“Geçmiş Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın çıkmış olduğu ihalelerin tamamını, listeleyerek halk ile paylaşacağız. Bütün halk ihaleleri kimlerin, kaç para karşılığında aldığını görsün istiyoruz. Herhangi bir yanlışın halk tarafından tespit edilmesi karşısında, vatandaşlarımızın bizlere müracaat etmesini talep ediyoruz. “
“Mevcut süremiz oldukça sınırlı bir süre. Bu nedenle önceliği acil giderilmesi gereken sorunlara ve eğitim döneminin hazırlığına veriyoruz. Kitapların basımlarını hızlandırdık, ancak içeriklerini kontrol edemedik. Biz eğitim dönemine hazırlanalım, yeni hükümet devamını getirir.”
YENİDÜZEN ÖZEL
Kurulan geçici hükümetin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Asım İdris, mevcut hükümet dönemi içerisinde yapacakları icraatları açıkladı. Kanal Sim’de Sami Özuslu’nun hazırlayıp sunduğu Radyo Gazetesi Programı’na katılan İdris, Özuslu’nun sorularını yanıtladı. Öncelikli hedefin Eylül ayında başlayacak olan yeni eğitim yılı için hazırlıkların tamamlanması olduğunu belirten İdris, şeffaflık konusundaki kararlılıklarının da altını çizdi.
Mersine yapılan on altı kişilik kafilenin ziyareti neden iptal edildi?
Bakanlık görevine geldiğimiz zaman ilk olarak, yurtdışı ziyaretlerini ele aldık. Bakanlık olarak bu konularda kısıtlamaya gitme kararı aldık. Gençlerin önünü tıkamayacak şekilde, bu ziyaretlere temkinli yaklaşma kararı aldık. Bu kararı alırken de, konunun bakanlık içerisinde kalmasını hedefledik ancak; konu duyuldu. Ayrıca söz konusu davetin resmi bir şekilde yapılmadığı ve basında yer aldığı gibi önceki bakanın onayladığı bir davet olmadığını da belirtmek isterim. Tabi genel olarak yurtdışı gezilerinde bir filtre uygulamamız mevcuttur. Örnek olarak Filistin’de gerçekleştirilecek olan ve iş insanlarının kaynaşmalarını hedefleyen bir ziyarete, iştirak etmeme kararı aldık.
Türk ve Rum Spor Federasyonları’nın yaptığı görüşmeler ile ilgili önünüze bir bilgi geldi mi?
Spor Dairesi ile toplantımızı, Bakanlar Kurulu sonrasına aldığımız için bu konuda henüz bir bilgi önümüze gelmedi. Cuma günü yapılacak toplantıda gerekli bilgileri edineceğiz. Ancak biz hükümet programında, tüm federasyonların Uluslararası alanlara açılmaları ile ilgili alınacak her karara, teşvik sağlamak yönünde bir yön çizeceğimiz yönünde bir prensip belirledik.
KKTC sporcularının Türkiye’deki Uluslararası spor organizasyonlarına katılamaması konusu nasıl çözülebilir?
Bu konu Uluslararası hukuk ile alakalı bir konudur. Toplumlar ve ülkeler, Uluslararası hukukun dışında çözümler üretmekte sıkıntı yaşarlar. Bizim durumumuz da bu şekilde değerlendirilmelidir. Eğer ülke bu Uluslar arası hukukun içerisinde yer alabilirse, konu çözülebilir. Aksi taktirde konu sürekli geçici by pass şeklinde ele alınacaktır. Ya başka bir bayrağın altında katılım yaşanacak, ya da Güney’in sürekli engellerin maruz kalınacaktır. Bence gerçek ve kalıcı çözüm, adadaki çözümle birlikte sağlanabilir. Diğer çözüm önerileri, geçici, anlık ve Güney’in gözünden kaçanlar olarak kabul edilmelidir. Sporda ambargonun doğru bir şey olmadığı yönünde düşünüyorum. Ancak bu tür konularda esneklik sağlamak ta, güç isteyen bir şeydir. Örneğin ABD, başka bir ülkeye demokrasi taşıyacağını öne sürerek, Uluslar arası hukuk kurallını esnetebiliyor ve güç kullanabiliyor. Fakat bizim ülke olarak böyle bir gücümüz de yok.
