadaki hayatı anlatılır...
Robinson Crusoe, adaya çıktığı ilk günlerde, adadan kurtulma ümidiyle yaşar. Bir süre sonra, ömrünü tek başına burada geçirmek mecburiyetinde olduğunu anlar.
Tam yirmi dört yıl, yalnızlığa ve tabiata karşı mücadele verir. Yirmi dört yıl sonra, adaya gelen bir takım vahşi insanlarla karşılaşır ve ellerindeki esirlerden birini kurtarır.
Kurtardığı esire “Cuma” (Friday) ismini verir.
Cuma, siyah renkli bir insandır ve kendini o vahşi insanların elinden kurtaran Robinson'un adada sadık bir kölesi olur.
Ona sıkı sıkıya bağlanarak, neredeyse yaşama dair her şeyi ondan öğrenir.
Robinson'dan ingilizce konuşmayı da öğrenir.
Beraber geçirdikleri dört yıldan sonra, Robinson, ada yakınlarında demirlemiş bir İngiliz gemisine binerek, neredeyse otuz yıl sonra memleketine kavuşur. "
İnternetten okuduğum bazı yorumlarda özetle şunlar ifade edilmektedir:
"Romanda, Robinson Crusoe, batı toplumunun kültürünü temsil eden ve bu kültüre uygun her türlü insanlık vasıflarına sahip, çok yönlü bir kişidir. Medeni hasletlere sahip, çeşitli aletler ve araçlar yapan ve kullanan, becerikli birisi olarak anlatılmaktadır. 

O tarihlerde yeni başlayan batı sömürgeciliğini haklı çıkarmak maksadına yönelik bir zihniyetle yazılıp, batılıların diğer toplumlara medeniyet getirdiklerini, ekonomik, dini ve ahlâki değerlerinin daha yüksek olduğunu anlatmak istemektedir." 

 Ama, Robinson Crusoe ile ilgili bence en önemli soruyu Engels sorar. Engels: "neden aynı adada sadece iki kişilerken, Robinson Crusoe, Cuma’nın efendisi olabiliyor? 
Burada "efendiyi" belirleyen nedir?" diye kritik yapmıştır...

Kaza ve kader midir "efendi" ve "köle" olmayı belirleyen?
Yoksa! Alet yapma ve kullanma becerisi midir? (Oysa, birlikte geçirdikleri 2 yılın sonunda, Cuma da en az Robinson gibi alet yapabiliyordu!...)
Belki de ahlâki değerler midir "efendi" ve "köle" olmayı belirleyen...
Gerçekten de nedir "Efendi" olmayı belirleyen ve temellendiren ?

 Cuma, olayları yargılayıp değerlendirmez ki bunun nedeni muhtemelen kendini koruma çabasıdır.
Çünkü o güne değin yaşadığı bütün bir ömür, korku duymaya şartlandırılmıştır...
Cuma için bu zorluğu yaratan, nedensel ilişkileri bilmemektir!
Korku, kesin olmayan bir şeyin hayali ile meydana gelen, bir umutsuzluk halidir...

 Engels'in de sorguladığı gibi,
Cuma, başlangıçta bilgisizliğe ve korkuya dayalı bir önyargıya sahiptir. Bu anlaşılırdır, ama...;
Aradan 4 yıl geçtikten sonra,
Yani Cuma silah kullanmayı, alet yapmayı öğrenince, neden halâ "efendi-köle" ilişkisini sürdürmüştür?!
Oysa ki, tam da burada, önünde bir seçim vardır...
Nedir o seçim?
Eylemde bulunmak!

 Peki, neden eyleme geçmiyor Cuma? Çünkü, itaat her zaman için bir bağımlılık halini alır.
Robinson ise, insan ilişkilerini, kendi doğasının özüne yararlı olacak biçimde ve uygun olarak kurmaya çalışır. 
Burada "efendi" yi belirleyen aktarımdır...
 
Robinson, Cuma kimliğini ve mülkiyetini kurma, çıkar ve egemenlik biçimine dönüştürme kudretine fazlasıyla sahiptir.
Bu durumda da oldukça açıktır ki, "Efendi" kendini başkalarına aktarandır...