“Kolej sınavları olmasaydı” dedim.
“Ve hiç kimse sınava girmese, herkes okuluna devam etsiydi…”
Kolej Sınavı’nın “harika çocukları”ndan biriyle konuşuyordum.
Yanıtıyla sarsıldım.
“Sınavlar olmasa biz hangi okula giderdik?”
Fark ettim ki “sınavsız bir eğitim”i tahayyül dahi edemiyor.
***
Bu röportaj beni çok etkiledi.
Heyecanlandım.
Eğer yayınlasaydım, eğitim sistemine dair tartışmaların belki de yönü değişecekti.
Ancak yayınlayamıyorum.
Çünkü görüşme sonrasında aile aradı ve “istemiyoruz” dedi.
Oysa tüm röportaj boyunca birlikteydik.
Benim kadar onlar da şaşırmıştı.
Sonrasında…
“Sistemi bizim çocuğumuz üzerinden sorgulamayınız” dediler.
Onlar da bu başarının “gururunu” yaşamak istiyordu.
Elbette ailenin izni olmadan, 11 yaşındaki bir çocukla yaptığım röportajı yayınlayamazdım.
***
“Mutlu bir evlat”ın en önemli başarı olduğunu fark ettiğimiz gün sistemi daha rahat sorgulayacağız.
Çünkü ismine “eğitim” denen bu ucubede, ana babalar “kendi seçtikleri mutluluk” adına çocuklarını istemeden “mağdur” ediyorlar.
Ana babalar yarışıyor.
Kimi eğitimciler bu yarışı bir “gelir kapısı”na dönüştürüyor.
Ve çocuklar…
Yeni nesil ifadeyle, hayatta kalıyor.
***
- Kolej sınavları olmasaydı…
- Nasıl yani… Sınav yokken…
-Tercihi sen yapacaksın…
-Sınav olmasa hangi okula gideceğiz?
-İstediğin okula gidebilirsin…
-Eğer sınav olmazsa, o zaman Suat Günsel bursu olmayacak mı?
-Devlet okullarına da gidebilirsin. Ne fark eder?
-O yarım gün!
…
Daha yazacaklarım var…
Daha konuştuklarımız…
Pazartesi’ne!..