“Saat tartışması” okullarda yaşananları tam bir kaos halini çevirmiş durumda. Çözüm için bulunan yol ise başka bir eğitim kıyımı yaratıyor. Bulunan çözüme göre dersler 8:30’da başlayacak ama süreleri 40 dakikadan 35 dakikaya düşürülerek öğlen, eski zaman diliminde bitirilecek. Bu öneri kimden çıktı, nasıl çıktı bilmiyorum ama eğitim adına yapılan uygulamalarda öğrenciyi düşünmeden atılan adımların en büyüğü gibi duruyor. Örneğin, şu sorulara anlamlı yanıt verebilecek olan var mı?
- 35 dakikalık ders olur mu? Hele ortaöğretimde… Bu konuda bilimsel bir çalışma var mı? Zaten biraz literatüre bakılsa bunun bir örneği olmadığı görülecek…
- Yaşan bu gelişmelerde bütün dert, derslerin yarım saat geç başlaması mıydı?
- Dersler neden eski zaman diliminde bitiyor?
- Zaten erozyona uğrayan öğretmenlik mesleğin statüsü, toplum gözünde daha da bir değersizleşmeyecek mi?
- Peki, gelecek yıllarda ne olacak? Kış saati uygulaması önümüzdeki yıllarda da kabul edilmezse her kış, ders sürelerini azaltıp eğitim kaybı yaşanmasına izin mi vereceğiz?
Ve bütün bunlara “eğitim” mi diyeceğiz? Anlamakta zorlanıyorum… Eğitim sanki bir bilim değilmiş gibi davranılıyor. Çocuklarımız, gençlerimiz en büyük zenginliğimiz eriyip gidiyor…
Zaten eğitim sistemimizde bilimselliği ara ki bulasın… Çünkü kafalarda eğitime yönelik herhangi bir düşünce yok, gelişim yok, proje yok, vizyon yok. Eğitimde, aşağıdakileri düzenleyecek bilimsel bir anlayış hiç yok.
- Çocuklarımız okula hevesle gitmiyor, okullarında mutsuz oluyor.
- Büyük bir çoğunluğu günlük yaşam problemlerini çözemiyor, okuduğunu ifade edemiyor, ifade etmek istediğini yazamıyor.
- Gelişimlerini destekleyecek öğretmenlerinin istihdamında, yükselmesinde, nakil işlemlerinde ciddi sıkıntılar yaşıyorlar ve çok kısa sürede tükenmişliğe uğruyorlar.
- Geleneksek anlamdaki uygulama ısrarları onlara çağın becerilerini kazandıramıyor.
- Eğitim sisteminde “denetim” boyutu yok denecek düzeye inmiş durumda.
- Hala Sultan İlahiyat Koleji’ndeki başı buyruk uygulamalar ve benzeri yapısal sorunları sürekli görmezden geliniyor.
Bu listeyi uzatmak mümkün ancak yukarıda okuduklarınızı; Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi odaklı birçok eğitim bilimi araştırmasının (ülkemiz üniversitelerinde yapılan yüksek lisans ve doktora tezleri de dahil) bulgularından derlediklerim. Kısacası ortada sistem diyebileceğimiz bir şey yok… Eğitim mi dediniz? O hiç yok…
Biliyor muydunuz?
Sanılanın Aksine
Sanılanın aksine okul sonrasındaki özel ders, etüt ve dershaneler eğitimsel başarıyı artırmıyor, tam tersine başarıyı düşüyoruz.
PISA’da okul sonrasında öğrenme için daha fazla zaman harcadığını ifade eden öğrencilerin fen puanlarının daha düşük olduğu görülüyor. OECD üyesi ülkeler içinde okul dışında öğrenme için ayrılan zamanın en az olduğu ülkeler Almanya, Finlandiya, İsviçre ve Japonya. Bu ülkelerde öğrenciler haftalık ortalama 10-15 saat okul sonrasında derslerine zaman ayırıyor. Onların PISA fen okuryazarlığı ortalama puanları açısından üst sıralarda yer alması dikkat çekici.
Tunus, Dominik Cumhuriyeti ve Türkiye’de ise öğrenciler okul sonrasında öğretim faaliyeti olarak haftalık ortalama 24.5 saat zaman ayırıyor. Buna rağmen PISA sonuçlarına göre en alt sırada yer alan ülkeler olmaktan kurtulamıyorlar.
Aklınızda Bulunsun
Oxford’da Cinsiyetsiz Zamir Kullanılacak
Oxford Üniversitesi öğrencileri bundan sonra, İngilizcede üçüncü tekil şahıs için cinsiyetleri belirlenmiş “he” (erkek) ve “she” (kadın) yerine, cinsiyet ifadesi olmayan “ze” zamirini kullanacak.
Öğrenci birliği tarafından yayımlanan broşürde bu yeni uygulamanın, trans öğrencilerin yanlış zamir kullanılarak rencide edilmesinin ve ayrımcılığın önüne geçilmesi umulduğu belirtildi.
Üniversitenin davranış kurallarına göre, trans bir birey için yanlış bir zamiri kasti biçimde kullanmak kusur olarak kabul ediliyor. Bu uygulama ile birlikte “ze” zamirinin sadece sosyal yaşamda değil, ders ve seminerlerde de kullanılmaya başlanması umuluyor.
İngilizcede üçüncü tekil zamiri, Türkçedekinin aksine bir cinsiyet belirtilmeksizin kullanılamıyor. Hem atanmış cinsiyetini benimsemeyen, hem de kendini cinsiyetsiz olarak ifade eden kişiler için bu büyük bir sorun teşkil ediyor. Cinsiyetsiz zamir önerileri olan “ze” ve “xe”, geçtiğimiz günlerde Tennessee Üniversitesi tarafından da yaygın olarak kullanılmaya başlandı. The Times’da yer alan habere göre, Cambridge Üniversitesi de benzer bir yöntem kullanmaya doğru ilerliyor.