Egemen eşit Türkiye malı!

Serhat İncirli

Ersin Tatar Londra’ya gitmişti ya!

Eminim, askerlik sıkıntısı ile ilgili olarak da kendisine şikayetler gelmiştir!

-*-*-

Gençlerimiz, bu illet sıkıntı nedeniyle ülkeye gelemiyor!

Bırakın, bir gün gelirse, yerleşirse, yapsın görevin yahu!

Diyeceğim yok!

-*-*-

Haaa bir takvim yılında 120 gün falan; ne gerek var!

-*-*-

Bırakın, Ersin beyin bizzat kendisi gibi, eğer yerleşecekse bir gün, bedelini ödesin!

Evet gençlerimiz Kıbrıs’a gelemiyor!

Kimisi hiç bir şey bilmeden, ne olur ne olmaz diye gelmiyor!

Kimisi, asker kaçağı durumuna düştü!

Kısacası, şu anda bu sorun vardır ve ne yazık ki bu sorunu çözecek irade, “KKTC’nin seçilmişlerinde” değildir!

-*-*-

Geçiş kapıları!

Bre aman zaman, daha çok kapı açın!

-*-*-

Günün sonunda, herkes, daha çok kapı açılması konusunda hemfikirdir!

En milliyetçimiz bile “açın be gavollem” noktasındadır!

Ama acıdır, bu konuda da yetkili “bizim efendiler” değildir!

-*-*-

Milliyetçi köşe yazarı bir ağabeyim dünkü yazısında, “Ercan’ın ve Mağusa Limanı’nın iyileştirilmesi için görüş belirten TC Büyükelçisi’ne laf söylerler ama İngiliz Yüksek Komisere söylemezler” diye ilginç bir suçlama getirdi!

-*-*-

Be abi; İngiliz tabii ki sussun!

Ama adam görüş belirtiyor!

Talimat vermiyor!

Görüşünü beğenmezsen, “beğenmedim, f... off” dersin, olur biter!

-*-*-

Ama TC’nin Büyükelçisi, “talimat” yağdırıyor, sen de farkındasın!

Haaaa “yağdırmasın mı?”

Ne münasebet, “devlet, sizin devletiniz ve koruma, yüceltme iddiasında olan sizsiniz” de, dokunmuyor mu “egemen eşitlik kompleksinize”?

Mesele budur!

-*-*-

Elektrikte sıkıntılar var!

Bu sıkıntıları, illa ki Türkiye’den bir şirkete aşırı dozda kazanç sağlamakla mı çözeceğiz?

Ercan açıldıydı, açılmadıydı!

Bu konuyu, illa ki ilgili şirkete büyük kazançlar sağlayarak mı halledeceğiz?

Budur işte mesele!

-*-*-

Niyazi Kızılyürek’in oğlunun başına gelenleri sevgili Cenk Mutluyakalı dünkü yazısında anlattı...

Benzer sorun, 18 yaşına gelmiş ve yurt dışında yaşayan her gencimiz için geçerlidir...

Çözün!

“Çözemeyiz... Komutanlarla konuşmamız lazım...”

-*-*-

İki kapı daha açın!

“Açamayız... Komutanlar acaba ne der!”...

-*-*-

Haaaa; çıkın, mertçe, adam gibi, kadın gibi, dürüst bir taleple deyin ki, “... Kuzey Kıbrıs Türkiye’nindir, hayırlı olsun!”...

Evet çıkın, en azından bunu savunun!

E bunu da savunmuyorsunuz!

Sonra hiç utanmadan, “egemen eşit bir devletimiz var” dediğinizde, kendi kendinizle alay ettiğinizin, tüm Dünya’nın size güldüğünün de farkındasınız umarım...

Nasıl bir kafa yapınız varsa, hiç aldırış etmiyorsunuz!

-*-*-

Eşeğe saygısı gereği, birlikte fotoğraf çektirirken önünü ilikleyen cumhurbaşkanınız gibisiniz...

Saf görünüyorsunuz!

Ne diyeyim ki!

Ama saf ve iyi niyetli değilsiniz, bundan eminim!

Belki aşırı komiksiniz!


Külliyeyi KKTC’yi tanımayan Rumlar mı yapıyor?

Şu saatten şu saate kadar, sağlık gerekçesi ile güneş altında çalışmak yasaktır!

Kim dedi?

KKTC Devleti dedi!

Peki, bu devlet kararına ya da kuralına uyuldu mu?

Genelde uyuldu!

Ama Külliye inşaatında uyulmadı!

Peki neden?

Rum – Yunan İkilisi işte!

Devletimizi de devletimizin de kurallarına uymuyorlar!

Cauuuuv!

-*-*-

Haaa yasal izinlerdi, imza yetkisiydi falan mı?

Ne gereği var canım!

Yapın!

-*-*-

Karşı çıkanlar mı?

Onların hepsi hain ve Rumcudur!

Cauuuuv!


Ergün Olgun’un ardından...

Ergün Olgun emekliye ayrılacağını açıkladı...

Saygı duyuyorum...

-*-*-

Efendim, bu basit bir emeklilik kararı mıdır?

Öyle bile olsa, Ergün Olgun’un varlığından rahatsız olup, hatta O’nu yeterince “Türk milliyetçisi ve KKTC’ci bulmayıp” sürekli saldıranlar vardı!

-*-*-

Ve Ersin Tatar, Ergün Olgun’u da koruyamadı!

Korumadı!

Olgun’a günübirlik hakaret edenlere, saygısızlık edenlere “dur” diyemedi!

“Ergün bey çok değerli, çok bilgili, çok tecrübeli bir ağabeyimizdir, tüm görüşleri, tüm savundukları, benim ve Anavatan Türkiye’nin de savunduklarıdır” diyemedi!

-*-*-

Ve Ergün bey gitti...

Şimdi, Cumhurbaşkanlığı’nda, aynı faşist grubun çiğ çiğ yediği iki makam; sözcü ve müzakereci yoktur!

Ve onları atayan, koruması gereken Cumhurbaşkanı’nın tek derdi, sosyal medyada saçma sapan fotoğraflar paylaşmaktır!

Adamın hiç bir şey umurunda bile değildir!

Yeter ki orada otursun!

Tek yaptığı da bu zaten!

Oturuyor, fotoğraf çektiriyor, paylaşıyor, arada bir don almak için İngiltere’ye, “Sayın Cumhurbaşkanım” ifadesini işitmek için de Türkiye’de panayır panayır, köy köy gezmeye gidiyor!


Güney Bulgaristan'ın dağlarında yükselen bir büyük direk... Bayrak direği... Bulgaristan, AB'nin en fakir ülkesi ama en yüksek bayrak direğinin de sahibi... KKTC mi? En büyük bayrak bizde! Bulgaristan avucunu yalasın! Demek ki neymiş? En corrupt, en yoksul, en zavallısınız ama bayrak maşallah! Demek ki neymiş? Bol rüşvet, bol mafya, bol kirlilik; ört bayrakla!