Dünya değişiyor hem de baş döndürücü bir hızla... Covid-19 salgını sanılanın aksine bu değişime engel değil, tam bir hızlandırıcı oldu. Değişen dünyada değişen yeni yeteneklere ihtiyaç var. Oysa öğrencilerimizin iyi oldukları konular dünyada artık daha önemsiz. Ve öyle görünüyor ki daha da önemsizleşecek. Çünkü dünya dönüyor ama sistemimiz yerinde saymaya devam ediyor. Hatta bazı açılardan geriliyor…
Biz, “Okulları nasıl açacağız? Sınavları nasıl yapacağız? Öğrencileri nasıl mezun edeceğiz?” soruları ile uğraşırken dünya geleceğin eğitimini şekillendirmeye başladı bile…
Salgının eğitimdeki dönüşümü hızlandırıcı etkilerinden hareketle OECD, gelecekle ilgili eğitim senaryolarını revize edilerek 2040 yılı için dünyadaki eğitim sistemlerinin sahip olacağı öngörülen dört alternatif senaryoyu ortaya koydu.
Senaryo 1: Artan Okullaşma
Bu senaryoda örgün eğitimin kapsamı ve örgün eğitime erişimin daha da genişlemesi öngörülmektedir. Buna göre toplumsal ve ekonomik başarıya giden yolda örgün eğitim sertifikaları ve diplomalar temel unsurlar olmaya devam edecektir. Okulların bürokratik yapısı sürecek, öğretim programları (müfredat) önemli bir odak noktası olmaya devam edecektir. Öğrencilerin belirli standartlar çerçevesince eğitim alması sürdürülürken, öğrenmelerini çeşitlendirmelerine yönelik seçenekler artacaktır. Bilgi ve beceriye güçlü bir vurgu olmakla birlikte, değerler ve tutumlar daha fazla önem kazanacaktır.
Bu senaryoda öğretmenler; yarı zamanlı, tam zamanlı, yüz yüze ya da çevrim içi eğitim veren gibi görevlendirmelerle çeşitlenecek. Okul içerisinde veri işleme, ölçme-değerlendirme, materyal geliştirme gibi yeni uzmanlıklar ortaya çıkacaktır.
Senaryo 2: Dış Kaynaklarla Desteklenen Eğitim
Bu senaryoda örgün eğitimin alternatifi olarak çeşitli özel ve toplum temelli girişimler ortaya çıkması öngörülmektedir. Esnek çalışma saatleri ebeveynlerin de öğrencilerin öğrenme süreçlerinde daha aktif yer almasını doğuracaktır. Evde öğretim, özel ders, çevrim içi ders ve yüz yüze eğitimin bir karması olan öğretim farklı biçimlerde düzenlenecektir. Eğitimde özelleşme artacak, Devlet sadece okulları bütün çocukların öğrenmeye erişimlerini sağlamayı garanti etmek sorumluluğunu üstlenmekle yetinecektir.
Bu senaryoda öğretmenler; dijitalleşmenin artmasıyla daha farklı bir çeşitliğe bürünecektir. Öretmenler; Devlette, özel kurumlarda veya bağımsız olarak çalışan kariyer koçları, beceri piyasası analistleri, öğretim uzmanları gibi öğretim profili, çalışma koşulları, mesleki statüleri çok çeşitli yeni roller üstlenecektir.
Senaryo 3: Öğrenme Merkezleri Olarak Okullar
Bu senaryoda güçlü okullar işlevlerinin çoğunu koruyor. Öğretim aktiviteleriyle zamanlarını yapılandırmaya, bilişsel sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemeye devam ediyorlar. Bununla birlikte iş piyasasında çok daha özelleşmiş ve çeşitlenmiş biçimlerde yeterliliklerin tanınması söz konusudur. Bu durum okulda geçirilecek süreyi tersine çevirip azaltacak, özellikle mesleki teknik öğretimde öğrencilerin piyasa öğrenmesi öne çıkacaktır.
Bu senaryoda öğretmenlerin; güçlü bir pedagoji bilgisine sahip olması ve birçok iletişim ağının içinde olması beklenmektedir. Ayrıca bu senaryoda öğretmen eğitimi ve öğretmenlerin mesleki gelişim sürecine en önemli unsur halini alacaktır.
Senaryo 4: Okul Temelli Öğrenmenin Sonu
Bu senaryoda eğitim; yapay zekâ, sanal gerçeklik ve nesnelerin interneti gibi konularda hızlı ilerlemeler sağlanması üzerine kurulmaktadır. İnternet bağlantısı güçlü bir dijital altyapı ile desteklenme ve veri çokluğu eğitim ve öğrenme biçimlerimizi tamamıyla değiştireceği düşünülüyor. Öğrenme herkese açık dijital platformlarda olacağından, müfredat ve okul sisteminin tamamen ortadan kalkacağı öngörülüyor.
Bu senaryoda öğretmenlik mesleği yok olmuştur. Öğrencilerin kendi öğrenmelerini, her yerde ve her an gerçekleşebileceği zengin içeriklerin olduğu dijital platformlardan elde edeceklerdir. Her an ve her türlü bilgiye erişimin mümkün olduğu bir toplumda artık öğretmenlik mesleğine ihtiyaç kalmayacaktır.
Sonuç
Eğitimdeki mevcut eğilimlerden hareketle oluşturulan bu senaryolar birer tahmini veya beklentiyi değil eğitim sistemlerinin önündeki farklı seçenekleri yansıtıyor. Hiç kuşku yok ki bu senaryoların her biri dünyanın farklı ülkelerinde farklı hızda ve özelliklerde de ilerleyecektir. Ne var ki biz bu konuların farkında bile değiliz…
Salgının eğitimde yarattığı büyük tahribat göz ardı edilemez. Ancak iş bilmez, tutarsız, plansız ve öngörüsüz uygulamalarla eğitim yönetimi anlayışımızın da en az salgın kadar büyük tahribat yarattığı aşikardır.
Günümüzde eğitim; kişilerde güçlü bir disiplin bilgisi, analitik, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerine sahip olmayı gerektiren bilgiyi işleme ve problem çözme kapasitesi oluşturmakla ilgilidir. Bilişsel yeterliklerin yanı sıra eğitim; sosyal ve duygusal beceriler, hoşgörü, başkalarına saygı ile öz-düzenleme ve kendi öğrenme süreçlerini daha iyi anlama kapasitesi gibi daha geniş yeterliklerle ilgilidir.
Oysa bizde eğitim; sınav yapıp-yapmamakla, okulları açıp-açmamakla, örencileri kağıt üzerinde başarılı-başarısız olarak nitelendirmekle ilgili olmaya devam ediyor…