Uzun süreli bir bakanlık döneminiz söz konusu olsa, Fenerbahçe – Kaymaklı maçının bu ülkede yapılması yönünde bir girişimde bulunur muydunuz?
Yalnızca Türkiye’deki değil, diğer ülkelerin de federasyonları ile ikili temaslar kurulabilir. Ancak bilinen, bizi tanıyan ülkenin Türkiye olduğudur. Dolayısı ile tanımanın gereklerini de yerine getirmesi gereken ülke, yine Türkiye’dir. Ancak Türkiye’de bu tanımanın gereklerini yerine getiremiyor. Açıkçası getirebileceklerine de pek inancım yoktur. Bu konuda gerçekçi olup, halkı aldatmamak gerekir.
Bakanlığınız Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak adlandırılıyor ancak; genelde genlik ve spor ikinci planda kalıyor…
Benim tespit ettiğim noktaya göre, eğitim ile gençlik ve sporun bir arada olması, sıkıntılı bir bakanlık yaratıyor. En azından kısa dönem için… Çünkü çok fazla faaliyet, kalem ve atılması gereken adım var. Bu gün futbol ve diğer kulüpler, sahalar, elektrik sorunları mevcut. Federasyonlar birbirleri ile kavgalı bir durumda. Yani sadece bu konular ile yirmi dört değil, kırk sekiz saat uğraşmak gerekiyor.
Öğrenci burslarının uzun zamandır yatmaması konusu bilginizde mi?
Dün konu ile ilgili daireden aldığımız raporlara göre, Mayıs ayına kadar olan bursların yattığını görüyoruz. Yalnızca Haziran ayına ait 1 milyon 839 bin TL’lik burslar yatmadı. Bu bursların ne zaman yatacağı ile ilgili önümüzdeki günlerde detaylı bilgi vereceğiz. Bunun yanında vatandaşlar bizlere info@mebnet.net adresinden, her türlü konuda başvurabilir ve bilgi de verebilirler. Bursların zamanlamaları ile ilgili olarak, zaman zaman sıkıntılar yaşandığını hepimiz biliyoruz. Buda zaman zaman maliye ve iç teşkilat çalışmaları ile ilgili sebeplerden kaynaklanabiliyor. Bu tabi ki doğru bir şey değil ancak; sağlıklı bir ekonomiye sahip olmayışımız, zaman zaman bu tür konuların yaşanmasına sebep olabiliyor. Burslar konusundaki esas sıkıntı, yapılan beyanların ciddi denetimlere tabi tutulamamasından kaynaklanan, haksız burs talepleri olarak görülüyor. Bu yönde birçok şikayet alıyoruz. Gözün gördüğünü kayıtlar söylemiyor ve bu kez de haksız burs iddiaları ortaya çıkıyor. Bu konuyu, sahip olduğumuz kısa süre içerisinde çözebileceğimize inanmıyorum.
Bakanlığa başladığınız gün sendikaların yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sendikaların yapmış oldukları açıklamaların, bu güne kadar görmüş oldukları muamele nedeni ile gerçekleştirildiğine inanıyorum. Bu yönde bir tedbir almak ve bizlerin de bu sorunlara eğilmemizi sağlamak için böyle bir açıklama yapıldığını düşünüyorum. Ben bakanlığı devir alır almaz daire müdürleri ile görüştüm ve ilk iş olarak sendikalar ile toplantı ayarladım. Bu bizler için büyük bir bunca zamandır sendika ve bakanlık arasındaki kavgayı çözmek ve birlikte hareketle gerekli işleri yapmak yönünde, önemli bir fırsattır.
