Eğitim sistemimiz ciddi sorunlar var. Okul binalarının güvensizliği, eksik alt yapılar, çağdaş standartlardan uzakta okul ortamları, alt yapı eksikliği, sınıf eksikliği, okul eksikliği, öğretmen eksikliği, okul yöneticisi eksikliği, hademe eksikliği, okul çalışanı eksikliği, eksik öğretmen, okul yönetici, eksik hademe, eksik okul çalışanı ve daha onlarca eksik şey… Dahası bu “eksiklikleri” gidermeye yönelik bir planın “eksikliği” ise en temeldeki eksiklik olarak karşımızda duruyor.
Sistemdeki bu eksiklikler, eğitimde kalitesizliği ve toplumsal yaşamda da insana önem vermeyen bir olgunun ortaya çıkmasının temel sebebi oluyor.
Çünkü eğitim, yetişkin bireyin insanca bir yaşam sürmesi için uğraş verdiği mesleğinin temel becerilerini kazandıran yegane unsurdur. Bu nedenledir ki eğitim sistemlerin kalite göstergelerinin başında; eğitimini tamamladıktan sonra iş bulan mezunların oranı gelmektedir.
2023 Eurostat verilerine göre Güney Kıbrıs’ta eğitimi tamamladıktan sonraki bir yıl içinde iş bulan mezunların yüzdesi 81.4 olarak verildi. Eurostat verilerinde KKTC yok. Ancak genç işsizlik oranımızın %30’dan fazla olduğunu gerçeğinden hareketle bizde iş bulan mezunlarının oranın çok gerilerde olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Ne var ki Kuzey Kıbrıs’ta işsizliğin yanı sıra çözmemiz gereken çok önemli bir sorun daha var: İş kazaları…
Son dönemlerde “trafik kazasında”, “inşaatta”, “3 metre derinde çalışırken gaz zehirlenmesi sonucunda”, “çalıştığı iş yerinde evinde” adını dahi söylemediğimiz insanlar hayatlarını kaybediyor.
Bu insanların çok büyük bir kısmı eğitim amacıyla ülkemize gelen gençler. Ancak bu gençlerin gerçekten yükseköğretim amacıyla mı bu ülkede oldukları, hangi koşullarda yaşadığı, hayatlarını nasıl kazandıklarıyla ilgili kimsenin bilgisi yok. Bu insanların ülkemizdeki varlıklarını görüyoruz, hissediyoruz ve ne yazık ki son zamanlarda iş kazaları sonucundaki ölüm haberlerini de sıklıkla okuyoruz.
Ne yazık ki “iş kazaları”, ülkemizdeki çalışma hayatının en önemli sorunlarından birisi haline geldi. Hemen her hafta, ölümle ya da ciddi yaralanmayla sonuçlanan iş kazaları haberleri gündemimize giriyor…
İş kazaları literatürüne geçen istatistiklere göre iş kazalarının;
- %18’inin mekanik faktörlerden (makine, cihaz, vb),
- %19’unun çalışanlara bağlı faktörlerden (dikkatsizlik, uykusuzluk, alkol alarak işe gelme vb),
- %63’ünün ise ilgili iş kolunda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamadan kaynaklandığını belirtilmektedir.
Daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak iş kazalarının birinci dereceden temel nedeni; çalışanların yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamaları, iş güvenliği tutum ve davranış yoksun olmasıdır.
Sertifikasyona dayalı meslek yaşamının olmaması, iş alınma koşulunun sadece ucuz iş gücü olması ülkemizde iş kazalarının temel sebebidir olduğu söylenebilir.
Öte yandan bireyin genel eğitim düzeyi de iş kazalarının önemli bir parçasıdır. Bu anlamda iki temel unsur dikkate çekmektedir.
- Genel eğitimi yeterli düzeyde olmayan işçilerin, hayatlarını sürdürebilmek adına ağır ve tehlikeli işlerde çalışmayı kabul etmesi ve mesleki risklere daha fazla maruz kalmasıdır.
- Eğitim düzeyinin yetersizliğinin yapılan işte var olan mesleki risklerin farkına varmayı engellemesidir.
Ne yazık ki ülkemizdeki iş kazalarının temelinde bu olgu yattığı da gün gibi ortadadır. Sonuç olarak yapılması gereken belli aslında;
- Tüm iş kollarında (özellikle ağır ve tehlikeli işlerde) çalışanların mümkün olan en üst düzeyde örgün eğitim almış olmalarını sağlamak,
- Belgelenmiş, yeterlilik ve normlara dayalı iş yeri ve işçi istihdamından taviz vermeyen yaklaşımlarla, sürekli denetimi içeren bir çalışma yaşamı yapısı kurmak.
Sözün özü: Eğitimi planlamak, bütün bunları görebilmek, hissedebilmektir. Bir ülkede eğitim, geleceğe ışık tutan bir anlayışa planlanmamışsa o ülkede eğitim de çalışma da insanca yaşamak da mümkün değildir.
Anlayana - Gülmece
Dost Olabilmek
İki dost Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkıverir. İki dost korku içinde kaçmaya başlarlar, aslan da peşlerinden kovalamaya... Önde koşan bir taraftan sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup, üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunun gören dostu nefes nefese kendisine sorar:
- Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?
Önde olan arkasını dönüp bağırır:
- "Senden daha hızlı koşsam yeter!
Okumuş muydunuz?
“Biri sizi bir defa aldatırsa suç onundur. İkinci defa aldanırsanız bilin ki suç sizindir.”
Sarah Berhardt