Kutlay Erk güzel yazdı. Her zaman olduğu gibi etrafta “şehir efsaneleri” dolaşıyor. Koalisyon, geniş tabanlı koalisyon ya da yeni parti girişimi sohbetleri aldı başını gidiyor.
Biz Kıbrıslı Türklerin gerçeğin kendisinden öte inanmak istediğimiz, çoğu kez bilinçsiz başka “birileri”ninse bilinçli olarak yaydıkları, kullandıkları doğruluğu büyük ölçüde şüpheli, uydurma söylentilerdir bunlar.
Açık yazmakta yarar var ki, en azından yol alabilelim.
Siyasetin gerçekler ve ilkeler üzerinden yapılmasıdır değerli olan. Elbette tartışma, değerlendirme, yorum olacaktır. Kişiler çeşitli ön kabullerle, yakıştırmalar, yaklaşımlar ve sonuçlar üreten senaryolar üzerinde fikir yürütecektir. Ama her kim olursa olsun, ilkeler olmadan yapılan siyasetin, (örneğin bugün UBP’nin yaptığı gibi) bir kurum olarak siyasetin bütününü olumsuz etkilediği, güvensizlik ürettiği ortadadır. Seçime girerken ortaya koyduğunuz fikirler bütünü, seçim ve hükümet programı ile icraatlarınız örtüşmez ve siz hala daha hükümet etmeye devam ederseniz, ortaya çıkan siyasi tahribat büyük olur. Ancak bu tahribatın büyük sorumlusunun da o hükümete oy ve destek veren seçmen olduğunu bilmek gerekir. Hesap sorması, denetlemesi ve sorgulaması gereken ise öncelikle o partiye destek ve oy vermiş olan seçmen kitlesidir. Demokratik meşruluk öncelikle bu tür bir demokrasi bilincine sahip vatandaşlar tarafından sorgulanmalı, sağlanmalıdır. Bizim bugün yaşadığımız demokratik meşruluk zedelenmesinin kaynağı tam da budur.
Siyasi partiler, fikir kulübü değildirler elbette. Farklı fikirler çeşitli partilerin içerisinde tartışılabilir, bunlar kamuoyuna da yansıyabilir. Ancak siyasi bir projeye dönüşmemiş ve yetkililer tarafından açıklanmamış çeşitli fikirlerin varlığını ve içeriğini, yazarın kendi özelinde değerlendirmek ve genele mal etmemek gerekir. Dolayısıyla özellikle katı ideolojik bir duruş sergilemeyen siyasi partilerde her zaman bağlayıcı olan, esas olan siyasi parti programı, tezleri ve onaylanmış projeleridir.
Özgürlükçü Sosyalist bir Parti olan CTP’nin bugün temel önceliği, Kıbrıslı Türk halkının varlığı, kimliği ve adanın efendisi yani karar vericisi olmasıdır. Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ta adil bir barış yani dünyaya entegrasyona yönelik hedefi ise partimizin temel varlık nedenidir. Sürekli ve kararlı bir barış mücadelesine paralel, yangın yerine dönmüş evimizdeki yangını hem söndürmek hem de yaşanabilir kılmak, günlük hayatımızda, çalıştığımız, nefes aldığımız ortamda mutlu olmak, çocuklarımıza iyi bir gelişme ortamı yaratmak görevimizdir. Bu görevi toplumun sadece belli bir kesimi ile değil olabildiğince geniş bir kesimi ile gerçekleştirmeye çalışmak hassasiyet gösterdiğimiz bir konudur.
Biz, geleneğimiz, ilkelerimiz ve tezlerimizin bize açtığı yolda, özgüven sahibi, kararlı, etkili bir mücadele içerisinde olmak için varız.
Kıbrıslı Türklerin varlığını tehlikeye atacak, göçü artıracak, adaya nüfus aktarımına yol açacak, ekonomik varlıklarımızı peşkeş çekecek hiçbir projenin içerisinde olmayacağız. Ve hiç kimse de buna bizi zorlayamaz.
Kim ne derse desin!
CTP bu Kıbrıslı Türk halkının vicdanıdır. Ortak aklı, ilkeleri, tezleri ve güçlü hafızası ile ilkesizlik ve siyasi ahlaksızlığa asla onay vermez.
Her hal ve koşulda hükümette bulunmayı ise kim ne hayal ederse etsin, ne söylerse söylesin bugüne dek olmadığı gibi bundan sonra da kabul etmeyecektir.
Not: Bugünden itibaren, pazartesi, çarşamba ve cuma olmak üzere, haftada üç gün sizlerle olacağım.