Yarın okullar açılıyor… Hiç kuşku yok ki yeni bir eğitim yılının heyecanıyla çocuklarımız okula gitmeye hazırdırlar. Peki, ama “bir bütün olarak eğitim sistemi hazır mı?” Eğitim sistemini oluşturan paydaşlar açısından bu durumu irdelemeye çalışalım…
Öğrencilerin yeni bir heyecanla okullarına gitmeye hazır olduğunu söylemiştim ama tamamı için durum böyle değil… Çünkü yarın hangi okula ya da hangi sınıfa gideceğine henüz karar verememiş öğrencilerimiz de var. Örneğin Bakanlar Kurulu’nca değiştirilen “Sınıf Geçme Sınav Tüzüğü”ne göre bir üst sınıfa devam edecek öğrenciler var. Tüzük değişikliğin yarattığı tartışmaları bir kenara bırakarak, tüzük değişikliği ile bir üst sınıfa gitmeyi bekleyen ve bu konuda baskı unsuru olan öğrenciler yeni sınıfları için hazır mıdırlar? Seçeceği bölümü ya da programı belirledi mi? Kendisini yükseköğretime veya toplumsal yaşama taşıyacak eğitim koridorunun ilgi, istek ve yeteneklerine uygun olup-olmadığı açısından sağlıklı bir yönlendirme yaşadı mı? Yoksa böyle bir hazırlığa ihtiyaç yok mu? Seneye de sınıf geçmek için yeni bir tüzük değişikliğine mi ihtiyaç duyacak? Öte yandan kolejlere öğrenci alımıyla ilgili kontenjan artırımı çalışmalarından bahsediliyor. Başlı başına sorunlar yumağı yaratacak bir uygulama olabilecek bu durumda da öğrencilerin yarın hangi okula gidecekleri sorunsalını büyütüyor… Kısacası en hazırlıklı unsur olarak düşündüğümüz öğrencilerin tamamı değilse bile ihmal edilemez büyük bir kısmı yeni eğitim dönemine hazır değil gibi…
Öğrencilerinin tamamının hazır olmadığı ortada, ya öğretmenler… Ne yazık ki öğretmenler açısından durum daha kötü… Genel ortaöğretim ve mesleki teknik öğretim kadroları için 55 öğretmen münhali var. Bu konuyla ilgili yazılı sınavların dün yapıldığı düşünüldüğünde bu öğretmen adaylarının yarın okullarda görevlerinin başında olmasın mümkün olamayacağı aşikar…
55 öğretmen münhali için 815 öğretmen adayının sınava gireceği, bunun yanında kabul edilmeyen başvurular ve münhal olarak açılmayan öğretmenlik alanları da dikkate alındığında diplomalı işsiz öğretmen ordusunun büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkıyor… Ne yazık ki öğretmenlik mesleğinin en çok tercih edilir durumuma gelmesinin temel nedenleri; açıkta kalmamak ve devletin garantili hayatına girişte en kestirme yol olarak görülmesidir… Oysa öğretmenlik anlayışı ve yaklaşımları bakımından eğitim sistemimizin alması gereken çok uzun bir yolu vardır. Okul içiyle sınırlı bir görev alanının olduğuna inanılan ve tüm yasal mevzuatları bu çerçevede hazırlanan öğretmenlik mesleğinin, bu yaklaşıma hizmet vermesinin artık yetersiz kaldığı aşikardır…
Yarın okullar açılıyor, öğrencilerin ve öğretmenlerin durumları böyle, ya sistemin diğer paydaşları; anne-babalar, eğitim sendikaları ve bir bütün olarak eğitim yöneticileri…
Bu paydaşların da yeni eğitim dönemine tam anlamıyla hazırlıklı olduklarını düşünmüyorum. Anne-babalar, “çocuğumu hangi okula göndereyim” telaşı yaşarken, eğitim sendikaları sistemi değiştirip geliştirmek yerine, mevcudu koruma, bir anlamda statükoyu güçlendirme boyutundalar… Eğitim yöneticileri ise vizyoner bir yaklaşımdan çok uzakta, günün getirdiği sorunları çözme uğraşındalar…
Şimdi gelelim esas soruya; yarın okullar açılıyor… Hazır mısınız?
------------------------------------------------------------------------------
Aklınızda Bulunsun
Danimarkalı Polis
Danimarka’nın Almanya’ya karadan bağlı Jylland yarım adasının güneyindeki Padborg şehri yakınlarındaki otobanda, avucunda bir şey saklayarak polise “bul bakalım hangi avcumda” şeklinde soru soran ve karşılığını da güler yüz, sevgi ve oyuna karşılık alan kız çocuğunun ile Danimarkalı polisin iletişimi bir anda tüm Dünya’nın ortak sevinci oldu… Savaşların, yoksulluğun daha özgürce bir yaşam için ülkesini terk eden anne-baba ve çocukların hüzünlü hikayeleri, bu yolda yaşanan ölümler dört bir yanımızı sardığı bir anda Danimarkalı polisin sevgi ve insanlık dolu bu davranışı yüzümü güldürdü, umutlarımızı yeşertti…
Bu haberi görünce zihnimde bir şey yerine oturmaya başladı… Eğitim bilimi araştırmalarımda Danimarka eğitim sistemi hep ilgimi çekmiş ve bu konuda yoğunluk çalışma yaptığımı söyleyebilirim… İşte bu araştırmalarımda elde etiğim bir bulguların bazıları sizle paylaşayım:
• Danimarka eğitim sisteminde; trafik, aile yaşamı ve cinsel sağlık zorunlu konulardır. İlkokul birinci sınıftan, 15 yaş sonunda kadar bu konular tüm derslerin içinde sarmal bir anlayışla işlenmekte ve bireylerin bu konudaki kazanımları içselleştirmesi, kişilik gelişiminde bu kazanımların etkin olması sağlanmaktadır.
• Eğitim sisteminin temel vizyonu; akıl yürütme, hayatın tüm alanlarında adalet, vicdan ve insan sevgisi eksenini koruyan birey yetiştirmek üzerine kurulmuştur...
Danimarkalı polisin, küçük kız çocuğuyla yaşadığı ve tüm Dünya’yı hayran bırakan bu etkileşim, yukarıda bahsettiğim yaklaşımlardaki eğitimi almış olması olabilir mi?
------------------------------------------------------------------------
Biliyor muydunuz?
15 Milyon Çocuk Okula Gitmiyor
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu’nun (UNESCO) ortak hazırladığı raporda 3 milyondan fazlası Suriye’de ve Irak’ta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 15 milyondan fazla çocuğun eğitimden mahrum olduğu belirtildi.
Rapora göre, çocukların eğitimden mahrumiyetinin temel sebepleri fakirlik, cinsel ayrımcılık ve şiddet olayları. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 20 farklı ülkeyi mercek altına alan raporda, 15 milyondan fazla çocuğun eğitim görememesinin yanı sıra 6 milyon çocuğun okulu terk etme tehlikesi yaşadığı ifade edildi…
Raporda, “Şiddetin yayıldığı bölgede milyonlarca çocuk 'kayıp bir jenerasyon' olma tehlikesi yaşıyor. Bu çocuklar, başarılı birer yetişkin olmaları için gereken bilgi ve beceriden yoksunlar” ifadeleri geçiyor…