Bu kısa sürede eğitim ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Bu kısa dönemde dahi ilk izlenimim, çok şeyin yapılabileceği yönünde olmuştur. “Bu memlekette hiçbir şey olmaz” söyleminin aksine, birçok şeyin yapılabileceğine inanmaktayım. Tek sıkıntımız, görüş ayrılıklarından kaynaklanan ve bakanlık personeli ile bizler arasında kurulan mesafedir. Bu da işleyişi yavaşlatıyor. Bu dönem için ilk hedef, Eylül ayı içerisinde açılacak olan okullar ile ilgili çalışmalardır. Bunun hazırlığı içerisinde de kitap, bina hazırlıkları, yer değiştirmeler ve eksik kadroları giderme konusu bulunmaktadır. Bizim temel hazırlığımız da bu yönde olacaktır. Bu çalışmalar ile ilgili de sendikalar ile görüştük ve tüzük ne derse bu yönde çalışmalarımızı yürüteceğimizi belirttik. Geçmişte yapılan bir takım eksik uygulamalar varsa bunları tamamlarız ancak; geçmişte yapılan hatalar varsa, kimse kusura bakmasın, geçmişin hatalarına bu günü kurban etmeyeceğiz. Yalnız maalesef önümüzde seçim yasakları gibi bir problem var. Biz gerekli hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Ancak seçim yasakları sebebi ile öğretmen münhal ve atamalarında, gecikmenin kaçınılmaz olduğu ortadadır. Bu bizler için ciddi bir sıkıntıdır. Ben bu konuda yapılabilecek alternatif bir uygulama var mı diye, Sayıştaylığa başvuruda bulunacağım.
Kaç kişilik personel açığı bulunuyor?
Açıkçası bu konuda tam bir sayı vermek, şu an için mümkün değildir. Henüz yer değiştirmeler yapılmadı. Okullara kayıt yapılacak öğrenci sayısı netleşmedi. Tüm bunlar yapıldıktan sonra net bir rakam verebileceğiz. Ayrıca merkez okullara kayma konusu da ciddi bir sıkıntı. Bu kayma nedeni ile merkez okullarımız sayıca şişerken, diğer okullarda ise az öğrenci kalması durumu da, net personel ihtiyacı konusunda çelişki yaratıyor
Kuran kursları ile ilgili durum nedir?
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki; bizler geçici bir hükümetiz. Bu kısa süre içerisinde almış olduğumuz görevleri, sağ salim bir şekilde götürmek için tedbirli davranmak istiyoruz. Ancak yalnızca Kuran kursu değil, İlahiyat Koleji ve benzeri durumlar ile ilgili olarak, halkımızın hassas olduğunu biliyoruz. Bu hassasiyetleri de ele alarak, bu kısa sürede mevcut yapının genişlemememsi, hatta mümkünse biraz da ufalması yönünde adımlar atmayı planlıyorum. Örneğin Din İşleri Dairesi’nin bir spor faaliyeti ile ilgili talebini önümde buldum. Bir belediye ve Din İşleri Dairesi ve bir sivil toplum örgütünün, bakanlığımızla birlikte yürütmek istediği bir kurs faaliyeti hakkındaki bu talebi, çok da uygun görmedim. Ayrıca herhangi bir resmi kapak yazısı dahi bulunmayan ve 180 bin TL’lik destek içeren bu ricanın, imzalanmayacağını bakanlık içerisinde de belirttim. Herhangi bir resmi temas olmaması sebebi ile konunun muhataplarının da ne düşündüklerini bilmiyorum. Burada esas olan konu, Din İşleri Dairesi’nin, Milli Eğitim ve Spor Bakanlığı’nın uhdesinde olan bir konu ile ilgilenmesidir. Eğer bu işleri onlar yürüteceklerse, bizler neden bu bakanlıkları kurduk? Ayrıca zaten kulüpler, faaliyetler, kurslar yok mu? Ben şahsen ilkesel olarak da bu durumun doğru olmadığını düşünüyorum.